🐞75

845 70 34
                                    

Harry ile Louis kahvaltı yaptıktan sonra Liam ve Zayn'den haber beklemeye başlamışlardı. Louis Harry'nin saçlarıyla oynarken Harry başını onun bacaklarına yaslamış magazin programı izliyordu. Çok izleyebildiğide söylenemez çünkü Louis sürekli boynunu, yanağını, şakağını öpüp dikkatini dağıtıyordu.

Louis tekrar boynunu sesli bir şekilde öptüğünde kıkırdayıp başını ittirmeye çalıştı. "Ya dursana, bir şey izliyorum şurada." dediğinde Louis bu defa yanağını öptü. Harry ona bakıp yanaklarını sıkıştırarak kendisine yaklaşmasını sağlayıp büzülen dudaklarını öptü. Louis öpücüğü uzatmak istesede çalan telefonu buna engel oldu.

Zayn aşağıda olduklarını söyleyip telefonu yüzüne kapattığında Harry hemen kalkıp Louis'nin de elinden tutarak kaldırdı. "Hadi bir an önce gidelim. Orada da öpebilirsin beni."

"Öpebilir miyim gerçekten? Utanıp bir yerlere kaçmak yok." Harry başını sallayıp onu evden çıkardı. Alt kata inip asansörün gelmesini beklerken dairelerde birinin kapısı açıldı. Harry yine o kızı gördüğünde kaşları çatıldı.

"Günaydın Louis." deyip yanlarına geldiğinde Harry Louis'nin elini daha sıkı tuttu.

"Günaydın." Louis gülümsediğinde Harry resmen yok sayılmıştı. Kız sadece Louis'ye selam vermiş, Harry'nin yüzüne bile bakmamıştı. Asansör geldiğinde üçü aşağı kata indiler. "Ben iki gün yokum kapıyı çalarsan falan kimse açamaz." dedi Louis. Kız kıkırdayıp başını salladı.

"Dönünce telafi ederim o zaman bende. Görüşürüz, iyi eğlenceler."

"Kendine iyi bak." deyip onları bekleyen ikilinin yanına ilerlediler. Zayn ona bıkkın gözlerle bakıyordu.

"Az daha bekleseydiniz." diye yakındı.

"Götümüze motor takmadık asansör ancak geldi." dedikten sonra Harry'ye bakıp "Sen duyma güzelim söylediklerimi." dedi. Harry ona sahte bir gülümseme gönderip arabayı gösterdi.

"Bizi takip edin dingil sevgililer." Zayn arkasından küfür ederken umursamadan kendi arabasına geçtiler. Yolculuk başladığında Harry başını koltuğa yaslayıp yolu izlemeye başladı. "N'oldu yine?"

"Yok bir şey." diyerek radyoyu açtı. Louis onun durgun haline kaşlarını çattı. Radyonun sesini kısıp "Var bir şey, anlattır mısın lütfen?" dedi. Harry derin bir nefes alıp ona baktı.

"O kızı görmek kötü hissetmeme neden oluyor. Bir de beni görmezden gelmesi yok mu? Çirkin şey. Bir kere senin bacağın çarpık, neyine senin o kısacık şortlar acaba. Ayy yine sinirlendim bak." Louis onun elini tutup üstünü öptü.

"Benim bacaklarım çarpık mıymış, hiç farkında değilim." dediğinde Harry ona baktı. "Ha?" diyerek karşılık verdiğinde Louis güldü.

"Ya git, seninle konuşanda zaten kabahat. Şurada bir şey anlatıyorum adam akıllı dinlemiyorsun bile." elini Louis'nin elinden çekmeye çalışsada Louis buna izin vermedi.

"Tamam şaka yaptım, kızma hemen. Onu görünce kötü hissetmene gerek yok ki, kendi halinde bir kız. Ayrıca hep söylüyorum, kız kardeşim yaşında benim. Arada bir üniversite seçimleri hakkında falan konuşuyoruz o kadar, dahası yok. Zaten o Calvin'e göz dikti bence."

"Nasıl? Nereden biliyorsun?" diyerek yerinde dikleşti.

"Calvin ne zaman yanıma gelse Peggie daha uzun süre oturmak için bahaneler uyduruyor. Calvin ne söylese gülüyor ama asla komik şeylere olmuyor güldüğü şeyler. Ayrıca konuştuklarında da sürekli utanıp kızarıyor." Harry şaşkınca baktı ona.

"Aman Tanrım! Calvin'e bak sen, kaşla göz arasında kızı kendine bağlamış. Sen bunlara nasıl dikkat ettin ki?" Louis gülüp onun elinin üzerini okşamaya başladı.

Ladybug🐞/Texting | Larry Stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin