Bölüm 16 : pembe hayat

233 25 32
                                    

Ram'in bölümü

Yatakta baş ağrısından kıvranan kıdemlime baktım. Bütün gece toplasan sadece birkaç saat uyuyabilmiş olmalıydı. İlaç almasını söylesem de ısrarla almayı kabul etmiyordu.

Doktor ilk birkaç günün ağrılı ve acılı geçeceğini söylemişti ancak her zaman neşeli olan kıdemlimi böyle görmek beni gerçekten şaşırttı. Ayrıca yaraya su gelmemesi gerektiğini de söyledi. Yara henüz kurumadı. Bundan 6 gün sonra dikişlerini kesecekler ve kurumuş olacak. Gitmek istediği gönüllüler kampı da bundan birkaç gün sonra yani eğer gitmek istiyorsa söz dinlemesi gerekiyor.

Ancak ısrarla söylediklerimi yapmıyor! Onun vücudunu silmeyi bile teklif ettim.

05:17

İç çekip saate baktım. Bu saat olmuştu ve hala daha birkaç saatlik uykuyla duruyordu. Yoğun baş ağrısı yüzünden gece sıkça uyandı ve geri uyuyamadı. Ancak şimdi uykuya dalmış gibi görünüyor.

Yanımda yatan kişinin saçlarını okşadım. Henüz saçlarını yıkamamış da olsa hala yasemin kokuyorlardı. Hatta bütün vücudu yasemin kokuyordu. Duş almamamasına rağmen nasıl yasemin kokmayı başarıyor? Parfüm olduğunu sanmıyorum.

Güzel yüzünü uykusunda acıyla ekşitti.

"Keşke bir şey yapabilsem..." diye mırıldandım.

Yapacağım en yararlı şeyin hala uyanmamışken kalkıp kahvaltı hazırlamak olduğuna karar verdim. Kararımı uygulamak için yatakta doğrulduğumda gitmemi engelleyen küçük eller tarafından geri çekildim ve ince bir beden beni arkamdan kucakladı.

"Gitme..." dedi neredeyse fısıldayan bir sesle.

"Nereye gidiyorsun?" diye ekledi.

Şu anda yavru kedi gibi. Belime sarıldı ve hiçbir yere gitmemem için bırakmıyor.

"Kahvaltı hazırlayacağım P. Uyumaya çalış." diye yanıtladım.

"Uykum yok. Seninle gelmeme izin ver." dedi ve belime daha da sıkı sarıldı.

Sağ kolumun altından başını çıkarttı ve göğüsüme gömdü. Gerçekten kedi gibi...

"Dinlenmen gerek" dedim ve uzanması gereken yatağı işaret ettim.

"İstemiyorum, uykum yok. Aç da değilim" diye sızlandı.

Çocuk gibi davranıyor.

"Hayır. Dinlenmelisin ve uyandığında da yemek yemelisin. Gönüllüler kampına gitmek istemiyor musun?" diye tehdit ettim.

"Tamam yiyeceğim... ama gerçekten uykum yok. Seninle gelmeme izin ver Ai'Ning"

"Pekala." kabul ettim ve mutfağa doğru yol aldık.

Tezgahın arkasına geçip çekmeceden bir önlük kaptım.

"Ne yemek istersin?"

"Bilmiyorum" diye yanıtladı ve sandalyeye gömüldü.

Başı ağrıyor. Yatması gerekirken neden peşimden buraya geldi?

"Ne istersen yapabilirsin" dedi gülümseyerek.

Eski enerjisini kaybetmişti ve acı çekiyordu ancak yüzündeki gülümseme hep aynıydı. Asla yok olmuyordu.

Bir şeyler hazırlamaya başladığımda o da küçük bir çocuk gibi beni takip etmeye başladı. Yaptıklarımı dikkatle izliyordu. Havuçları dilimlerken bana arkamdan sarıldığında şaşırdım. Neden sürekli temas ediyor? Yalnız hissediyor olmalı...

My Engineer Ram&King {fanfic} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin