Bölüm 1

11.7K 196 31
                                    

Yelkenliyle, daha önce görmediğimiz koylara yol alırken arkamdan bir çift kol belime sarıldı. Sakince gülümsedim ve ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Sarılı ellerini öpmek için dudaklarıma götürürken, o benden erken davrandı ve ellerimi dudaklarıyla buluşturdu. Gülerek arkama dönerken kim olduğunu bilmediğim bu adamın, aslında yüzünü de göremediğimi fark ettim. Yüzünü bilmesem de hissettiğim şey korku değildi. Mutluydum, hem de çok mutluydum. Yıllardır tanıyormuşçasına ellerimi öpen o dudaklara uzanmak istedim. Ne yapmak istediğimi anlamış gibi bana eğilmişti ve böylelikle kendisini öpmeme izin verdi.

Her hafta mutlaka gördüğüm bu rüyaya oldukça alışmıştım. İlk kez gördüğümde ne çok utanmıştım halbuki. Yakınlaştığım her erkeğin, yelkenlideki adam olması ümidiyle yanıp tutuşuyordum. Bugün gördüğüm rüyayı da uyanır uyanmaz, rüya defterime yazmaya başlamıştım. Her seferinde aynı olaylar yaşanırken, sadece olayların yaşandığı yerler değişiyordu. Bir gün yelkenlide iken başka bir gün bir binanın çatısında olabiliyorduk. Ama ne olursa olsun olayın gidişatı her zaman aynıydı. Sarılması, gülmem, öpüşmemize izin vermesi...

Defter ile işim bittikten sonra kilitli çekmeceme geri koydum. Rüyalarım da dahil olmak üzere hayatımdaki her şeyin gizliliğine önem gösteren biriyim. Tek başıma yaşasam da, her daim yanımda biri varmışçasına hayatımı gizlemek sanırım bana ailemin bıraktığı bir özellikti. Bir arada yaşarken bile herkes kapalı kutu gibiydi. Özellikle kimse kimsenin nerede olduğunu bilmez, hatta ve hatta sevgimizden bile bahsedecek sözlerde bulunmazdık. Annemi küçük yaşta kanserden kaybetmiştim. Bunun ardından ailemiz iyice uzaklaşmaya başlamıştı. Her ne kadar babam ve abim ile bir evde kalıyor bile olsak, bana hiç karışmazlardı. Hepimiz eve farklı saatlerde gelir, farklı saatlerde yemeklerimizi yerdik. Bu sevgisizlikten değildi biliyordum, sadece böyle yaşamaya alışmıştık. Ben de kendi maaşımı kazanmaya başlayınca aynı yalnızlığı kendi evimde de çekebileceğimi düşünerek ayrı bir eve çıktım. Her ne kadar babamın çeşitli yerlerde evi olsa da, ona kendi ayaklarımın üzerinde durmak istediğimi söyleyerek bu teklifi reddetmiştim. Durumumuz kötü değildi, ama zengin de değildik. Sadece zamanında çeşitli yerlerde ev ve arsalara yatırım yaparak şansı dönmüş olan bir aileden geliyorduk. Küçüklükten beri her zaman diyetisyen olmak istemiştim. Fakat üniversite sınavında Galatasarayı kazanınca bundan vazgeçmiştim. Ben de Galatasaray matematik bölümü yazarak yeni hayatıma ilk adımı atmış olmuştum. Yüksek lisansımı da karşılaştırmalı dilbilim üzerine yaparak kendimi geliştirmiştim. Sıkı çalışmalarım sayesinde kısa sürede çok sevdiğim bir profesörün yanında asistanlık yapmaya başlamıştım. Oldum olası çalışmayı severdim, boş durmak beni hantallaştırırdı ki bu da kendi temel ilkelerime aykırı olurdu. Kendi evime çıkalı ve asistanlık yapalı bir sene oluyordu. Bugün de mezunu olduğum okuldan ayrılarak, farklı bir okulda çalışmaya başlayacaktım. Üstün başarılarım ve çoğu akademisyenin yazamadığı makalelerim ile asistanlıktan çıkmış ve doktora seviyesine gelmiştim. Artık haftanın belirli günleri okulda olacak, ve kalan zamanımda da açmayı düşündüğüm eğitim merkezi için düzgün bir yer bakacaktım. Mutluydum çünkü hayatımı kendim yönetebiliyordum, mutsuzdum çünkü hayatımda her zaman sevgi gibi bir takım şeyler eksikti.

Üstümü giyindikten sonra aynanın karşısına geçerek çok hafif bir makyaj yaptım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üstümü giyindikten sonra aynanın karşısına geçerek çok hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı da at kuyruğu yaptıktan sonra gitmeye hazırdım. Okul içinde giydiklerime her zaman dikkat etmeye çalışan biriydim. Öğrenciler ile iç içe olduğumuzdan dolayı yanlış anlaşılmaların önüne geçebilmenin ilk çözümlerinden biri de tahrik edici kıyafetler giymemekti. Tabii bu kuralı kendim koymuştum, yıllardır da arkasında duruyordum. Tabii ki her zaman bu şekilde giyinmiyordum, kendime yakışan iddialı kıyafetleri giymeyi severdim. Saatime baktığımda 7:45e yaklaştığını gördüm. Bu yüzden evden çıkarak vapura doğru yürümeye başladım. Çalıştığım okul deniz kıyısında olduğundan direk tek ulaşım ile gidebiliyordum. Eski çalıştığım okula göre oldukça yakındı bu okul. Boğazın havasını çekerken aklıma sabah gördüğüm rüya geldi. Tıpkı gittiğimiz koyların kokusu gibiydi, tabi biraz daha egzozlu haliydi. Bu komik detaya gülerken vardığımızı fark ettim. Okula vardığımda herkes kendi halinde toplanmaya başlamıştı bile. Dersin başlamasına az kaldığı için ben de odama giderek gerekli hazırlıkları yaptım. İşe yeni başladığım okul da tıpkı Galatasaray gibi seçkin bir okuldu. Farklı öğrenciler görebilmek ve onlarla tanışabilmek için profesörümden okul değiştirmek için izin istemiştim, o da beni kırmayarak, elime de neredeyse tüm profesörlerden referans mektubu vererek beni göndermişti. Mutluydum çünkü artık asistan değildim ve her gün okula gelmek zorunda olmayacaktım. Kendime vakit ayıracağım daha çok zaman olacaktı. Sınıfa girdiğim zaman mevcudun az olduğunu görüp sevindim. Oldum olası az sınıfta iç içe olmayı severdim. Öğrenmeyi ve öğretmeyi kolaylaştırdığını düşünürdüm. Çantamı ve kitaplarımı masaya bırakarak sınıfın ortasına ilerledim.
"Merhaba arkadaşlar, benim adım Azra Derin. 24 yaşındayım. Yüksek lisansımı bir sene erken bitirerek aranıza bir eğitmen olarak katılma onuruna erişme fırsatı yakaladım. Bu seneki matematik derslerini birlikte işleyeceğiz. Sorunuz var ise alabilirim, yok ise hep birlikte derse başlayalım."
Bazı öğrenciler devam zorunluluğu ile ilgili sorular sorarken, bazıları geçme notu ile alakalı sorular soruyordu.
"Arkadaşlar matematik belki de tüm evrenin tek gerçeği. Bu yüzden devam zorunluluğu maalesef ki var. Belki bazılarınız bu bölüme isteyerek gelmediniz, belki de bazılarınız bilim adamı olmak istiyor. Benim buradaki amacım dersleri bana sevdirdiği şekilde size anlatmak ve sizi bilgili birer insan yapmak. Sınavlardan geçme stresine takılmanızı istemiyorum. Çünkü emin olun hep birlikte daha bir çok hayat sınavına gireceksiniz. Bu yüzden dersi dikkatle dinleyerek bu dertten kurtulmuş olacaksınız. Teşekkürler."
Ders bitiminde odama doğru yürürken, merdivenlerden bir kişinin çıkmakta olduğunu gördüm. Kalbim yerinden çıkmış, ve ben de nefes almayı unutur hale gelmiştim. Yıllar sonra böyle bir his yaşayabilmek beni şaşırtsa da yerimden kımıldamayarak çıkan kişiye bakmaya devam ettim. Uzun boy, uzaktan bile fark edilen o mavi gözler, bakışlarından fışkıran o zeka... Oldum olası zeka bana çekici gelir. Benim için bir erkeği seksi yapan ilk şey görünüşü değil zekasıdır. Koridorun ortasında durduğumu fark ederek telaşla odama yürüdüm. Tüm günümü adamın kim olabileceği hakkında düşüncelere dalarak geçirdim. Bir ara yanıma gelen okul temsilcisi, yarın okulda bir kaynaşma töreni yapılacağını ve konuşmacı kişinin de ben olacağını, ayrıyetten okulun en önemli bağışçılarının da orada olduğunu belirterek odadan çıktı. Ben de aklımda adamın hayaliyle bir konuşma yazmaya çalıştım. Eve geçip yatarken bile aklımda o vardı. Gözlerini tekrar görür gibiydim, tam burada, yanımda. Şaşırtıcı biçimde beni etkileyen bu adam belki de ilk kez rüyamın seyrini değiştirdi o akşam. Çünkü yüzsüz silüetin yüzü artık gördüğüm o adamınki gibiydi. Zeka fışkıran o bakışlar yüzüme yaklaşarak beni öpüyordu. Belki de hayatımda ilk kez bu kadar mutlu uyanacaktım yarın olacaklardan habersiz.

Bakire Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin