İnstagram: Uzgunbirkedi0
Başlamadan önce bir vedaya ihtiyacım var. Kendimi berbat hissediyorum. Sabahtan beri manyak gibi ağladığımı da varsayarsak yaralı adamın mektubundan fazlasıyla etkilenmiş bulunuyorum. Evet bunu final bölümünden hemen sonra yazdım. Bu bölümü siz 21 Haziran'da okuyacaksınız büyük ihtimalle ama ben bu kadar acılı bir final yazdıktan sonra buraya gelip biraz yazmak istedim. Size bir şey itiraf etmem gerek sanırım... Ben ilk defa bir kitabımı yazarken ağladım.
Kitap benim için fazla özel. Hatta çok fazla. Sanırım bende yaralı adamla beraber nefesimi buraya bıraktım. Yazarken mükemmel hissettiğim nadir kitaplardan biri bu kitaptı. Mükemmel hissetmekten yana -mahkeme bölüm hariç- ilk defa bir kitabı adam akıllı yazabildiğimi hissediyorum. Şimdi buraya eksiklerimi sıralamaya başlamadan ben hemen şunları da söyleyeyim. Ben yazımımda ki hatalardan değil, ruhumdaki hataları kasteddim. Açıkçası hissettirebildiğimi düşünüyorum çünkü ben yazarken ilk defa bir kitabı hissedip hıçkıra hıçkıra ağladım.
Umarım güzel şeyler hissettirebilmiş ve ruhunuza dokunabilmişimdir.
Benim yazar olmamda ki en büyük amaç ruhunuza dokunabilmekti. Ve ilk defa hissediyorum. Birilerinin ruhuna dokunabildim.
Her neyse. Çok uzattım. Bölüme geçelim artık. Hepinizi seviyorum💫
Herkesin bir sona ihtiyacı var sanırım. Bu kitabın sonunu o mektuplarla değil, benim sözcüklerimle bitirmem gerek.
Yaralı adam o Dünya'dan kaybolduktan sonra hiç kimse cesedini bulamadı. Sevdiği kadının da bir mezarı yoktu ve yaralı adam kendinin de bir mezarı olmasını istemedi. Onlar okyanusun güzel dalgalarında kayboldular.
Sonsuza dek...
Soğuk mezar taşlarına değil, sıcak dalgalara sığındılar.
Yaralı adam kaybolduktan hemen sonra arkadaşı, yaralı adamın kaybolduğu yere geldi.
Deniz güzel dalgalarını kayalara doğru savururken genç adam gözyaşlarına engel olamıyordu.
Tahmin ediyordu aslında.
Arkadaşı, sevdiği kadın kaybolmuşken yaşayamazdı.
Ama yine de kendisine son sarılışı aklından çıkmıyordu. Teşekkür edişi, son bir kez minnettar oluşu aklından çıkmıyordu. Keşke diyordu. Keşke daha sıkı sarılsaydım...
Daha fazla orada kalamayacağına, bu acıya dayanamayacağını fark ettiğinde son bir kez denize baktı.
Ve o an... Dalgalarla beraber savrulan çiçekleri gördü...
Sarı papatyalar...
İster istemez buruk bir gülümseme asılı kaldı dudaklarında.
Sarı papatya onların aşkının simgesiydi.
Onlar kavuşmuştu, mutlulardı.
Ona da bu işareti göndermişlerdi.Aslında bu işaret hepimizeydi.
Onlarınki mutsuz son değil.
Onlarınki en güzel sondu.22.06.2020
Hiçbir zaman unutulmayacaksınız :')Tek Rüya'nın anlamı aslında ilk başta benim için hayatlarının bir rüya gibi geçmesi ve son bulmasıydı. Ama şimdi fark ettim ki onların hayatları değil, ölümleri rüya gibiydi. Onların hayatları çok boktandı fakat ölümleri bir o kadar muhteşemdi.
Karanfiller ve papatyalar asla sizi unutmayacak, Cey ve Ölü...
Serinin devamı biz hazır hissettiğimiz de gelecek. Veya da biz hiç hazır hissedemeyeceğiz ve bu bölümle sonsuzluğa karışacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü •Texting
Kısa HikayeÖlü: bugün, Ölü: biraz daha fazla ölüydüm Ölü: senin yüzünden Ölü: ölü bedenim senin yüzünden Ölü: bugün biraz daha çürüdü Yaralı: bunu yıllar önce söyleseydin sana sıkı sıkı sarılacak olan adam, Yaralı: bugün sana sarılmaya korkuyor - •Ölü ruhlara...