3,2

439 45 27
                                    

Jungkook'tan

Önümdeki içkiyi dudaklarıma götürüp kafaya diketim. Masaya geri bırakıp önüme bakmaya devam ettim. "Jungkook duracak mısın artık?" Kafamı kaldırdığımda Namjoon hyung bana bakıyordu. "Ne oldu o gün?" Başımı kaldırdım. "Hı?" Göz devirdi. "Anlamamazlıktan gelme. Lisa'yla baş başa kaldığınızda ne oldu?" Nefes verip arkama yaslandım. "Hiçbir fikrim yok Hyung. Şuan neyiz? Nasılız?Hiçbir bok bilmiyorum."

Gülerek nefes verdi. "Dert etme. Elbet bir gün her şey çözülecek. Her zaman bir yol vardır." Güldüm. "Der bir Namjoon hyung atasözü." Güldü. "Size bu kadar çok öğüt verince kendimi dede gibi hissediyorum." Güldüm. "Hissetmelisin hyung! Sen bizim dedemizsin." Birbirimize bakıp güldüğümüzde ayağa kalktım. "Nereye?" Dedi gülmeyi kesip. "Gideyim hyung. Odanıda işgal ettim. Uykum geldi hem." Gülümsedi. "Evet ettin. Şimdi defol odamdan." Gülerek koridora çıktığımda kendi odama girdim. Kendimi yatağa atıp derin bir nefes verdim.

Şuan kalbim ne durumdaydı? Bana beni sevdiğini söylemişti. Bu yüzden acı çekiyor olabilir miyim? Beni sevdiğini söylüyor ama ben emin değilim. Ya yine GD'nin oyunuysa bu. Tekrardan acı çekmek istemiyorum.

Jisoo'dan

"Unnie? nereye gece gece?" Başımı çevirdiğimde Lisa bana bakıyordu. "Hiç..Öyle bir dışarı çıkacağım." Başını salladığında evden çıkıp Yürümeye başladım. Bahar geliyordu artık. Havalar daha az soğuktu. Üstümde sadece ceket vardı. Kulağıma kulaklığı takıp sahile ilerledim. Geceleri sahilde müzik dinlemek gibisi yoktu....

Müzik durduğunda telefonum çalmaya başlamıştı. Bir numaraydı. Açıp kulağıma götürdüm.

"-Alo.
-Alo."

Sesini duymamla gülümsedim. Numarası bile daha kayıtlı değildi bende. Önüme baktığımda gülümsedim. "Sahile gelir misin?" Tam karşımda duruyordu. Ama denize baktığıniçin beni gömüyordu. "Peki." Deyip telefonu kapattığında sessizce yanına yürüyüp arkasına geçtim. Sırtına parmağımla dokunduğumda arkasına döndü. "Selam." Dedi utangaç ses tonumla. "Selam." Dedi şaşkın bir şekilde gözlerime bakarken. "Işınlanan bir Melek misin?" İkimizde güldüğümüzde denize döndü.

"Çok güzel değil mi?" Dedi denizi seyre daldığında. "Sessiz, sakin; acaba içide böyle midir?" Denize bakarak konuştum. "Sanmam." Dediğimde yüz yüze baktık. "Kimsenin içini dışarıya yansıtmaz; deniz bile...."

Nefes verdi. "Doğru." O denize bakarken ben ona bakıyordum. Yüzünün mükemmelliği beni hipnoz ediyordu. Estetik var mıydı acaba? Ya da makyaj? Her zaman böyleydi ama. "Jisoo." Onun kadar güzel miydim? "Jisoo." Beni beğeniyordur öyle değil mi? Beni beğenmese neden sevsin? "Jisoo!!"

"Efendim!" Yüzümü garip bir şekilde baktı. "Sen iyi misin?" Başımı salladım. "Evet iyiyim." Güldü. "Çok mu beğendin yüzümü?" Göz devirdim. "Yoo..Sadece estetik var mı diye merak etmiştim."

"Yok." Dedi ben denize bakarken. "Makyajda yok. Kendi yüzüm." Ona döndüm. "Ne güzel." Ben denize bakarken o bana bakıyordu. Neden yanında bu kadar utanmıştım ki?

"Neden bana karşı soğuk ve utangaçsın?" Gözlerim açılırken doğal davranmaya çalıştım. Umarım başarmışımdır. Yüzümü ona döndüğümde bana anlam veremediğim bir şekilde bakıyoru. "Yoo.. H-hiçte değilim." Kekeledim mi ben!? Bana bir adım attığında sertçe nefes verdim. İyice dibime girdiğinden nefes alıp verişinim hızlanmıştı.

"Utanmıyorsan şuan burada beni öpebilirsin değil mi?" Gözleri bakarken ben gözlerimi ondan kaçırmak için taklalar atıyordum. "N-ne yapıyorsun?" Gülümsedi. "Ben.." dedi erkeksi sesiyle. "Seni heyecanlandırıyorum." Hıçkırdım. "Hiçte bile." Gözlerime bakıyordu. "O zaman seni öpebilirim." Gözlerinde kaybolmuştum. "N-ne." Gözleri dudaklarıma kaydığında terleyecektim neredeyse. "Seni öpmek istiyorum."

Love SuperiorityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin