18.Bölüm

1.9K 77 10
                                    


18.BÖLÜM: PARTİ

"O çiçekler sarı olmayacaktı! Hayır hoparlöru oraya koymayın! Bunun mikrofonu nerede?! Ah, Tanrım!" Dakikalardır, belki de saatlerdir Emily'nin parti için yaptığı hazırlıkları izliyordum. Ona yardım etmeyi teklif etmiştim ama yanlışlıkla vazoyu kırınca bana kızıp, bu oturduğum sandalyeye oturtturup kalkmamamı tembihlemişti. Ben de onu uslu bir çocuk gibi dinlemiş, neredeyse düzleşmiş popomla birlikte onun komik halini izliyordum. Partinin başlamasına iki saat olmasına rağmen o çok fazla tedirgindi. Aslında bana kalırsa her şey tamamdı. Ama o, dediğim gibi çok fazla gergindi.

"Yeter artık Emily, bu gidişle hazırlanamayacağız!" dedim. Ah, daha hazırlanmamıştık. Ve bilirsiniz, kızlar hazırlanma konusunda çok fazla zaman harcarlar.

"Oh, iki saatten az bir süremiz var Bella!" diyerek beni kolumdan tuttuğu gibi kulise soktu. Yürümekte biraz zorlanmıştım. Malum, onca saat oturduktan sonra dizlerinizin hareket etmesi olanaksızdır. Her neyse.

"Hemen elbiseni giy Bella." diyerek eline elbisesini alıp kendini kabinlerden birine attı. Ben de oradaki elbiselerden birini -ki zaten bir tane vardı - alıp kabine girdim. Nasıl bir elbise aldığımı bilmiyordum. Ama önemsemiyordum.

Kulis vardı çünkü sanatçılar gelecekti. Yazın en büyük partisiydi ve bu partiyi düzenleyen kişi de Emily'di malum. Ama hangi sanatçıların geleceğini bilmiyordum. Hatta hiç bir şey bilmiyordum.

"Aman tanrım! Fermuarım sıkıştı!" dedi sinirle. Ona tam yardım edebileceğimi söyleyecekken buna gerek kalmadı.

"Tamamdır, hallettim sayılır" dedi. Onun bu haline sadece gülmekle yetindim. Çocukların nerede olduğunu bilmiyordum, ya da Zayn'in. Emily, onların parti öncesi gelmesini istememişti. Ve onlara hepsinin yakışıklı olmasını tembihlemişti. Yoksa onları partiye almazmış.

"Hadi ama Bella! Bi elbise giymek bu kadar zor olmamalı." diyerek kapımı tıklamaya başladı. Kabul ediyorum, onun stresli zamanlarından nefret ediyordum. Çünkü insanın bir ayağını papuca sokuyordu!

"Neden bu kadar sitres yapıyorsun Emily? Herşey çok güzel oldu" dedim kapıyı açarak. Onu görünce ağzım açık kalmıştı. Çünkü seçtiği elbise ona çok yakışmıştı. Siyah ve sarı renkli bir straplez elbise giyinmişti. Ve sarı ona çok yakışmıştı.

"Çok güzel olmuşsun Emily" diye cıvıldadım. Bir an kendime bakmadan edemedim. Benim elbisemi sıradandı. Ve daha çok rahibe elbisesine benziyordu.

"Aynısını senin içinde söylemek isterdim ama Bella, Tanrı Aşkına! Kiliseye gitmiyoruz! Partiye uygun bir kiyafet seçip geleceğim!" diyerek kendini elbiselerin bulunduğu dolaba attı. Hey, ben öyle bir dolap olduğunu bilmiyordum. Birkaç saniye sonra elindeki elbise kılıfındaki bir elbiseyle geldi.

"Al bakalım, sana bu elbiseleri boşuna almadık değil mi?" dedi bilmiş bir ifadeyle. Elbise aldığımızı yeni hatırladığımı ona belli etmemek için minnettar bir bakışla ona baktım.

"Ben de elbisemi nereye koyduğumu hatırlayamamıştım. " dedim şirince sırıtmaya çalışarak. Beni kabine doğru ettirerek "hemen giyinip çıkıyorsun bayan ben şirinim". Bana taktığı isme yüzümü buruşturup kendimi dar kabine attım. Ciddiyim, oldukça dar bir kabildi. Ve bu taktığı isim de neydi böyle?

Nasıl bir elbise aldığımı hatırlamıyordum fakat güzel olduğunu biliyordum. Çünkü Emily'le alışveriş yapmak bunu gerektirirdi.

"Hadi ama partiye geç kalacağız. Çok yavaş-" sözlerini bitiremeden ağzı açık bir şekilde beni yüzmeye başladı. Süzme işi bitince yüzünde memnun olmuş bir gülümseme vardı. Başını olumlu bir şekilde sallayıp "Mükemmel" dedi. Seçtiği elbisenin iyi bir karar olduğunu söyleyip beni makyaj masasına oturttu. Kendi makyajını yapmıştı. Ki bu da benim ne kadar uyuşuk giydiğime işaretti. Hey, elbisenin bazı kısımları çok dardı tamam mı! Dar ve straplez. Ve biraz da kısa.

Avcı- Zayn MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin