27)Basılmak & Zümrüt Yüzük

119 20 10
                                    


Kanepeye yayılmıştık ve Sinan'ın seçtiği filmi izliyorduk. Filmi anlatmak için tek bir kelime kullanmak zorunda kalsaydım cevabım "tutku" olurdu. Evet filmde, o yakıcı tutku öylesine ağırlıktaydı ki filmin asıl konusu çok silik kalmıştı.

İki dakikadır nefes almadan ve birbirlerini duvardan duvara vurarak öpüşen çifti izlerken kuruyan ağzımı Sinan'ın sürekli doldurduğu kokteylle ıslatıyordum.

Alkol beni öyle çarpmıştı ki midemin bulantısını bastırmak için kemirdiğim atıştırmalıklar hiçbir işe yaramıyordu.

"Kaç dakika oldu ya. Onlar öpüşüyor, ben nefessiz kalıyorum." diye bir yorum yaptı Sinan. Haklıydı. Ben de aynı şekilde hissediyordum. Kıkırdadım.

Kıkırdadığımı duyunca Sinan, benim de o koltukta oturduğumu yeni farkediyormuş gibi bana döndü. Bir süre gözlerime baktıktan sonra beni kolunun altına çekip sarıldı. Ben de hemen kolunun altındaki boşluğa sığıştım.

Filmdeki öpüşme sahnesi daha da derinleşip evrimleşirken hafiften fenalaşmaya başlamıştım. Başım dönüyordu. Hem kusmak hem de öpüşmek istiyordum. Gözlerim Sinan'ın dudaklarına kaydı. Onu öpmek nasıl bir histi acaba.

Elimi Sinan'ın göğsüne koyarak okşadım. Sonra içten içe kendimi azarlayarak elimi geri çektim. Onu okşarken ne düşünüyordum ki? Buradan en kısa zamanda gitsem iyi olacaktı.

"Şey hava kararacak neredeyse. Ben artık gi-"

Sözümü kesti.

Dudaklarımın üstünde neredeyse canımı acıtan güçlü baskısını hissettim. Beni öpüyordu.

Sinan beni öpüyordu.

Üstüme o kadar eğilmişti ki ağır ağır geriye düştüm. Sırtım koltukla buluşsa bile Sinan öpüşünü kesmeden tüm ağırlığını bana yükleyerek beni koltuğa bastırıyordu.

Başım dönüyordu. Ağzındaki mayhoş şarap tadını alabiliyordum. Yumuşacık öpüşünü ve dilinin, dilimi okşayan kıvrak hareketlerini aklımın derin köşelerine kazıyordum. Elleri bluzumun içine girip belimin kavisini yavaş yavaş okşuyordu. Hepsini... Hepsini çok yoğun hissediyordum.

Nefessiz kaldığımızda dudaklarımdan çektiği dudaklarını kulağımın yanına sürttü. Karnımda hayalet gibi bir ürperti hissettim bu temasıyla. Solukları kulağımın hemen yanındaydı ve zaten yanıp tutuşmama o kadar az kalmıştı ki sıcacık nefesi yangınımı çok tehlikeli bir şekilde körüklüyordu.

Çene hizama birkaç öpücük kondurdu. Sulu öpücükleri boynumda gezdi. Dilini değdirdi. Bazen de yumuşak bulduğu yeri emdi. Ağır ağır kulağıma yaklaştı dudakları. Sonra çene hattımı takip ederek tekrardan dudaklarıma ulaştı. Bu seferki öpüşü düpedüz baştan çıkarmak amaçlıydı.

Karnımda hatta daha da aşağılarda kavurucu bir yangın ve bir şeyler isteyen bir sızı vardı. Belimde ve kalçamda dolaşan elleri asla yetmiyordu. Daha çok dokunsun, daha çok okşasın istiyordum.

Ellerimle sırtındaki kumaşa tutundum ve sıktım. Aynı zamanda sırtını da tırmalamış olmuştum. Bu hareketimi bir davet olarak algılamış olacak ki doğrulup beni çıldırtan bir yavaşlıkla tişörtünü çıkarttı. Gerilen kaslarını ve pürüzsüz tenini çok yakından izledim. O kadar yakındı ki yanıp kavrulan göğsünün sıcaklığını yüzümde hissettim sanki. Sadece ben yanmıyordum. İkimiz de yanıyorduk.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İNTİKAM KASIRGASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin