Asansöre bindikten sonra 4. Katın düğmesine bastım. Acaba tekme atmam biraz aşırıya mı kaçmıştı? Yoksa yoksa...... bu insan ölmüş olmasın. Aman bee! Kim suratına tekme yedi diye ölür ki yani.
Asansör kapısı açıldığında resmen şoka girmiştim. Hayatımda hiç bu kadar yiyeceği bir arada görmemiştim. Iyi de kartla nasıl yemek alınacak ki? Para gerekmiyor mu?
Ben orda kafası karışmış bir şekilde beklerken Toprak abiyi gördüm. En azından o bana yardım edebilirdi. Ona yaklaşıp tam konuşacakken birşey fark ettim. Saç rengi benim saçıma çok benziyordu. Hafif kahverengiydi. Aman yaa zaten dünyanın %95 kahverengi saçlı. Ben de iyice abarttım yani.
"Şeyy merhaba toprak abi. Ben aşağıya indim fakat bu kartın neye yaradığını anlamadım."
Bana gülümsedi ve bir makineye okuttu ve bana bir tabak uzattı.
Zeytin peynir domates ve bilmediğim değişik bir tatlıdan aldım. Heh üstünde yazıyor sanırım. Frambuazlı pasta. O ne be! Ismi değişik duruyordu ama kokusu harikaydı. Hemen Toprak abinin yanına oturdum. Ve o bana soru sormaya başladı."Iyi uyudun mu?"
"Evet."
"Peki kıyafetler tam oldu mu?"
"Evet."
"Peki hala herşeye evet demeye devam edicek misin?"
"Evet."Hadi ama İlgin ne kadar da sıkıcısın!
Adam sana intihar etmeye kalkıştın mı? Diye sorarsa ona da utanmadan "Evet." Dersin değil mi?(Evet)
Kahvaltı ettikten sonra beni odama götürdü. Acaba o adını hatırlamadığım çocuk iyi midir? Kesin o zengin bebe beni şikayet eder ve 1 günde buradan atılırım. Olan Toprak abiye olur yani.
20 dakika sonra...
Kapı bir anlığına çaldı. Ben de ayağa kalktım. Acaba kim gelmişti? O gıcık çocuk mu yoksa Toprak abi mi?
Kapıyı açtığımda tanıdık bir yüz gördüm. Aman tanrım bu Ece!
"Ece senin burada ne işin var?"
"Asıl senin ne işin var yetimhanede olman gerekmiyor mu?"Haa şimdi bu kız kim diyenlerinizi duyar gibiyim. Bu kız benim yetimhaneden en yakın arkadaşlarımdan biri. En son onu geçen sene gördüm. Bir otel sahibi bir kadın tarafından evlatlık edilmişti. Aaa demek yanlışlıkla onun oteline geldim demek!
Ona sarıldıktan sonra ona herşeyi anlattım. O da beni yemekhane gibi olan kocaman yerde görmüş.
En azından burada tanıdık biri vardı. Ehh bu da birşey.
O beni otelin havuzuna davet etti. 1 saat sonra orada olmamı istiyordu. Ben de kırmadım kabul ettim. Ama ben yüzmeyi bile bilmem ki!
Oyalanmak amacıyla oteldeki küçük dükkanlara bakarken birini gördüm. O çocuk!
Kafasında bir dikiş izi vardı. Olamaz onu ben yapmıştım. Aman be en azından tekmemim ne kadar güçlü olduğunu anlamış oldum.
Ben hemen ordan uzaklaşmaya çalışırken lanet ayağım bana ihanet etti ve yere düştüm! Bu kaçındıydı sayamadım bile!
O hemen yanıma gelip çömeldi ve "özrünü kabul ediyorum." Dedi
"Ne!"
"Sen ne tür bir gıcıksın?"
"Bilmem."
Offf şimdi de diyer kaşını patlamazsam... off sakin ol İlginn.
"Ama bir şartım var."
Ne diyor bu be!
"Bana adını söylersen seni kimseye söylemem."
İlgin alt tarafı adını söyleyeceksin bu kadar zor değil!
"Aaa bu kadar adımı merak ediyorsan söyliyim. ECELİN"
"Memnun oldum Ecelin. Ne kadar garip bir ismin varmış. Pekii anlamı Ne?"
Bakın bu çocuk ya benimle oyun oynuyor ya da beynini kullanamıyor.
"Anlamı da şu Ecelin birinin siniriyle oynuyorsun eğer devam edersen diyer kaşın da patlar demek!"
"Vay canınaaa!"
Offf bu düzelmiycek yürü İlgin yürü. Bak bir de arkadan sırıtıyo bi tane daha çakcan!
_______
Eveeet bu sefer bu bölüm gerçekten komik oldu. Umarım okurken size bir tebessüm ettirebilmişimdir.
Yarın yeni bölümlerle görüşmek üzereee....
:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETIM
Genç Kız EdebiyatıMerhaba ben İlgin! 13 yaşındayım. Doğduğumdan beri yetimhanedeyim. Ama bir gün çikolata almak adına başıma büyük bir bela açtım. Çikolataları çaldım! Ama sonra karşılaştığım insanlar ile aile olacağımı hiç düşünmemiştim. Tabii başıma bela açacakları...