2,2

479 42 15
                                    

Jisoo'dan

"Jin lütfen dur!" Arkasından bağırırken koşuyordum. Kolunu tuttuğumda sertçe çekti. "Bırak beni!" Bağırmasıyla sıçradım. "Yalancılarla işim olmaz!" Ağlamaktan zor konuşuyordum. "Ben onlara dedim yapmayalım diye Jin. İnan bana hergün sana söylememek için kendimi zor tuttum."

"Ama söylemedin!.." Hıçkırdı. "Bu yapımaz Jisoo! Jungkook gergün öldü! 60 gün boyu her sabah elinde çiçeklerle mezarlığa gitti!!" Hıçkırdım. "Jin özür dilerim bb-" Kükredi. "Özür dileme Jisoo!! Bu özür dilenecek bir şey değil!" Yürümeye devam ederken kolundan tuttum. "Jin affet beni! Özür dilerim.." Bağırdı. "Senden iğreniyorum Jisoo! Defol git başımdan!"

Hıçkıra hıçkıra ağlarken onu tekrar durdurdum. "Jin yapma lütfen." Durup yüzüme baktı. Ağırına gidiyordu. "Ne biliyor musun Jisoo.." iç çekti. "O sarhoş olduğun gece.." iç çekti. "Sana nasıl aşık olmuştum. Sen  farklıydın. Kimse gibi gibi değildin. Özledin. Ama anlıyorum ki öyle değil mişsin!"

Şaşkınlıkla dona kaldım. Az önce doğru mu duymuştum. Bana alık olduğunu mu söylemişti. Tanrım, ben hiç böyle düşünmemiştim. Gözlerim dolarken nefes verdim. "Sus! Lütfen bir şey söyleme. Zaten kalbim paramparça. Beni reddedersen daha kötü olacağım."

"Jin.." diye mırıldandım arkasından. Arkasına döndü. "Üzgünüm Jisoo. Çok üzgünüm. Kahrolsunki sana aşığım. Hemde çok!" Arkasına dönüp giderken öylece izledim onu. Ne diyecektim? Ne tepki verecektim? Hiç bilmiyordum. Sadece kalbim ağrıyordu. Anlamıyordum. Kafam çok kötüydü. Bulanık, karışık, kararsız..

Yoongi'den

Jin arkasına dönüp giderken onu izleyen Jisoo'ya uzaktan baktım. Jin ona aşıktı. Kalbiöde hissettiğim acı bütün vücuduma yayılırken yerde oturup ağlayan Jisoo'ya baktım. Üzgün olmasına dayanamıyordum.

Yaklaştım ona. "Jisoo." Dedim titreyen sesimle. Beni görünce hızla ayağa kalktı. "Yoongi ben üzgünüm." Bağırdım. "Üzgün halin bu mu!! Jin'in arkasından ağlamak mı!" Nefes verdi. "Sen az önce ne duydun?" Bağırdım. "Jin'in sana aşık olduğunu!"

İç çekti. "Bağırma! Sessiz ol Yoongi." Bağırdım. "Onu seviyor musun?" Gözlerini kapattı. "Benim sadece kafam çok karışık." Ağlayarak kükredim. "Jisoo biz öpüştük farkında mısın?!!" İç çekti. "Biliyorum Yoongi. Bana zaman ver sadece." Sesim titrerken sinirliydim. "Zaman? Ne zamanı Jisoo. Her gün yanıma gelip ağladın. Beni öptün! Lisa'nın aslında ölmediğini benimle paylaştın! Daha neyine kafan karışık!"

Ağlıyordu. "Yoongi sakin ol lütfen." Bana yaklaşıp ellerimi tuttu. "Lütfen bana zaman ver. Ben karmakarışık oldum. Bir yandan sen biryandan Jin." Bağırdım. "Jin?! Jisoo beni deli etme! Açık ol.!" Hıçkırdı. "Yoongi lütfen. Seni üzmek istemiyorum. Kırmakta istemiyorum. Sadece git. Şuan git."

Sinirle bağırdım. "Gitmek mi? Jisoo sen aramızdaki iletişimi farkında mısın? Ben sana aşığım! Seni seviyorum!" Nefes verdi. "Yoongi git." Bağırdım. "Sana aşığım Jisoo aşık! Seni seviyorum ben!" Bağırdı. "Yoongi git!!"
Nefes verdim. "Peki Jisoo. Şuan gidiyorum. Ama sadece sen istediğin için."

Jennie'den

Müzik sesi kulağımı delerken elimdeki içkiyi kafama diktim. Tek başıma club'a gitmiştim. Garsona işaret ettim. "Bana bir tane daha getir." Garson başını sallayıp bana birkaç içki daha getirdi. Onlarıda kafamı dikip nefes verdim. Bana şuan tek iyi gelen şey bu gibiydi.

Son bardağımı yukarı kaldırıp ağzıma koydum. Bardak biri tarafından tutulduğunda gözlerimi açtım. Taehyung. Göz devirirken bardağı elimden aldı. "Hıncını buradan mı alıyorsun?" Alığ bardağı kendi kafasına diktiğinde yanıma oturup garsondan birkaç şişe içki istedi.

Love SuperiorityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin