13 | elmalar

1.5K 155 105
                                    

"Şimdi ufaklık, bu videodaki adamın dediklerini anlayabildin mi?"

Yeonjun kabarık mavi saçlarıyla boş boş televizyona bakıyordu.

"Anlamadım."

Kedi çocuklar için özel olarak verilen eğitim setini almıştım, ona lise seviyesi temel dersleri öğretmem gerekiyordu çünkü yirmi yaşından sonra o da bizler gibi her yıl bir yaş atlayan normal bir birey olacaktı. Hangi yirmi yaşındaki insan toplamayı bilmezdi ki?

"Güzelim, elinde iki tane elma var. Bende de bir tane elma var. Ben elimdeki elmayı sana verirsem kaç elman olur?"

Minik elini çenesine koydu ve gözlerini kısarak düşünmeye başladı.

"Hmm, güzel bir soru. Iı, dört elma?"

Göz devirdim ve mırıldandım.

"Bir elmayı da Tanrı gönderdi herhalde."

"Efendim sahip?"

Yüzümdeki bıkkın ifadeyi sildim. "Yok bir şey bebeğim, hadi biraz daha düşün. İki elman var, ben de sana bir elma verdim. Kaç tane elma olur?"

Uzun süren bir düşünme aşamasından sonra aniden kendini sandalyeden aşağıya attı ve koşarak mutfağa gitti.

Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken elinde iki tane elmayla geri geldi. Elmaları masanın üzerine bırakırken minik işaret parmağını tehditkar bir şekilde bana doğru salladı.

"Bak sahip, bunlar benim elmalarım. Sakın hiç birine dokunma, yoksa seni ısırırım."

İşaret parmağı ve orta parmağıyla ilk kendi gözünü sonra da benim gözümü işaret ederek 'gözlerim üzerinde' iması yaptıktan sonra koşa koşa mutfağa geri döndü.

Şaşkın şaşkın arkasından bakarken elinde bir tane daha elmayla sandalyesinin üzerine çıktı ve masaya şöyle bir göz gezdirdi.

Hiçbir değişiklik olmadığını anlayınca şirince gülümsedi ve bana baktı. "Aferin akıllı sahibime, elmalarıma dokunmamış."

Elindeki elmayı tişörtünün eteğine sildikten sonra yüzündeki gururlu ifadeyle bana uzattı. "Al bakalım, bu da senin elman."

Melül melül kedi çocuğuma bakarak elinden elmayı aldım ve ısırmak için ağzıma götürdüm.

"sahip dur, sakın yeme!"

Ben daha ne olduğunu anlayamadan üzerime çullanan kediyle elimdeki elmanın onu eline geçmesi çok sürmedi. "Şaşkın sahip, elmayı bana vermelisin."

Kaşlarımı çatarak mavilime baktım. "Nedenmiş o?"

Sanki aptal bir şey demişim gibi elini alnına vurdu ve söylendi. "Çünkü soruda öyle diyor."

Ne yapmaya çalıştığını anlamamla kaşlarım indi.

"Haa, baştan söylesene."

O bacak kadar boyuyla bana göz devirdi ve sandalyesine oturdu.

"Tamam benim iki tane elmam var, şimdi sen bana elmanı ver."

Sanki bir ameliyattaymış gibi dikkatli davranmasına gülmek istesem de belli etmedim ve ciddiyetle elmamı ona verdim.

"Tamam, benim şimdi.. bir, iki, üç elmam oldu!"

Heyecanla ellerini çırparken gülümsedim ve ayağa kalkarak saçlarının tepesini öptüm, kedi kulağı burnumu kaşındırmıştı.

"Aferin Yeonjunuma."

Gözleri kısılacak kadar güldü ve benim ona verdiğim elmaya uzandı. Ben ona bakarken kocaman bir ısırık aldı ve sırıttı.

"Hey, o benim elmam."

Sandalyeden atladı ve salondaki koltuğa giderken ukalaca konuştu.

"Hayır, onu bana verdin."

♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
catboy, yeonkai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin