İnsanlar gerçekten çok tuhaflar.
Aslında yaptıkları şey yaşamak değil,verilen rolleri oynamak. Adeta monopoly gibi oynuyorlar rollerini. En çok parayı kazananın yeneceğini düşünerek. Ama bu oyunda monopolynin aksine para kazanmak araç değil amaç olmuş. Para kazanmak için sayısız insan ve hayvanı öldürmek meşru. Duyarlılıksa para destelerinin arasında kaybolup gitmiş bir kavramdan ibaret.
Kağıt parçaları için insanların hayatını hiçe saymak. Ne kadar uçarı geliyor. Ya da sadece insanlara damak tadı vermesi için,kesip yemek için hayvan üretmek. Anlam vermekte zorlanıyorum doğrusu.
Arabalara biniyoruz,taştan yapılmış koca koca evlerde yaşıyoruz,doğadan geldiğimizi unutuyoruz. Ve bunun ötesinde doğayı tahrip ediyoruz. Geldiğimiz yeri beğenmiyoruz. Doğal bir şeyler görür görmez yerle bir edip taşlarla betonlarla dolduruyoruz.
İstemediğimiz hayatları yaşayıp duruyoruz 60-70 yıl kadar. Tamamen yaşamamız gerekenden soyut bir o kadar da anlamsız ve komplike hale getirilmiş bir hayatı yaşıyoruz. iyi üniversite isteği, kariyer, evlilik, ev, araba gibi sayısız istekle maymun iştahımızı doyurmaya çalışıyoruz.
Hayatı karmakarışıklaştırıyoruz.
Halbuki hiç kimse bilmiyor ki gerçekten istedikleri bunlar değil. Kimse farkında değil ki hayat aslında bu kadar zor ve karışık değil. Onu bu kadar zorlaştıran bizleriz. Aslında yapmamız gerekenler çok basitken bunları zorlu bir şekilde yapıyoruz. İnsan karmaşık bir yapıya sahip olduğu için karmaşıklığı da seviyor sanırım. Olmayan şeyleri varmış gibi kabul edip şizofrence kurmaca bir hayat yaşadığımızı söylediğimde deli olarak nitelendirilen ben oluyorum. Paranın,borsanın,okulların,devletin aslında soyut kavramlar olduğunu söylediğim de “Nasıl soyut olabilir bunlar!” diye hiddetlendiklerini görünce fark ediyorum ki çoğunluk alışmış böyle yaşamaya. hiçbir şey yokmuş gibi bu yapay hayata adapte olabilmişler.
Yaşama karşı sorumluluğumuz daha yücesini yaratmakken daha alçaklarını yaratıp bunlarla övünüyoruz.
acı.
ne acı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Depresif sanat
General FictionO gece de sürekli gidip kaldığım o ucuz otel odasındaydım.Ne zaman birilerinden kaçmak istesem bu küçük,rutubetli odaya ve viski şişelerine sığınırdım.O gece de yine böyle bir kaçış günüydü..O otel odası böyle şeylere çok alışkındı.Füme koltukta, bi...