Önümde bir kalabalık var. Gayet heyecanlı bir kalabalık. Mutlu bir kalabalık. Az önce oradan ayrılıp uzakta bir köşeye kuruldum. Ben ve ayağıma sırnaşan kedi hariç herkes mutlu gözüküyor. Bakıyorum, sanki kedi bile mutlu gibi…
Bıkmadım mı hep köşeye çekilmekten? Alıp başımı gitmekten bıkamadım mı bir türlü? Gözlerime inanamıyorum aynada karşılaştığım “Ben” den ötesini görünce. Gerçek benle karşılaşınca hayret ediyorum ben. Dersimi alamadım yalnızlıktan. İnimden çıkamıyorum. Tek bir dayanak noktam yok sabretmek dışında. Sabretmek ağır yük hepimize. Kurtulmak için, yine sabretmek lazım.
Öyle özlüyorum ki onu. İnadına direniyorum belki bir gün diye… Yürüdüğüm yollar öyle kıvranıyor ki önümde. Üzülüyorum sıcak çayım, güzel denizim, sakin gecem, saklı sevincim..Sanki ruhum kaçıyor bedenimden, sanki aklım çıkıyor, yüreğim uzaklaşıyor..Darmadağınığım… Cesareti yok Güneş’in tekrar doğmaya. Tekrar başlamaya mecali yok yepyeni güzel bir günün. Gözlerimi bir daha açamayacağımı bilsem de; hemen uyusam keşke şimdi vakit kaybetmeden. Bu kadar vazgeçtim her şeyden.
Uzun uzun diretiyor yalnızlık, yapışıyor üstüme; usul usul siniyor kalbime. Alışkanlık yaptı sessiz, herkesten uzak köşeler ne yazık ki. Şimdi bile aklımdan geçen: Soyunsa sahilin yolları, kalmasa kalabalık benden geriye..
Şarkılar daha iyi anlatır ha duyguları? O zaman bu yazımı ’Eva Cassidy- Autumn leaves’ ile dinleyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Depresif sanat
General FictionO gece de sürekli gidip kaldığım o ucuz otel odasındaydım.Ne zaman birilerinden kaçmak istesem bu küçük,rutubetli odaya ve viski şişelerine sığınırdım.O gece de yine böyle bir kaçış günüydü..O otel odası böyle şeylere çok alışkındı.Füme koltukta, bi...