19. Bölüm

1.9K 75 11
                                    

Bu bölümü okuyup düzeltme gibi bir fırsatım olmadı. Bu yüzden hatalarımı görmezden gelmeye çalışın :/

19. BÖLÜM - Resim

( Gökhan Türkmen- Oysa ki ile okuyuunn :)

"Sizce ne zaman uyanır?"

"Hey,"

"Sessiz olsana!"

"Cevap verin o zaman."

Beynimin içinde sanki birileri konuşuyordu ve ben sadece uyumak istiyordum. Uyumak ve unutmak. Ama bu sesler uyumamı engelliyordu.

"Bilmiyorum. Doktor birkaç gün daha uyanmayacağını söylemişti. Vücudundan zehiri kolay kolay atamaz biliyorsun." dedi aksanı oldukça tanıdık gelen, bir o kadar da yorgun gelen ses.

"Haklısın. Ama sen de uyumalısın artık. Kaç gündür uyumadın. Gücünü toplaman lazım."

"Niall doğru söylüyor."

"Ben iyiyim dostum. Sadece....sadece hemen uyanmasını istiyorum"

Ve ardından elimin üzerindeki sıcak baskıyı hissettim. Bu Zayn'di. Onu kokusundan tanımıştım. Hani derler ya 'insanın değişmeyen tel şeyi kokusudur' diye. Hah, işte aynen öyleydi. Kokusu bana önceden nasıl güven veriyorsa, şimdi de öyleydi.

Saf, güven verici madde gibi. Bağımlılık yapıyordu. İnsanın koklayasıca koklayası geliyordu.

Ona uyandığımı haber vermek istercesine elimi kıpırdatmaya çalıştım ama değil elimi hareket ettirmek, nefes almak bile zor geliyordu bana. Zihnimin bulanıktı. En son neler olduğunu yarım yamalak hatırlıyordum. Belki de hayaldir diye umut ediyordum, ama halsiz bedenim her şeyi doğruluyordu. Zihnimi daha fazla açık tutamadım ve karanlığın bedenimi kendine doğru çekmesine izin verdim.

Gözlerimi karanlık bir odada açtım. Pencereden sadece ay ışığının cılız bir görüntüsü süzülüyordu. Ve birkaç baykuşun ötüş sesi. Gözlerim karanlığa alışınca, odayı yavaş yavaş taramaya başladım. Karanlıktan dolayı ne kadar anlayabildiysem, büyük olasılıkla burası Zayn'in odasıydı. Başımı güç bela sağıma doğru çevirdim. Zayn, elimin üzerine başını koymuş, öylece uyuyordu. Elimi güç bela kaldırıp, yüzünü gizleyen gece karası saçlarını yavaşça çekip, kusursuz yüzüne baktım. Tam anlamıyla büyüleyiciydi.

Kirpikleri, burnu, dudağı, çenesi, elmacık kemikleri....hepsi sanki kusursuz bir biçimde yerleştirilmişti. Dünyadaki bütün kusursuzluk sanki onda toplanmıştı. Gülüşü, duruşu, teni, bedeni... Her şeyiyle kusursuzdu.

Elimin tersi ile benim pürüzlü yüzümün aksine, onun pürüzsüz yüzünü okşadım. Yüzü çok yorgun görünüyordu. Benim yüzümden olduğunu biliyordum. Bir an, keşke dedim. Keşke o yorulmasaydı da, tek ben yorulsaydım. Tek ben üzülseydim. O, hep mutlu olsaydı. Hiç üzülmeseydi.

Ama bu mümkün değildi. Eğer bu dünyada yaşıyorsak, muhakkak hayatımızın bir kısmında üzülecektik. Belki de benim yüzümden başı olduğundan daha da derde girmişti.

Yanımda olması çok iyi hissettiriyordu. Sanki bedenimdeki ağrılar bi anda uçup gitmişti. O, benim ilacımdı.

Bir anda aklıma, bu pozisyonda yatmaya devam ederse, sabahleyin beli tutulabileceği geldi. Bunu önlemek için onu kaldırmam gerekirdi. Bu biraz zor olacağa benziyordu. Çünkü bilirsiniz, Zayn uykuya oldukça düşkün birisidir. Geçen sefer onu kendi yöntemimle kaldırmıştım zaten. Biraz zor olmuştu ama neyse.

Şansımı denemem gerekirdi öyle değil mi?

"Zayn" dedim sesimin olabildiğince çıkmasını sağlamaya çalışarak. Ama sesim sadece mırıltıdan ibaret çıkmıştı. Tekrar gücümü toplayıp seslendim.

Avcı- Zayn MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin