Nine

292 33 27
                                    

Bozuk floresan lamba...

Hastahaneden ayrılmadan önce abim boş boş söylenmişti. Beni arkadaşlarımın önünde rezil ettiği için ondan nefret ediyordum. Kendi hayatını boştan yaptığı gibi benim hayatımı da aynı şekilde boktanlaştırmaya çalışıyordu.

"Beni yalnız bırak!"

"Yürü eve!"

"Kes sesini!"

"Bana emir veremezsin! Bütün arkadaşlarımın önünde beni küçük düşürdüğün yetmezmiş gibi bütün gece seni mi merak edicem?.."

Annem Güneşlerde kalmama izin vermişti ve bende onlara gitmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Annem Güneşlerde kalmama izin vermişti ve bende onlara gitmiştim. Tabi ilk önce Güneş'in annesin kalmamı istemişti, ben kolay kolay birinin evine giden bir insan değildim. Güneş duş almaya gittiğinde annesi önüme rüşvetler koyup okulda olanları anlatmamı istemişti.

"Sizinle iyi anlaşacağız gibi hissediyorum bayan..."

"Bana anne diyebilirsin çocuğumun arkadaşı benim oğlum sayılır."

Gülümsedim ve ardından çikolatalı pasta tabağını kendime çekip.

"İçinde fıstık falan var mı, alerjim var da..."

Bir süre gözlerimin içine bakıp ensesine kaşıdığında mükemmel görünen kurabiyelerle dolu tabağı kendine çekip.

"Artık afiyetle yiyebilirsin."

Pasta dan küçük bir çatal alıp çikolatanın verdiği haz ile birlikte kendimi sandalyeye daldığım da derin bir nefes alıp.

"Bu harika, eliniz gerçekten çok lezzetli."

"Afiyet olsun, şimdi Güneş'in okulda ne yaptığını anlat. Arkadaş edindi mi, çıktığı bir kız var mı yoksa başını yine belaya mı soktu?"

Peçete ile birlikte ağzımın kenarını silip başımı salladığım da derin bir nefes alıp.

"Hayır, Güneş gayet iyi bir öğrenci. Başını belaya da sokmadı..."

"Tamam, çok güzel, arkadaş edindi mi?"

Başımla onaylayıp parmaklarıma üç yapıp.

"Ben, Safir ve Yakut. Biz onu arkadaş olarak görüyoruz ama o bizi nasıl görüyor bilmiyorum..."

Çikolatalı pasta beni benden alırken krem şantili mini keklerden bir tane alıp.

"Aslına bakarsanız Güneş'in bir sorunu var..."

Büyük bir heyecan ile birlikte bana doğru eğildiğinde kollarını kavuşturarak gözlerini sonuna kadar açmıştı.

"Evet, hadi, söyle!"

Pastadan bir parça daha koparıp ağzıma attığım da.

"Ten rengi, fazla kafaya takıyor."

Bir süre düşünüp başıyla onayladığın da arkasına yaslanıp önümde ki fıstıklı kurabiyeler ile bakışmıştı. Bir tane kurabiyeyi alıp ağzına attığın da iç çekerek.

"Demek bunca zaman canını sıkan şey buydu. Benimle paylaşmak yerine içine atıyormuş kara kuzum."

Öksürürken uzattığı meyve suyunu içip göğsüme vurmuştum.

"İyi misin?"

"Evet, çok lezzetliler."

Kısa bir süre konuştuktan sonra onu üzecek bir soru sormuştum. Benimle arkadaş gibi konuştuğu için sormuştum... Oldukça samimi bir insandı ve onu yaralayacağını hiç düşünmemiştim.

"Güneş'in babası vefat etti."

"Gerçekten çok özür dilerim..."

"Önemli değil, sadece bir duygusal bir insanım."

Elimi elinin üzerine koyup derin bir nefes alarak.

"Sizi çok iyi anlıyorum. Benimde benim için ölmüş olan bir babam var. Hiçbir zaman beni sormaz ve oğlu olarak görmez. En azından sizi seven bir eşiniz vardı sizi severken can verdiğine eminim."

"Evet öyle, seninle konuşmak ne güzelmiş bir daha ki sefere senin hakkında konuşuruz olur mu?"

Başımla onayladım ve ardından merdivenlerden inen Güneş ile göz göze gelmiştik.

"Siz ne yapıyorsunuz?.."

[Eller ayrılır]





Annenin senin hakkındakileri hoşlandığın çocuktan

öğrenmesi mi?

AlerjiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin