🐞23

1.2K 112 42
                                    

Harry'nin keyifsizce, sürekli yatağında zaman geçirdiği üçüncü gündü. Annesinin tüm uğraşlarına rağmen uyanmıyordu. Anne sonunda pes etmişti. Çalan zil sesiyle yönünü kapıya çevirdi. Kapıyı açtığında karşısında heyecanlı bir genç görünce merakla ona baktı.

"Merhaba, Harry evde mi?"

"Evet ama sen?" Louis elini uzatıp gülümsedi.

"Louis, Harry'nin arkadaşıyım." kadın başını sallayıp Louis'yi eve aldı. Louis'nin, Harry'nin dairesini bulması hiç kolay olmamıştı. Üvey babası olduğuna göre oturdukları dairede onun adı yazmalıydı. Harry'nin sosyal medya hesaplarından annesini ve üvey babasını bulmuştu. İsminden de hangi numaralı dairede oturduklarını.

"Memnun oldum Louis ama Harry henüz uyanmadı. Görüşmek için sözleşmiş miydiniz?"

"Hayır, ben şehir dışından geldim ona sürpriz yapmak istemiştim." o sırada yanlarına gelen Gemma onun kim olduğunu anlamıştı.

"Harry'nin odası sağdaki ilk oda. Belki onu sen uyandırabilirsin." deyip annesini mutfağa doğru çekiştirdi. Louis gülümseyip Harry'nin odasının kapısına kadar yürüp kapıyı tıklattı. İçerden ses gelmeyince yavaşça içeri girdi.

Harry yastığına sarılmış dudakları hafif aralık bir şekilde uyuyordu. Kıvırcık saçları yastığa dağılmış onu oldukça sevimli gösteriyordu. Louis istemsizce gülümseyip yavaşça yanına yaklaştı. Yatağın kenarına oturup Harry'nin kolunu dürttü, Harry'nin cevabı ise Louis'nin elini ittirmek oldu. Louis gülmemek için kendini zor tutuyordu, alt dudağını dişleyerek tekrar dürttü.

Harry başını diğer tarafa çevirip uykulu ve kısık çıkan sesiyle "Git başımdan Gemma, uykum var." dedi. Louis onun üzerine yüzünü görebileceği şekilde eğilip yüzüne dağılan saçlarını çekti. "Anne." deyip Louis'yi üstünden atmaya çalıştı.

Louis bir yandan Harry'nin saçlarını okşarken dudaklarını yanağına bastırdığında Harry oflayarak yerinde doğruldu. Bu sırada homurdanmayı da ihmal etmedi. "Bir rahat bırak-madınız." sözü biter bitmez gözleri irileşmişti. "Louis?"

Louis gülümseyerek karşılık verdi. Harry ise hala uyuyor olduğunu falan düşünüyordu. Louis onun konuşmayacağını anlayınca "Selam." dedi. Harry gözlerini hızlıca kırpıyordu ve bunun gerçekten yaşandığını bildiği için utançtan ölmek üzereydi.

"Se-sen gitmemiş miydin?" kafası karışmış gibiydi.

"Gidip görüşmemi yaptım, geri geldim." Harry onunla son konuşmasını hatırladı. Daha fazla utanarak gözlerini odada gezdirdi. "Telefonun neden kapalı? Üç gündür sana ulaşmaya çalışıyorum, merak ettim."

"Eğer merak etseydin daha önce gelirdin. Bu da demektir ki işin her şeyden önemli. Git Louis, uykum var." yatağa arkası Louis'ye dönük bir şekilde yatıp gözlerini sıkıca kapattı. Louis'nin yanından kalktığını fark ettiğinde alt dudağını ısırdı.

Hala odada olması hem umut vericiydi hem de tedirgin edici. Louis ise ayakkabılarını çıkarıp Harry'nin yanına yattı. Ona arkadan sarıldığında nefesini tuttuğuna şahit oldu. "Gidemem." deyip burnunu boynuna bastırdı.

"Gideceksin, şimdi değilse bir hafta sonra." Harry konuşurken titreyen sesine lanet etti. Hep en olmayan anda olurdu zaten böyle şeyler.

"Gitmemi istemediğini daha önce söyleseydin böyle olmazdı. Birkaç saat sonra otobüsüm kalkacaktı Harry ve sen bana gitmemi istemediğini söylüyorsun, ne yapmalıydım? Seni aradım açmadın, zaten sonrasında da telefonun hep kapalıydı. Hiç merak etmedin mi? Ya gidip bir daha dönmeseydim?" Harry dolan gözlerini saklamak için yüzünü yastığa doğru bastırdı.

Ladybug🐞/Texting | Larry Stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin