Bilmiyorum...

561 36 6
                                    

BÖLÜM GEÇ OLDU BİLİYORUM ASLINDA BU YILBAŞI BÖLÜMÜ OLACAKTI FAKAT YAZMAYI UNUTTUM. EVET. EVET UNUTTUM. NEYSE GENÇLER BİŞEY SÖYLEYECEĞİM CHRİSTİAN "R" HARFİNİ "Y" OLAR SÖYLÜYOR.

(Chloe)

 

  Bir hafta. Bir haftadır Harry gelmemişti. Nedenini mi soruyorsunuz? Gerçekten bilmiyorum. Hem ben neden onu düşünüyorum ki! Şu anda işime odaklanmalıydım. Hastanedeydim. Odamdayım ve sırada ki hastayı bekliyorum. Üstelik Chris’i bir haftadır kreşe bırakıyorum ve bu biraz da olsa beni rahatsız ediyor.

  Sanki ona bir şey olacakmış gibi hissediyorum. Sanki bir gün iş çıkışı onu almaya gideceğim ve onu orada bulamayacağım diye o kadar çok korkuyorum ki… Sanırım bunları düşünmemeye çalışmalıydım. Sırada ki hasta kapıyı tıkladığında bakışlarımı kapıya çevirdim.

  On altı-on yedi yaşlarında bir kız vardı karşımda ayrıca çökmüş görünüyordu. Karşımda dikildiğinde ona seslendim “Ah otursana tatlım.” İlk önce bana duygusuz bakışlarını yolladı ve varla yok arasında kafasını salladı.

  Karşımda ki koltuğa oturduğun da “Başla bakalım. Nedir seni bu hale getiren?” Bu soru öylesine bir soruydu aslında. Ben anlamıştım bile onu bu hale neyin getirdiğini. Kız ellerine diktiği soğuk fakat ela gözlerini bana çevirdi. Oysa o kadar sıcak bir renkti ki gözlerinin rengi “Anlamazsın ki. Boşuna uğraşma. Diğer hasarınla ilgilen.” Ayağa kalktığında bende kalktım. “Orada dur bakalım küçük hanım. Sana sorduğum soru öylesine bir sorudu. Seni bu hale getiren şeyin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Emin ol ki seni çok iyi anlarım. Şimdi ya bana konuyu anlatmaya başlarsın ve rahatlarsın ya da bu hayal kırıklığıyla beraber tüm hayatını mahvedersin!”

  Ona bağırdığım için çok şaşkın görünüyordu ve tıpkı bir balık misali ağzını kapatıp açıyordu. Ona bir tebessüm gönderip “Şimdi ben dışarıdakilere tüm gün benle burada olacağını başka birini almayacağımı ve randevuları başka bir güne ertelemelerini söyleyeceğim. Anladın mı beni?” Beni onaylar şekilde kafasını salladı. “Şimdi otur.” Beni ikiletmeden otururken bende keyifle kapıya ilerledim.

  Geri döndüğümde kız ellerine bakarak oturuyordu. Yerime geçtiğimde ona başlaması için emir verdim. Biliyordum biraz sert davranıyordum ama başka türlü ona yardım edemezdim. İşimin gereğince böyle davranmalıydım ki onların sorunlarını çözebileyim.

  Elime kalemimi aldım ve çevirmeye başladım. Karşımda ki kız nereden başlayacağını bilemediği için anlamsızca yüzüme bakıyordu. “İlk önce kendini tanıt ve olayı en başından anlatmaya başla. Yani derinlere in.” Beni tekrar onayladıktan sonra konuşmaya başladı.

  “Victoria. Adım Victoria. On altı yaşındayım. Aslında on yedi sayılır. Ben sevmiştim. Ben onu gerçekten çok sevmiştim. Beni sevdiğini sanıyordum. A-ama o beni aldattı. İnanabiliyor musun? Beni en yakın arkadaşımla aldattı. Gözlerimin içine bakarak aldattı. Zaten klişe değil midir bu? Kızın sevgilisi kızı en yakın arkadaşıyla aldatır. Fakat beni sevdiğini söylüyordu. Bana aşık olduğunu söylüyordu.” Bana baktığında dolu olan gözlerini gördüm. Ona devam etmesi için başımı salladım.

  “İki yıldır beraberdik. Sanırım bu konuda aptal olan bendim çünkü beraber olduğumuz zamanlara bile onunla takılıyormuş. Tamam Jack’i anlarım ama o nasıl yaptı? Nasıl yüzüme bakabildi? Nasıl gülebildi yüzüme? İşte en çokta bu koyuyor. Sonra Jack ne yaptı biliyor musun? Yaptıklarının hepsini teker teker yüzüme vurdu! Şimdi soruyorum sana beni anlayabiliyor musun?” Bana tekrar baktığında onu anlamadığımı sanıyordu. Oysa onun ki unutulacak şeydi. Ona bunları hatırlatacak bir iz kalmayacaktı geriden. O kalan izden güç alarak ayağa kalkmayacaktı o.

Dad ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin