0.0

177 22 30
                                    

Şarkı bu kitabı okuyan herkese gelsin. 😉 sözlere dikkat edelim lütfen. 💙 Bu arada multi ana karakterimiz Yankı.

Herkesin kusurları vardır. O televizyonlarda gördüğümüz güzel/yakışıklı insanların bile... Ve bir çoğumuz uğradığımız zorbalıklar yüzünden kusurlarımızdan nefret ederiz. Bende ediyorum... Ben kim miyim?

Ben Yankı. Yani bayan maskeli! 11. Sınıfa gidiyorum. 3 kardeşiz. Benden küçük ikiz erkek kardeşlerim var. Öyle her kitapta gördüğüz zengin ailelerin çocuklarından değilim. Peki benim kusurum mu ne? Bunu söylemek istemiyorum. Çünkü alay etmenizden korkuyorum. Ama söylemem lazım değil mi? Peki... Burnumun sağ kısmında kocaman bir et beni tarzında bir şey var. Ve bu geçmek bilmiyor. Şimdi ise 2.'si de çıkmaya başlıyor. 5. Sınıfta çıkan bu et beni tarzında ki şey yaklaşık 6 senedir benimle beraber. Hayatımda görmediğim zorbalığı ortaokulda gördüm. O zamanlar anksiyete bozukluğu ile uğraşırken bir de bu zorbalıklar olunca iyice içe kapanık oldum. Şu anda 1 tane bile arkadaşım yok. Çünkü okulda benimle konuşan, takılan insanlara iğrenmiş gözlerle bakıyorlar ve yanımda ki insanlar bunu kaldıramıyorlar. Bir saniye annem çağırıyor.

"Efendim anne?" diye seslendim tavanı izlerken.

"Kızım okula geç kalacaksın." adım sesleri daha da yaklaştı. "Hii! Sen hala hazırlanmadın mı?! Kalk çabuk!" diye bağırdı ve üzerimde ki pikeyi çekiştirmeye başladı.

"Anne okula gitmek istemiyorum." diye yakarmaya başladım.

"Hayır gideceksin! Istediğin hayatı yaşamak istiyorsan, bizim gibi ev hanımı olmak yerine kariyer yapmış bir kadın olmak istiyorsan okuyacaksın. Şimdi kalk o yataktan yoksa üzerin-"

"Off..." diyerek ayağa kalktım ve lavaboya gittim. Annemle son 6 senedir her sabah bu konuşmayı yaşıyoruz. Lavaboda işimi bitirip odama geri döndüm. Annemin ütülediği okul kıyafetlerime iğrenmiş gözlerle bakarken, annem bana seslendi.

"O gözlerini oyarım Yankı!" bu kadın beni nasıl görüyordu?! Göz devirdim ve kıyafetleri üzerime geçirdim. Siyah kapşonlumu ve maskemi taktım. Sonra ders programıma göre çantamı hazırlayıp, kapının önüne geldim. Mutfaktan bir anda annem fırladı.

"Gidiyor musun?" dedi. Kafamla onu onaylayıp ayağıma beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Kapıdan çıkıp gideceğim zaman kolumu tuttu ve yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Şu maskeyi çıkar be kızım. Boşver insanlar ne derse desin. Sen nasıl mutluysan öyle davran. Maske takma."

"Ben halimden memnunum." dedim ve bir şey demesine izin vermeden kapıyı çekip çıktım. Kulaklıklarımı kulağıma takıp durağa kadar yürümeye başladım. Şu son zamanlar da anksiyetem tavan yapmıştı ve psikiyatristim ilaçlarımı arttırmıştı. Kaldırımdan geçen kadın ve yanında ki çocuğu bana garip garip baktığında hemen kapşonlumu örttüm. Insanların böyle bakmasından çok rahatsız oluyordum. Belki maskesiz halim daha az dikkat çekecekti ama o zamanda ben kendimi rahat ve güvende hissetmiyordum. Maske benim kendimi biraz olsun güvende hissetmeme neden oluyordu. Durağa geldiğim zaman insanlardan en uzak noktaya gidip beklemeye başladım. Odam dışında hiçbir yeri sevmiyorum. İnsanlardan nefret ediyorum. (zorbacı olanlardan) kulağımda ki şarkı biraz olsun beni rahatlatırken, bir kaç adım uzağımda ki bir erkek çocuğunun bana garip garip baktığını fark ettim. Hemen gözlerimi kaçırıp arabaları izlemeye başladım.

"Sen hasta mısın?" diyen miniği duyunca gözyaşlarım hemen hücum etti ama kendimi sıktım. Kafamı "hayır" anlamında sallayıp ayaklarımı izlemeye başladım.

"O zaman niye maske takıyorsun?" dedi kaşlarını çatmış bir şekilde... Ona kısa bir bakış atıp hemen gelen ilk otobüse bindim. Normalde binmemem gereken yolu uzatan bir otobüse binmiştim ama bu benim için daha iyiydi. Sonuçta okula daha geç varacaktım.

***
Otobüsten istemeyerek indim ve bir kaç kişinin olduğu bomboş bahçeye baktım. Büyük ihtimalle ders başlamıştı. Yavaş adımlarla okula girdim ve daha sonra katıma çıktım. Sınıf kapısının önüne gelince derin bir nefes aldım ve kapıyı çalıp içeri girdim. Rehberlik hocamız vardı. Bana güler yüzle "Günaydın." dediğinde bende kısık bir sesle karşılık verdim. Ardından hemen tek başıma oturduğum sırama geçtim.

"Yankı'cım kapşonlunu açar mısın?" diyen hocamıza baktığımda hala gülümsediğini gördüm. Yavaş yavaş başımı açtım ve sıranın altında olan ellerimi izlemeye başladım. Hoca bir şeyler anlatırken, kafama atılan bir kağıt parçasıyla tüm dikkatim dağıldı. Kağıdın geldiği yöne baktığımda hiç kimsenin şüpheli davranmadığını gördüm. Notu aldım ve yavaşça açtım.

"Çirkin maskeli kız! İnşallah en kısa zamanda ölürsün! Senden NEFRET ediyorum! ÇİRKİİİİN!" kağıdı buruşturup masanın altına tıktım. Her gün onlarca bu mesajlardan alıyordum.

"Yankı bir problem mi var? Sıranın altına ne koydun?"

"B-Bir sıkıntı yok hocam. Defterimi koydum." dedim ve parmaklarımı izlemeye başladım. Hoca bana yaklaşmaya başladığı zaman ellerim titremeye başladı. Hemen ellerimi bacaklarımın üzerine koyup sakinleşmeyi bekledim. Hoca yanıma gelip bir kaç saniye beni izledikten sonra sıranın altına eğilip, buruşturduğum kağıdı aldı ve açıp okumaya başladı. Bir süre sonra hocanın tiz ve ürkütücü sesini duydum.

"Bunu kim yazdıysa derhal ayağa kalksın! Yoksa sınıfça sizi disipline veririm! Ayağa kalk!" diye bağırdı fakat kimse ayağa kalkmadı.

"Peki sen istedin!" diye bağırıp masasına gitti ve bir kağıda bir şeyler yazmaya başladı. Sınıfta ki herkes birbirine bağırırken bazı kişilerde bana sesleniyordu.

"Hocam... Disipline vermeyin. B-Ben şikayetçi değilim." dedim. Hoca tek kaşını kaldırıp bana baktı.

"Neden?"

"Ç-Çünkü sınıfta bu cezayı hakketmeyenler de var. Onların hayallerini mahvetmek istemem."

"Yankı... Sen değil. Sana bu kağıdı atan kişi onların hayallerini mahvediyor. Senin değil, onun vicdan yapması lazım." dedi. Hocaya kısa bir bakış atıp parmaklarımı izlemeye başladım.

"O zaman şöyle yapalım. Ben bu kişiyi araştıracağım ve bulduğumda cezayı o yiyecek." zil sesini duyunca hoca derin bir nefes aldı.

"Hadi çıkın. Yankı odama gelir misin?" dedi ve sınıftan çıkıp gitti. Hocanın peşinden giderken duyduğum cümle yüzünden olduğum yerde kala kaldım.

"Bir de tüm sınıfı kurtarmaya çalışıyor haspam! Kendini bir şey zannediyor bu mal! Bir gün elimde kalacak ama hayırlısı!" Dedi Su.

"Kızım saçmalama! Kendini yakma bu mal için!" diyen Betül'e baktım. Daha sonra arka sıradan Azra onlara katıldı.

"Emir tüm ders boyunca Yankı'yı izledi. Bence Emir onu seviyor." diyen Azra yüzünden kalp krizi geçiriyordum.

"Ne?!" diye cırlayan Betül ve Su şaşkınca bana baktılar. Hemen kafamı çevirip sınıftan çıktım. O sıra duyduğum tek ses şu oldu.

"O Emir'i bulup bana getirin! Bende şu malı halledeyim!" diye bağıran Su'nun sesi...

Oy ve yorum atmayı unutmayın. Fikirleriniz benim için çok önemli. Seviyorum sizi! 😊💙

Kusurlar (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin