3,4

396 48 31
                                    

Jennie'den

Evin içinde bir sağa bir sola dönerken Rose ve Jisoo koktukta oturmuş bir şeyler yapıyorlardı. Jisoo sandiviç yerken Rose düşünceli bir şekilde ayaklarına bakıyordu. Ne düşünüyormki bu? Lisa dün akşam gitmişti. Ve ben meraktan uyuyamamıştım. Neden ona o kadar ağır konuştum ki? Hak etmediği cümleler kurdum. Kesinlikle haksızdım. Onu çok kırmıştım.

"Jennie dur bir! Başım döndü." Bana bakarak sandivicini ısıran Jisoo'ya göz devirdim. "Lisa sizce nerededir?" Dedim bir çırpıda ikiside şaşkınca birbirlerine bakıp bana döndüler. "Bilmiyoruz." Dediklerinde nefes verdim. Ya başına bir iş geldiyse..Ya Rose'ye olanlar gibi onada....Neyse.

Hışımla ayakkabılarımı giydim. "Ya Lisa'nın başına bir iş geldiyse!? Siz anca burada böyle oturun!" İkiside kuşkuyla ayağa kalktı. "Doğru söylüyorsun..Ben evde kalıp telefonla arayayım onu..Rose'de sokaklara baksın."

Rose'yle birlikte evden çıktığımızda kolumu bıraktı. "Ben buralara bakarım. Sen arabayı al." Bşımla onayladığımda araba binip gezinmeye başladım. Önce sahile baktım yoktu. Sonra gidebileceği her yere!

Dur bir dakika! Hamburgerci'yede gidip bakmalıydım. Orada sızmış olabilir bir şeyler yerken.

Ve oradada yoktu!

Tanrım, nerede bu kız?

Yoksa....

Gitmiş olabilir mi?

Arabadan inip Porter'ın büyük evine baktım. Nefes verdim. Onlarla görüşmek beni hep geriyordu. İçeriye ilerleyip kapıyı tıklattığımda derin nefesler veriyordum. Kapı açıldığında karşımda o vardı. Dalgalı siyah saçları alnını kaplıyordu. Üzerinde salaş bol siyah bir kazak üstünde siyah bir ceket ve siyah bir pantalonu vardı. Yine siyahlara bürünmüştü.

Bana ifadesiz bakışlar yolluyordu. "Jennie? Senin ne işin var burada bu saate?" Kaşlarımı çattım. "Saat kaç ki?" Kolundaki siyah deri saate baktı. "1." Gözlerim açılırken içindeki korku daha fazla büyümeye başlamıştı. İçeriye göz attığımda arkaya bakıp geri bana baktı. "Geçsene." Kapının önünden ayrıldığında içeriye yürüdüm yavaş yavaş. Hepsi koltuklara dizilmiş sohbet ediyorlardı. Beni görünce herkes bana bakmaya başlamıştı. Ortamda bir sessizlik vardı.

"Bad Girl Jennie? Senin ne işin var burada?" Yoongi'nin gıcık sesini duymamla ona döndüm. "Drama Queeni arkadaşın nerede?" Lisa'dan bahsediyordu. Sertçe nefes verdiğinde Namjoon, Yoongi'ye göz devirdi. "Sen onu boşver. Bir şey mi oldu Jennie?" Jungkook ve diğerleri bana meraklı gözlerle bakıyordu. Taehyung arkamda duruyordu.

"Lisa.." dedim telaşlı ama sakin bir ses tonuyla. Jumgkook hemen ayağa kalktı. "Ne olmuş Lisa'ya." Tanrım, haberi yok muydu? Nasıl? "O burada değil mi?" Dedim ifadesiz ses tonumla. "Hayır değil." Dedi Heosok emin bir şekilde. "Emin misiniz?" Dedim hepsine bakarken. "Jennie bir şey mi oldu? Söylesene!" Jungkook sert bakışlarını üzerimde gezdirirken nefes verdim. "Bilmiyorum. Lisa dün gitti ve hiçbir yerde yok. Telefonuda kapalı ulaşamıyoruz."

"Neden gitti?" Dedi Jimin sakince. "Seni ilgilendirmez." Dediğimde göz devirdi. "Ne söyledin kıza Jennie?" Namjoon yüzüme bakarken göz devirdim. "Ya sizene! Kızlarla benim aramda." Hepsi bana göz devirirken içindeki korkuyu gün yüzüne çıkaramıyordum. Çünkü tarzım değildi.

Omuzuma dokunan elle arkama döndüm. Taehyung sıcak ve huzurlu bakışalarını gözlerime değdiriyordu. "O iyidir. Endişelenme, korkma." Kendimden emin bir ses tonuyla konuştum. "Ben korkmam Taehyung." Nefes verdi. "İçin korkuyor Jennie. Ben onu görebiliyorum." Gözlerine baktığımda kahveleri insana huzur veriyordu. Diğerlerine döndüğümde Jungkook telaşlı ve ifadesizdi. "Lisa'yı bulmamız lazım hyung!" Diye söylenirken Heosok onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

Love SuperiorityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin