13.Bölüm: Bursa

366 99 25
                                    

     Bölüme başlamadan önce kapağı yapan kuzenim ve en iyi arkadaşlarımdan biri olan romanparker'a çok teşekkürler. Multimedya Güneş'in anne ve babası. Keyifli okumalar.

—-

  Araba hareket ettikçe cama çarpan kafamı kaldırdım. Tam bir saçmalık filmlerde falan hep böyle dramatik sahneler oluyordu ama ben kafamı koyunca  kafam cama çarpıyordu. Adalet !

        Evet , sinirimi dışarıdan çıkartıyordum. Annemi ikna edememiştim ve tıpış tıpış Bursa'ya dönüyordum. 2 yıl sadece 2 yıl sabretmem lazımdı. 18 yaşıma gelecek ve herkesten kurtulacaktım.

        Şu an ki en büyük problemim Rüzgar'dı. O bana o kadar güvenirken, tek kurtarıcısı benken onu orada yalnız başıma bırakacağımı ona nasıl söyleyebilirdim ki ? Derin bir nefes aldım . Bunu şimdi yapamazdım. Zaten onun yanına gitmediğim sürece bana bir ihtiyacı yoktu ki. 

         Derin bir nefes daha aldım. Sanırım düşünecek çok şey vardı. Ama ben  her şeyden kaçarak uyumayı tercih ettim.

       Tamamı uyumakla geçen bir yolculuk ardından. Yanımda oturan çocuk tarafından uyandırıldım. Ne zamandır orada oturuyordu bilmiyordum bile. Herhalde ben uyuduktan sonra binmişti.         

        Etrafa bakındım. Bursa terminaline gelmiştik. Ceketimi ve yerden sırt çantamı alıp otobüsten indim. Muavin bavulumu verince sürükleyerek terminalin içine girdim. Telefonumu çıkarıp Baba' mı aradım. 

        "Alo."

        "Ne zaman geleceksiniz."

        "5 dk sonra oradayız."

         Telefonu kapattım. İşte babamla bu kadar yakındık. Kendisi bir sanatçıdır. Elinde gitarı etrafta gezer. Annem ise tam tersi. Bir iş kadınıdır. Sıkı topuzuyla ünlüdür kendisi. Herkese - Derya hariç- kötü ve ciddi davranır.

        Telefonumla oyun oynadığım 15 dk sonunda Baba'm gelebilmişti. Bavulumu sürükleyerek arabanın bagajına attım. Sonrada arka koltuğa geçip oturdum.

        Yol boyunca baba'mın radyoda çalan saçma şarkıyı mırıldanmasını dinledim. Sesi gerçekten güzeldi ama tarzımız bir değildi.

—-

        Eve geldiğim gibi odama çekilmiştim. Ne yalan söyleyeyim odamı özlemiştim. Uzun ısrarlarım sonucu kendim dekore etmeme izin  vermişlerdi. Duvarlarım simsiyahtı tıpkı odadaki diğer şeyler gibi. Odam zaten çatı katındaydı. Ben seçmiştim burayı. Tavan gittikçe küçülüyordu bir yerden sonra ayakta dimdik duramıyordum. 

        Kendimi siyah örtüsü olan yatağa attım. Geldiğimden beri ne anne'mi nede Derya'yı görmüştüm. Muhtemelen beraber  dışarı çıkmışlardı. Ya da anne-kız günü yapıyorlardı. Bazen öyle saçma şeyler yapıyorlar.

        Zaman geçmesi için elime iç çamaşırlarımı ve eşofman takımlarımı alıp banyoya gittim. Odam da bir banyo yoktu. Koridorda ki banyoyu kullanıyordum.

—-

        Gözlerimi seslerle açtım. "Nihayet uyanabildin. Hadi kalk yemeğe."  

        Gözlerimi kırpıştırıp karşımdakine baktım. Anne'mdi. Banyo yaptıktan sonra uyuyakalmıştım demek ki. 

        Kafamı olumlu anlamda sallayıp "hı ,hı" gibi bir ses çıkardım. Kapı sesini duyunca zorla gözlerimi açmaya çalıştım. İkindi vakti uyunan uyku da çok tatlı oluyordu.

        İyice gerinerek ayağa kalktım. Boydan aynada kendimi süzdüm. Saçlarım darmadağın olmuştu. Hemen tarakla tarayıp yandan bir örgü yaptım. Ayağıma pofuduk terliklerimi geçirerek merdivenlerden aşağıya indim.

        "Ooo uyuyan güzel uykusundan uyanabilmiş."  Derya'nın o cırtlak sesini duymamla hayata bir lanet daha ettim. Ben İzmir'de mutluydum neden Allah'ım neden ?

        Yemeğin geri kalanı olaysız geçmişti. Zaten pek fazla konuşmamıştım. Umursamaz bir ailem vardı. Daha doğrusu beni umursamıyorlardı. Ne derslerimi ne de İzmir'de yaşadıklarımı sordular. Hoş şaşırmamıştım da.

        Yemeği yedikten sonra tekrar odama çekildim. Telefonumu kontrol ettim bir mesaj vardı.

 Kimden: Rüzgar

        Ne zamandır konuşamıyoruz. Bir şeyler bulabildin mi ?

        Gözlerimin dolması normal miydi ? Kendimi o kadar suçlu hissediyordum ki. Bana güvenmişti. Galiba hayatımda ilk defa birisi bana güvenmişti ve ben onu yüz üstü bırakmıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum.

        Dolan gözlerimi elimle sildim. Klavyenin üstünde parmaklarımı dolaştırarak birkaç dakika ne yazacağımı düşündüm. En sonunda yazmaya başladım.

Kime: Rüzgar

        Sana önceden söylemem gerekirdi ama şuan da İzmir'de değilim. Bursa'ya ailemin yanına gelmek zorunda kaldım. Cidden buraya gelmek istemiyordum. Lütfen beni suçlama elimden geldiğince sana yardımcı olmaya çalışacağım. 

Karanlık Duvarlar #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin