Karan***
Almira'mın narin bedeni gözümün önünde yere düşüyordu. Etrafımda insanlar koşturuyordu ama ne dediklerini, kim olduklarını algılayamıyordum. Gözleri kapalıydı. Sevdiğim kadının o çok sevdiğim gözleri benim yüzümden kapanmıştı. Kendime lanet ettim. Nasıl? Nasıl böyle bir şeye izin verebildim ben?
Omuzlarımdaki ellerin sarsmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım. "Abi kendine gel, götürmemiz lazım. Bırak artık" diyordu. Neyi bırakmam lazım anlayamamış, kafamı kaldırıp Samet'e bakıyordum ki çevremizdeki sağlık ekibini gördüm. Olaylar tekrar zihnimden geçmeye başladığında hızla kafamı yere çevirdim. Almira'yı göğsüme çekmiş, hareketsiz bedenine sımsıkı sarılıyordum. Ekipten bir kadın "Karan Bey eşinizi götürmemiz lazım. Kan kaybediyor." dedi.
Kollarımdaki narin bedenini nazikçe bıraktım. İki kadının hızla koşup kanın geldiği yeri sıkıca sardığını gördüm. Kan karnından geliyordu. Bebek? Sertçe yutkundum. "O hamile" dedim güçlükle. Kadınlar birbirine bakıp "merak etmeyin" demişti ama bakışlarındaki ifade merak etmemi engellemek yerine daha da meraklanmama sebep oldu. Kendimi frenledim. Almira'ya birşey olursa ben yaşayamazdım.
Ne kadar zaman geçti, ne zaman hastaneye geldik bilmiyordum. Hastane kapısında durduğumuzda ambulanstan Almira'nın solgun bedenini indirip koşmaya başladılar. Hızlı adımlarla sevdiğim kadının olduğu sedyenin yanında yürürken çenem mühürlenmiş gibiydi. "Burdan sonra gelemezsiniz" sesiyle "Almira'm" diyebilmiştim sadece.
Arkamdaki duvara yaslanıp başımı ellerimin arasına aldım. Dün gece yaşananlar gözümün önünden geçiyor, geçtikçe boynumdaki damarın atışını hissediyordum. Şerefsiz herif! Çıldıracak gibiydim. Hızla telefonuma sarılıp yanıma gelenlere aldırmadan aklıma ilk gelen planı uygulamaya başladım. "Saat 5, Olimpos girişindeki kulüp" telefonu cebime attım. Samet gelip "Nereye gidiyoruz abi" diye sordu. "Gittiğimizde görürsün".
Samet***
Onu hiç böyle görmemiştim. 5 yıldır yanındaydım, babam babasının en yakın korumasıydı. Biz büyürken defalarca sokakta bana abilik yapmıştı. 18 yaşına kadar eve doğru düzgün uğramadı. Geldiğindeyse kimseyle konuşmadan odasına geçer, babasının tüm ısrarlarına rağmen yakın olamazlardı. Ozamanlarda sokakta bir arada olduğumuzda yüzünde hep öfke ifadesi olur, en ufak şeyde kavga eder, önüne geleni devirirdi.
Şimdiyse gözlerinde hiç görmediğim bir ifade, pişmanlık ve hüzün karışımı bir bakış görüyordum. Almira'yı ilk gördüğümde şok olmuştum. Şevval Teyze'ye ikizi gibi benziyordu. Abim ona nasıl böyle bağlandı anlayamamıştım. Üstelik onu tanıdığımdan beri kimseyle bu kadar uzun bir arada kaldığını, yanında böyle mutlu olduğunu görmemiştim. Lise çağlarında hepimizin çok beğendiği, okulun en güzel kızı bile peşinden ayrılmazdı ama bir kere olsun bir kızla ilgilendiğini görmedim.
Annesinin de uyuşturucu bağımlısı olduğunu, babasıyla bunun için defalarca tartıştıklarından evin yemek işleriyle uğraşan annem bahsetmişti. Abim çocukken annesine aşırı düşkünmüş. Babası zaten annesinin hayatında başka bir adam olduğundan şüpheleniyormuş ve defalarca çocuklarımız için yapma diye ikna etmeye çalıştığına şahit olmuş bizimkiler ama nafile.
Yağmurlu bir gecede, şimdilerde adının anılmasının bile yasak olduğu evde, hayal meyal ozamanki yüzünü hatırladığım Şevval Teyze eşyalarını toplamış merdivenlerden sessizce iniyordu. Ben her zamanki gibi merdivenin altındaki odaya girmiş, oyuncaklarımla oynarken, Şevval Teyze'nin fısırdayarak telefonla konuştuğunu duydum ve merak edip kapının arasından çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takipçi
Mystery / ThrillerArkamdan birinin geldiğini hissediyordum. Korktuğumu belli etmemeye çalışarak hızlı hızlı yürümeye devam ettim. İçimi büyük bir ürperti kapladı. Adımlarımı iyice hızlandırdım.