BÖLÜM -15- Kurşun

53 5 2
                                    

Ne! Ö-ö-ölmüş mü? H-hayır olamaz.

Sadece uzun bir süre boyunca birbirimize baktık. Ne ben konuşabiliyordum ya da diğerleri. O kızı tanımıyordum bile. Neden bu kadar üzüldüm ki? Belkide silahı getirdiğim için vicdan azabı çekiyorumdur.

Ağlayarak oradan kaçtım. Uzun bir süre koştuktan sonra kaldığımız o binaya geldim oraya bakarken gözüme birşey çarptı. Silahım öylece çöp kutusunun yanında duruyordu. Evdekilere hesap vermemek için eğilerek silahı alıp cebime koydum ve oradan uzaklaştım.

Hem ağlıyor hem koşuyordum. Nereye gittiğini fark etmeden ilerliyordum. Sonra gözüme tanıdık bir bina çarptı. Biraz oraya yaklaşıp baktığımda o oteli gördüm. Belki de oraya gitmeliydim. Diyer çocukların yanına gidersem pek de hoş olmazdı. O yüzden otele doğru ilerlemeye başladım belki biraz orada kalırdım. Otelin girişime geldiğimde  iki tane güvenliğin orada dikildiğini gördüm. Onları umursamadan içeri girecektim ki bir adam önümde durdu.

"Nasıl yardımcı olabilirim küçük hanım."

"Önümden çekilerek."

Adam cevabımı beğenmemiş gibi bana baktı acaba silahı çıkarıp içeri girsem ne olurdu. Deneyeyim bari.

Silahımı çıkarıp adama doğrulttum. Bana bunun gerçek olmadığını biliyorum bakışı alınca onun arkasındaki ağaca ateş ettim. Özür dilerim ağaç!

Adam afallamış ve korkmuş bir şekilde bana ne istiyorsun dedi ve ben deee....

"İçeri girmek."

Adamı itekleyip içeri girdim. Etrafa baktığımda Toprak abiyi göremedim. Onun yerine kitap okuyan bir Ece gördüm.

Hemen yanına gittim. Omzuna bir yumruk attım ve ona selam verdim. Ama bir şeyi unutmuştum. Elimdeki silaha bakan ve çığlık atan insanları.

Asiliğimi bozmadan "Ne bakıyorsunuz be işinize dönün." Diye bağırdım. Biliyorum yaşıma göre pek te normal davranmıyorum ama boşverin bi o eksik kalsın. Toprak abinin yukarı katta olduğunu düşünerek yukarı çıktım. Ve doğru tahmin etmiştim. Ama yanında biri vardı. ARDA!

Arda ile birşeyler konuşuyorlardı ben de biraz daha yaklaşıp onları dinledim.

"Toprak bana yanlış makarnayı getirmişsin ben domates soslu makarna yerine köri soslu istemiştim."

Köri ne ya. Bu çocuk domates salçasına kurban olsun!

"Özür dilerim efendim hemen değiştiririm."

"İstemez."  Dedi ve tabağı yere attı. Burda dialoglar karışmış sanki. Küçücük çocuk kocaman adamı azalıyor. Ayy paralel evrene mi düştüm ben!

Hemen o çocuğa sinir olup silahımı önün kafasına doğrulttum.

"Ne oluyor burda?" Dedim. Ikisi de beni görmeyi beklemiyormuş gibi bana bakıyorlardı. Ve tabii korkuyla da.

"Sen ne haltla benim Toprak abime bağırırsın lan!" Wow ilgin abart istersen.

"Sen ne halkla kafama silah doğrulursun ya."

Ve sonra dedi ki.

"Seni avukatlarıma şikayet ederim seni karakollarda süründürürüm. Seni hapishaneye attırırım."

"Aaa öyle mii? Ben de seni elime şikayet ederim silahı ateşlerim ve seni cehenneme gönderirim."

Silâhı biraz daha kafasına bastırırken Toprak abi silahı öyle bir hareketle elimden aldı ki kafayı yedim resmen. O hangi hareketse bana da öğretsin.

YETIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin