Doktor TARDIS'in kapısını aralayıp elindeki çaydanlığı Güneş'e doğru uzattı. Gemi yıldızın plazmadan yüzeyine saplanmış, o çalkantılı gaz denizinin içinde sürükleniyordu; "TARDIS'in dış atmosferi Güneş'ten gelen ısıyı, ışığı ve radyasyonu engelliyor. Tabi bir kısmını. Çay birazdan kaynar."
Hemen ilerilerinde şiddetli bir güneş patlaması yaşandı. Binlerce derecelik sıcak gaz yüz binlerce kilometre yukarılarına püskürüp bir kıvılcım şelalesi gibi üzerlerine geri yağıyordu.
Doktor kapıyı kapayıp terden sırılsıklam olmuş bir suratla yoldaşına gülümsedi; " Sürerim buluttan tarlaları. Yağmurlar ekerim göğün göğsüne. Güneş'te demlerim senin çayını. Yüreğimden süzer öyle veririm. Ki bende iki tane var."
Donna kaşlarını kaldırdı; " Sırf bir şarkı yüzünden mi Güneş'e geldik yani?"
Doktor çayı konsolun altından çıkardığı barok devri, şatafatlı bardaklara doldurdu. Donna'ya uzatıp; "Ben her zaman bir şarkı yüzünden Güneş'e gelirim." dedi; "Bir de çay için tabi ki. Güneş'te demlenen çayın tadı bir başka oluyor. Sıcak plazma, hidrojen, helyum, elektronların o kendine has kokusu çaya işliyor. Durma, tadına bak."
"Ya, eminim bunu bütün kızlara söylüyorsundur."
Doktor yüzünü ekşitti; "Kızlara asla güvenme. Dıştan Venüs gibidirler. Parlak ve güzel. Fakat içlerinde 500 derecelik volkanik kükürtlü bir cehenneme benzerler. İroniye bak, Venüs bir kadının ismi verilen tek gezegendir."
Bu sırada TARDIS bir yaramazlık yapıp bugüne kadar Doktor'un tanıştığı tüm güzel kızları bir holograma yansıttı. Onu en çok mutlu edenleri, kalbini en çok kıranları...
Donna damak şaklatıp; "Venüs öyle mi!" dedi. "Demek Venüs."
Ansızın gemi yörüngesinden savrulup boş uzaya fırladı. Kontrol panelleri kendini kilitledi, ışıklar söndü, kıvılcımlar ızgaraları doldurdu. Doktor konsolun başına geçip kontrolleri kurcaladı; "Ne oldu sana böyle kızım? Neyin var!"
TARDIS homurtulu bir iç çekişle karşılık verdi; "Donna bunda senin bir parmağın var mı?"
"Ben bir şeye dokunmadım seni bunak Zaman Lordu. Gemin kafayı yemiş"
"Hey, onunda duyguları var."
TARDIS hiç olmadığı kadar şiddetli bir döngüyle cisimleşti. Doktor Donna'yı da aldığı gibi kapıya ilerledi. Eşikte durup ciddi bir tonda dikkatli olmasını söyledi; "TARDIS bu kadar istekli bir şekilde bir yere geldiyse bunun sonu iyi değil demektir."
"Sen beni merak etme. Başımın çaresine bakabilirim."
"Ona ne şüphe!"
Kapıyı aralayıp dışarıyı kolaçan ettiler. Bembeyaz uzun bir koridor ve sağlı sollu onlarca odadan başka hiçbir şey yoktu; "Burası bir çeşit, askeriyeye benziyor."
Donna kapıyı kapayıp gözlerini koridorda gezdirdi. Sürgülü demir kapıların rengi solmuş, üzerlerindeki demir parmaklıklar paslanmıştı. Havada hafif bir rutubet kokusu, çürük bir etin ekşi aroması hissediliyordu.
Zaman lordunun sırtına bir silahın soğuk namlusu dokundu. Sert bir tını; "Arkanızı dönün!" diye bağırdı. Kahramanlarımız ellerini havaya kaldırıp yabancıya doğru döndüler. Üzerinde yamalı bir kıyafet, yüzü gözü is içinde, kurum kadar siyah bakışlarıyla silahını ikiliye uzatan bu ufak tefek adam Doktor'a nedense tanıdık gelmişti. Birden kalpleri tekledi Zaman Lordunun. Sen dedi puslu gözlerle; "Pussar... Sen..." Yutkundu, konuşamadı. Yabancı da karşısındakini tanımış olsa gerek silahını indirdi; "Doktor, inanamıyorum, bu sen misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor Who Ortak Hikaye #Wattys2015
FanficWattpad Science Fiction-Multilingual Science Fiction(Çok Dilli Bilim Kurgu) listesinde bulunmaktadır. 8 kişilik bir yazar kadrosu ile Pejmürde Dergisi etkinliği kapsamında oluşturulan hikaye dizisidir. Her sezon farklı bir baş yazar ve farklı bir s...