3..2..1..Yılbaşı!

928 49 19
                                        

"Hah! Buldum! İşte hepinizin Noel Baba olarak bildiğiniz o şişman kayan yıldız! Tam da ayın önünden geçmesine 5 dakika var. Şu anda senin zamanında yılbaşı günü kutlanıyor. Benimle gelip izlemeye ne dersin?" dedi kibarca elini uzatıp yüzüne her zamanki o heyecanlı gülümsemesini yüzüne yerleştirerek. Fakat Donna'nın yüzündeki ifadesizliği fark edince havada kalan elini yavaşça indirdi.

"Bir sorun mu var Donna?"

"Hayır... Hayır bir sorun yok. Ama... Biliyorsun Doktor, bugün yılbaşı veee... Biliyorsun, gezegenlerin yanışlarını ve imparatorlukların çöküşlerini görüyoruz. Milyarların yok olduğu, kendini her şeyin evreni sananların öldüğü zamanlarda geziyoruz. Bu zamanlarda ailemi düşünmeden edemiyorum. Onların kemiklerinin bile yok olduğu zamanlara gitmek.. Ah biliyorsun işte.." Doktor, Donna'yı ilk defa böyle suskun ve yorgun görüyordu. Her ne kadar fark ettirmese de Donna'nın içinde ne kadar duygusal olduğunu bir kez daha hatırlattı kendine.

"İstersen seni yılbaşı için evine bırakabilirim?"

"Ya sen ne yapacaksın?"

"Bilirsin işte, zaman maman işleri."

"Ah marslı çocuk, bu sefer hiçbir yere kaçmak yok. Bu sefer ailenlesin!"

"Aile" diye tekrarladı Doktor. Bu kavram ondan o kadar uzaklaşmıştı ki artık anlamını bile unutacak hale gelmişti. Doktor normalde bu tarz şeylerden nefret ederdi ama Donna için bir kez daha bu tabuyu kırabilirim sanırım diye düşündü. Yüzünde buruk bir gülümsemeyle "Allons-y!" diye bağırdı ve koordinatları Dünya,Londra, Chiswick'e ayarladı.

"Wilfred Mott! O pastayı rahat bırak! Gözüm üzerinde" Sylvia'nın sesi dış kapıya kadar geliyor yine her zamanki gibi bir şeylerden şikayet ediyordu. Donna her ne kadar bunlardan bıkmış olduğunu söylese de içten içe yılbaşında evde olmanın mutluluğunu yaşıyordu. O kadar koşuşturmacanın ardından rahatça bir aile yemeği yemenin onlara iyi geleceğini düşünmüştü. Hiçbir yanan yıldızın sıcaklığı annesinin yanında otururken hissettiği sıcaklığın yerini almıyor ve ne kadar koşarsa koşsun yılbaşı ağacının altındaki hediyeleri açarken hissettiği heyecan diğerlerine benzemiyordu. Doktor'u buna ikna etmekte biraz duygu sömürüsü yapması gereksede sonunda buradaydılar işte. Doktor yavaşça 2 kere kapıyı çaldı ve bir adım geriye çekildi. Kapıyı ağzında pasta dolu Wilfred açtı ve Donna'yı görür görmez gözleri kocaman açıldı.

"Sanırım size teslim etmem gereken bir yılbaşı hediyesi var" dedi Doktor gülerek.

Wilfred'in gözleri aniden doldu ve "Ahh benim güzel torunum!" diyerek Donna'ya sarıldı. Doktor o arada her ne kadar sıvışmaya çalışsa da Donna Doktor'un kolundan tutup içeri soktu. Tüm aile birbirlerine özlemle sarılırken Doktor'un aklı Gallifrey'e gitti. Evet belki o ailesiyle hiç böyle olmamıştı ama Zaman Savaşı olmasa belki de böyle olabilirlerdi. Böyle zamanları sevmemesinin en büyük nedenlerinden biri de buydu, ailesinin kanını hala ellerinde hissediyordu...

Saat 12'yi vuracağı vakit Doktor ve Wilfred koyu bir sohbete dalmış Slyvia ise sürekli onların geleceğine tüm kalpleriyle inandığından ve bu yüzden Donna'nın en sevdiği yemeklerden hazırladığından bahsediyor, sürekli önüne yeni yemek tabakları getiriyordu. Donna her ne kadar patlayacak gibi hissetse de halinden memnundu, bir yandan da olmadığı zamanlarda olan dedikoduları öğrenip kahkahalarla gülüyordu. Wilfred'in hararetle 70'lerden bahsettiği bir ara ister istemez Donna ve Slyvia'nın konuşmasına kulak misafiri oldu.

"Efendi'nin gücü giderek artıyor, yakında... Çok yakında..."

"Tüm evren onun yüceliğini kabul edecek" diye Slyvia'nın eksik cümlesini tamamladı Donna. Doktor bu konuşmaya şahit olurken yaşadığı şaşkınlık tahmin edilemez boyuttaydı.

Doctor Who Ortak Hikaye #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin