Miyav

167 14 5
                                    

King'in bölümü

"Oyun oynamak ister misin P?"

Yüzündeki bu sinsi bakıştan şüphelenmeliydim...

"Ne oyunu?"

Keşke hiç sormamış olsaydım...

"Sıradan bir yazı tura oyunu, bu madalyonu kullanabiliriz."

Elinde tuttuğu gümüş madalyona daha dikkatli bakmalıydım...

"Şans oyunu huh? Tamam, kabul ediyorum"

Kabul etmemeliydim...

"Ödül ne olacak?" diye sordum.

"Hmm... şuna ne dersin... kaybeden günün kalanında kazananın istediği her şeyi yapsın! Ne dersin?"

Büyük bir iddia... Aziz King bu tür iddiaları sever hahaha. Ayrıca benim gibi şanslı bir insanın kaybetmesi imkansız, kazanıp günün geri kalanında keyfime bakacağım, diye düşündüm.

"Olur ancak baştan uyarayım, mızıkçılık yapmak yok hahaha," diye dalga geçtim ve kendimden emin bakışlarla rakibime baktım.

"O zaman... yazı mı tura mı?" diye sordu sevgilim.

"Yazı"

Böylece madalyon havaya fırladı ve onu yakalayan büyük el parmaklarını aralayarak sonucu gösterdi.

"Tura! Hahaha sanırım ben kazandım."

"Neden bahsediyorsun? Daha ilk turdan emin konuşmamalısın, 3 olan kazanır." dedim.

Ancak rakibimin yüzü gülüyordu ve hiç itiraz etmiyordu.

"Peki, yazı mı tura mı P?" diye sordu.

"Tura" diye yanıtladım.

Böylece gümüş madalyon bir defa daha havaya atıldı ve onu tutan parmaklar aralandı.

"Nasıl?!" diyerek ayaklandım.

"Sanırım şans bugün benden yana P" dedi ve kıkırdadı.

"Son tur hahaha" diye ekledi.

"Nereden biliyorsun? Belki ben kazanacağım ve bu son tur olmayacak, hala şansım var." diye çıkıştım.

"Haklısın... O zaman..."

"Tura" diye atıldım cümlesini bitirmesine izin vermeden.

Ardından bir kez daha havaya atılan madalyon bana hiç şanslı değilsin dermişçesine gülümsedi.

"Ben kazandım! Hahahaha" diye sevinçle ayaklandı sevgilim.

Kaybımdan sonra kalktığım sandalyeye geri oturdum ve günün kalanında neler olacağını düşünmeye başladım.

"Sahi ya neden gecenin bu saatinde böyle bir iddiaya girdin ki? Saat neredeyse 22.00." diye sordum.

"Bilmem, sence?" dedi ve piç gülüşü atarak beni baştan aşağı süzdü.

Çok geçmeden koridorda duran büyük çantayı getirdi ve masanın üzerine koydu.

"Sakın bana bunu planladığını söyleme" dedim ve çantayı inceledim.

Siyah bir sporcu çantasıydı haliyle oldukça genişti.

"Her neyse günün bitmesine sadece 2 saat var. En fazla ne yapabilirsin ki hahaha." diye dalga geçtim.

Böylece bir defa daha onu küçümsememem gerektiğini öğrenmiş oldum.

"Bu..."

Çantadan çıkardığı şeye baktığımda hareket etmeyi bıraktım. Donup kaldım resmen.

"Kedi kulakları? Ciddi olamazsın!"

Kaçmak için hamlede bulundum ancak kolumu yakalayan büyük bir el bana engel oldu.

"Nereye gidiyorsun?" diye fısıldadı.

"Söz sözdür hahaha" diye ekledi ve ona bakmam için bedenimi döndürdü.

Siyah kedi kulakları mı? Ciddi olamazsın!

"Dahası var tabiiki" dedi ve çantaya doğru yöneldi.

"Dahası mı?"

Elime tutuşturduğu taca baktım. Gerçekten bunu takmam mı gerekiyor?

"Tadaaaaa"

"Yok artık!"

Elinde siyah deri bir tasma tutuyordu. Bu çocuk...

"Devlere tasma aldığımız gün anlamalıydım!" diye isyan ettim ve elindeki tasmaya baktım.

Aman tanrım! Üzerinde King yazıyor!

"Bunu ne zamandır planlıyorsun?" diye mırıldandım ve ellerimi masaya yaslayıp yüzümü eğdim.

"Huh?"

"Bunu ne zamandır planlıyorsun dedim seni şeytan!" diye haykırdım ve başımı kaldırıp ona baktım.

Yüzündeki şeytani gülümsemesi durumu daha da kötüleştiriyordu. Boğazını temizleyip elindeki tasmaya ve kedi kulaklarına baktı.

Kahretsin!

Böylece siyah kulakları taktım ve tasmayı alıp salondaki aynanın karşısına geçtim.

"Bu arada giymen için siyah bir gömlek de aldım." dedi sevgilim ve bana uzattı.

"Bu büyük beden değil mi?"

"Ah yakalandım. Evet aslında benim gömleğim hahaha"

"Şeytan..." diye mırıldandım ve tişörtümü çıkartıp gömleği üzerime geçirdim.

Gömlek oldukça uzundu o yüzden şortum görünmüyordu bile.

"Düğmeleri neden boğazına kadar ilikledin P? Güzel tasman görünmeyecek."

"Bu yüzden iliklemiştim..." diye tekrar mırıldandım.

"İşte oldu!" dedi ve harika bir iş çıkarmış gibi bana baktı.

Bunda bu kadar iyi olan ne hiç anlamıyorum. 

"Son bir şey kaldı P" dedi beni baştan aşağı süzerek.

"Ne var? Kuyruk falan mı takmamı istiyorsun?"

"Hayır... aslında güzel fikirmiş..."

"Aklından bile geçirme!"

"Tamam tamam"

Bana iyice yaklaştı ve belimden tutup kendine çekti ardından dudaklarıma küçük bir öpücük verdi.

"Miyav der misin lütfen?"

My Engineer Ram&King {fanfic} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin