Jungkook'tan.
"Jeon Jungkook sahneye çıkmana son 5 dakika."
"Tamam hyung."
Aynada kendime bakıyordum.Yıllar görüntüme bir şey eklemediği gibi ruhumdan da bir sürü parça koparmıştı.Hüzün yanımda gezen küçük bir dert ortağı iken,büyümüş ve benimle tek vücut olmuştu.Bir gün herkese anlatacaktım ama beni kimse anlamazdı.Yanıma gelen makyöze bakmadım bile 2 dakikada bir yüzüme pudra sürüyordu.
"Bu kadar pudraya gerek yok bence." gülümseyerek ayrıldı.
"Bay Jeon kostümünüzün son kontrollerini yapalım mı?"
"Hayır istemiyorum."
"Ama Bay Jeon bir pürüz çıkarsa-"
"Ne pürüzü Sun Yeon? Sahnede dikmişler mi patlayacak,düğmeler mi fırlayacak?"
"Haklısınız." yüzü asılmıştı.
"Sun Yeon kusura bakma.Bu aralar çok gerginim.Seninle ilgisi yok tamam mı?"
"Alınmadım zaten Bay Jeon." dedi gülümseyerek.En azından çalıştığım yerde seviliyordum.
"Jungkook 2 dakikan kaldı çıkışa yaklaşsana.Herkes koştura koştura çalışıyor sen oyalanıyorsun."
Cevap vermeden çıkışa hazırlandım.Merdivenleri yavaş yavaş çıkarken adım anons ediliyordu ve insanlar bana olan sevgilerini haykırıyordu.Halbuki hak etmiyordum.Ben olsam benim gibi bir adamı sevmezdim.
Sahneye adım atmadan yüzüme geniş gülümsememi yerleştirdim. Sahne ışıkları gözümü alırken insanları duymak için kulaklığımın tek tarafını çıkardım. Ve konuştum;
"Herkese merhaba.Buraya kadar zahmet ettiniz keşke sizi yormayıp hepinizin evlerine gelebilsem.Umarım keyifli zaman geçirirsiniz.Müziğime bolca sevgi gösterin lütfen."
Şarkılarımı söyledim.Herkesin gözlerine bakmaya çalıştım. Yıllardır sahneye çıkmama rağmen hâlâ bana yaşlı gözlerle bakan insanlara anlam veremiyordum.Son anonsumu yaptım;
"Siz siz olun sevdiklerinizi asla bırakmayın." şarkıma başladım;
"Artık konuşmuyoruz
Artık konuşmuyoruz
Artık konuşmuyoruz
Eskiden konuştuğumuz gibi
Artık sevmiyoruz
Bütün bunlar ne içindi?
Oh, artık konuşmuyoruz
Eskiden konuştuğumuz gibi...
Bir süredir aradığın birini bulduğunu duydum
Onun benim olmadığını bilmeyi dilerdim
Çünkü bütün bunlardan sonra hala merak ediyorum
Neden devam edemiyorum
Senin kolayca yapabildiğin gibi"Bu şarkı artık bana ağır geliyordu.Güçsüzdüm ve kanadım kırılmıştı.Bir daha uçamayacaktım.Konser bittikten sonra Min Joon'u gördüğüm o günden beri her gün yaptığım gibi aynı parka gidip oturdum.Farklı bir alışkanlık edinmiştim.Her gün buraya geliyor ve çocukları izliyordum.Kaybettiğim güzellikler ile yüzleşiyordum.
"Hey bu o! Sensin! Tata bak bu o!"
"Ne diyorsun MinJoonie?"
"Ya anlamıyoy muşun beni kuytayan adam bu!"
Bana gelen Min Joon ve Taehyung'u gördüm. Güneş gözlüğü,maske ve şapkamla beni nasıl tanımıştı?
"Ah,şey kusura bakmayın Min Joon-ah sizi birine benzetti sanırım."
"Doğru söylüyor biz tanışıyoruz küçük beyle,aslında sizinle de tanışıyoruz."
Her ne kadar hazır olmasam da bir yerden başlamak lazımdı.Beni tanımasına engel olan şeyleri çıkardım. Gözleri büyümüş, ağzı şaşkınlıkla açılmıştı.Konuşmak istiyor gibi oldu ama sonra vazgeçti.Sadece Min Joon'a dönüp;
"Sen şu ilerdeki pamuk şekerciye sor bakalım kaç paraya satıyormuş?"
Vereceği tepkiyi tahmin etmeye çalışırken aklıma gelmeyecek birşey yaptı. Karın boşluğumda bir darbe hissettim.
Bu iki büklüm olmama yetmişti.Ardından üzerime oturdu ve yüzüme yumruklarını sıraladı. Vururken konuşuyordu;
"Bu arkadaşımı üzdüğün için."
"Bu hepimizi bıraktığın için."
"Lanet biri olduğun için."
"Bunun sebebi yok sadece canım istedi."
"Ve son olarak bu bendeki arkadaşlığını hiçe sayıp gözümde küçüldüğün için."
Ne zamandır tuttuğumu bilmediğim gözyaşlarımı serbest bıraktım.Bu onu daha da şaşırtmıştı. Ayağa kalktı ve üzerini silkeledi.Ardından ben de kalktım ve tek kelime etmeden yürümeye başladım. Karnım acıdığı için zor oluyordu.
Min Joon'un yanına gidip pamuk şekerini aldım ve ona teslim ettim.Taehyung onu oyalamak için söylemişti ama çocuklar verilen sözleri unutmazlar.
"Hey Süpeymen şenin yüzüne ne oldu kızaymış."
"Sana veda etmek için koşarak gelirken ayağım takıldı düştüm."
"Neyeye gidiyoysun?"
"Evime.Yarın bu saatte gelirsen ben yine burada olurum."
"Tamam o zaman ama koşmadan git oluy mu?"
"Tamam öyle yaparım."
Eve gittiğimde tüm günün ağırlığının üzerime çöktüğünü farkettim.Aynaya baktığımda hak ettiğim morlukları gördüm. Menejerime 2 hafta için herhangi bir etkinlik ayarlamamasını söyledim.Telefonum çaldı.
"Jeon etkinlik istememenin sebebi nedir?"
"Hyung şuan kamera önünde olamam sonra anlatırım sebebini."
"Bana baksana sen! Şarkıcı olan sensin diye kafana göre plan yapamazsın."
"Öyle bir şey değil."
"Nasıl öyle bir şey değil? 2 gün sonra röportaj veriyorsun o son konserdeki saçma 'sevdiklerinizi bırakmayın' duyarı hayranları meraklandırdı."
"Saçma öyle mi? Konuşturma şimdi beni! Sen de bana emir veremezsin.Röportaja gelmem ve bir tweet ile yaparım açıklamamı kimse beni suçlamaz."
"Tamam son tatilini de yap bakalım."
"Ben 4 senedir bir kere bile ara vermeden çalışıyorum beğenmiyorsan başkasıyla çalışırsın."
"Ahaha Jungkook yola bensiz devam edemeyeceğini biliyorsun.Hayatını mahvetmem iki dakikamı almaz."
"Zaten mahvoldu." kapattım.Elimin kolumun bağlı olması çok zordu.Sosyal medyada hakkımda yazılanları kontrol edip bir paylaşım yaptım ve uyumaya hazırlandım.Uykudan başka kurtuluş yoktu.
O paylaşım sonra bu oluyor.
Jungkook'a kötü şeyler söylemeyin bence haklı sebepleri var yazacağım yakında.
Umarım onun da nasıl bir baskı altında yaşadığını anlatabilmişimdir.