Bölüm 3 : sesli gölge

307 30 62
                                    

King'in bölümü

Kütüphaneden çıkarken düşünebildiğim tek şey o çocuktu. Kim olduğunu bilmiyordum fakat teninden gözlerine kadar her şeyiyle yabancıya benzediğini söyleyebilirdim. Kim olduğunu bilmediğime göre de büyük ihtimalle birinci sınıf olmalıydı. Genellikle bir gördüğümü bir daha unutmam özellikle onu görseydim hiç unutmazdım.

Eğer birinci sınıfsa bugünkü etkinliğe kalacaktır. Gerçi ben birinci sınıfken genelde çıkıştaki etkinlikleri asıyordum...

An itibariyle bu sabahki törene gelmediğim için sinirlendim ve biraz da pişman oldum. Eğer gelseydim kesinlikle onu görebilir hatta adını öğrenmiş olabilirdim. Sonuçta Bohn'un dediğine göre bir öğrenci dışında bütün birinci sınıflar törene katılmıştı.

Duraksadım. Neden adını öğrenmek istiyorum ki? Ayrıca neden onunla birden bire bu kadar ilgilenmeye başladım?

"Kendine gel King!" dedim ve etkinlik alanına doğru yürümeye başladım. Saat daha 17:47 idi. Yine de çoktan standlar kurulmuş küçük detaylar dışında hemen hemen her şey hazırlanmıştı.

Düşününce aslında üniversitenin ilk gününün en güzel etkinliği çıkışta yapılandı. Giriş töreni sadece tanıtım ve eğitim içindi oysa çıkıştaki etkinlikler herkesin iç içe olduğu sıcak bir atmosferdi. Bir nevi sabah korkutulan çocuklar akşam rahatlatılıyordu. Birinci sınıfların yüzlerini boyamak ve onlarla alay etmek eğlenceliydi. Hehehe. Geçen sene sızlanıyordum fakat bu sene sıra bende!

Evet bunları düşünmek keyfimi yerine getirmiş ve beni heyecanlandırmıştı. Kesinlikle o çocuğun yüzünü ben boyayacağım. Hatta ben onun kıdemlisi değil miyim? Neden emir vermiyorum?

Yüzümde şeytani bir gülümsemeyle kıdemlilerin masasında yerimi aldım. Vay be ortama bak!

Çok geçmeden arkadaşlarım da geldiler.

"Ooo Aziz King önceden teşrif etmiş!" dedi Tee alaycı bir şekilde. Sandalye kapıp masada yanıma oturdu.

Kalanlar da yerleştiler ve gündelik muhabbetimizi yapmaya başladık. Bohn başındaki kızlardan şikayet ediyordu, onun aksine Boss ise kız bulamamaktan şikayetçiydi. Zavallı Mek iste mızmız bir bebeğin kocası olduğu için iç çekiyor fakat Boss ile ilgilenmeyi de ihmal etmiyordu. Bazen gerçekten de çift olmaları gerektiğini düşünüyorum. İyi bir gözlemciyim ve Mek'in zaman zaman bazı bakışlarını yakaladığım oluyordu fakat hem emin olamadığımdan hem de zaten benimle konuşur diye düşündüğümden üstelemiyordum.

"Ahh saat neredeyse geldi nonglar birazdan gelmeye başlarlar hihihhi" dedi Boss şeytani bir gülümsemeyle.

"Onlara işkence etmeyi düşünmüyorsun öyle değil mi?" dedi Mek Boss'un kafasına hafif bir yumruk atarak.

"Tabiiki de düşünüyor. Biz artık kıdemliyiz. Bize neler yapıldıysa aynını yapabiliriz." dedi Bohn etrafı süzerken piç gülüşü atarak.

"Doğru ya Mek geçen sene size takılan lakabı bu sene başkalarına paslayabilirsiniz. Hem belli mi olur bakarsın sizden popüler olurlar ve namınız unutulur gider." dedim ve Mek'in tepkisini bekledim.

"Ah! İyi fikir! Böylece kocam var sanıp benden uzak duran kızları kapabilirim!" dedi Boss heyecanla.

Bunu duyar duymaz Mek'in yüzünde bir değişim oldu. Anlık bir şeydi fakat yakalamıştım. Sonra hemen düzeldi ve Boss'a sataşmaya başladı.

"Ben sanki senin kocan olmaya bayılıyorum salak Boss." dedi ve birbirlerine sataşmaya başladılar.

"Kocacığımmmm neden böye söylüyorsun? Ben üzüldüm amaaa." diye ağladı Boss.

My Engineer Ram&King {fanfic} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin