Okula yaklaştıklarını farkedince "Kampüste mi yiyeceğiz?" diye sordu Cas. Açıkçası daha orijinal bir yer beklemişti, elbette randevuda değillerdi ama yinede o kadar yürümektense diğer tarafa gitseler hoş restoranlar bulabilirlerdi. "Evet," dedi Dean. "Buranın çizburgeri efsanedir. Seversin değil mi?""Evet, daha çok pizza insanı olsamda."
"Çizburger ve patates kızartmasına kimse karşı koyamaz."
Cas yorum yapmadı. Normalde de çok konuşan biri sayılmazdı, en azından yeni tanıdığı kişilere karşın. Yinede yürüyüşün tekrar sessizliğe gömülmemesi için "Lana'yla artık her şey yolunda, değil mi?" diye sordu. "Derste moralin epey bozuk gibiydi."
"Moralimin bozuk olması yalnızca kavgamızdan ötürü değildi. Zamanla bağlanmaktansa birbirimizden koptuğumuzu düşünüyorum, sanki artık olması gerektiği için oluyor bazı şeyler. Tabi bunu Lana'ya açamam. Belkide geçen gün sarhoşken başka bir kızı öpme sebebim buydu, nasıl hissettirmesi gerektiğini hatırlamaya çalışmak. "
"Neden açamayasın ki?" Cas gerçekten çok iyi anlamıştı Dean'in söylediklerini ve zor durumda olması, mutsuzluğu canını sıkmıştı. "Uygun bir dille durumu istişare etmeyi teklif edebilirsin. Belki onunda bazı endişeleri vardır ve seninle paylaşır."
Restoranın kapısını açıp Cas'in geçmesini bekledi Dean. "Durumlar daha karmaşık," dedi. "Normal bir ilişkiden biraz ötesindeyiz."
"Sözlü gibi mi?"
Dean boş masa için etrafa bakındıktan sonra orta kısma doğru ilerledi. "Hayır, sözlü değil ama bir yıl içinde olacağız gibi duruyor. Böyle planlı olması bile garip, sanki zorunluluk varmış gibi."
Cas Dean'in karşısına oturdu. Lana konusunda daha da kafası karışmıştı, anlayamıyordu ve üstelese haddini aşıp aşmayacağından eminde değildi. Sonuçta daha bu sabah tanışmışlardı. Neyseki Dean etkiye gerek kalmadan konuşmaya devam etti. "Lana'yla lisede sevgili olduk, abisiyle aynı sınıftaydık ve çok yakın arkadaştık. Gerçekten aşıktım ve herhangi bir sorunda arkadaşımı da kaybedeceğimi bilerek ona çıkma teklifi ettim. Her şey güzeldi, eğleniyor ve her günü beraber geçiriyorduk. Sanırım ilk ürktüğüm an Lana'nın benim gittiğim üniversite geleceğini öğrendiğim andı. Bunu bana danışmadı bile, sadece karşıma geçip "Bende Manchester'a geleceğim." dedi. Tereddütte kalsamda ona ters bir şey demedim" Garson gelince konuşmayı keserek ikisinin adına sipariş verdi, ekstra peynirli çizburger patates kızartması ve kola.
"Sorun olmaz değil mi?" diye sordu garson kız gidince. Başını hayır anlamında salladı Cas. Zaten fazlasıyla aç olduğu için yemeğin ne olduğu çokta önemli değildi. "Lütfen devam et," diyerek teşvik etti. "Üniversite olayını anlatıyordun."
"Böyle ilgili olduğunu görmek güzel Cas," dedi ve gözlerinin içine bakarken gülümsedi** Bu basit hareket Castiel'de gerçekten büyük etki yaratıyordu ama belli etmemesi gerekiyordu. Gözlerinin onda olması güzeldi, o gülümseyişin sebebi olduğunu bilmek.
"Ben iyi bir arkadaşımdır," ona uyarak tebessüm etti. "İnanmazsan Tony'ye sorabilirsin.""İnanıyorum. Her neyse, Lana'nın olmadığı bir sene üniversitede o kadar eğlendim ki. Partiden partiye gidip tüm ortamlarda bulunuyordum ama asla onu aldatmadım. Sonra o da geldi ve aynı odada kalmaya başladık, zamanla gerçekten evli çiftlere benzedik. Özellikle geçen yılın ikinci dönemi çok sık tartışır olduk, aramızdaki uyumu kaybettik ama kabullenmedik. Sanki etraftaki herkes bizi yakıştırdığı ve onayladığı için devam ediyormuşuz gibi geliyor, aşkımız tükenmiş gibi. "
"Anlattıklarına bakınca öyle geliyor," diye kabullendi Cas. "Ama bunun sebebi daima beraber olmanızda olabilir. Okul açıkken sürekli berabersiniz, tatillerde aynı şehirdesiniz. Belkide bunu azaltarak birbirinize verdiğiniz değeri test etmek iyi olur."
Dean elimi saçlarının içinden geçirerek ofladı. "Keşke Lana'da sen ya da ben kadar mantıklı düşünebilse ama bu duruma çözüm bulmakla alakalı konuşmaya çalışsam bile lafı ağzıma tıkıyor. Onun gözünde sorun yok, varsa da kendi kendine hallolacak."
"Imm." Tekledi Cas. "Açıkçası ne desem bilmiyorum, gerçekten zor bir durumdasın."
"Sadece bu kadar da değil, aileler tanıştı bile ve yakın zamanda nişan yapmak için ısrar edeceklerine eminim."
"Bu ailelerin karar verebileceği bir şey değil, sen ve Lana'nın hayatı söz konusu."
Garsonu ilerden görünce yorumlamaya devam etmedi Cas. Kız elindeki iki tabağı önlerine koydu ve kibarca "Afiyet olsun" dedikten sonra muhtemelen kolaları getirmek için geri gitti.
"Kaba durur mu bilmiyorum ama çok açım o yüzden hemen yemeye başlayacağım." Dean bunu duyunca nerdeyse kahkaha atarak güldü ve "Lütfen, önden buyur." dedi. Cas çizburgerden büyük bir ısırık aldı. Gerçektende lezzetliydi. Sonra ağzına bir patates attı ve tekrar ısırdı. Dean'inse henüz başlamadığını, bakışlarının kendinde kenetli olduğunu gördü.
"Oldukça beğenmiş gibi duruyorsun."
"Beğendim," Cas başka bir ısırık için sabırsızlanıyordu ama kaba olmanın bile bir sınırı vardı. "Sen yemeyecek misin?"
"Kolayı bekliyorum."
Cas yutkunarak kaçamak bakışlarla etrafı inceledi. Bir çeşit rezilliğin içinde kaybolmak üzereyken "Sorun değil," diyen Dean'in tatlı sesini duydu. "Bende yemeğe aşık biriyimdir, garipsemedim."
"O halde devam edeceğim." Cas burgerden bir ısırık daha aldı. "Bir taneyle doyacağımı da sanmıyorum."
"Neyseki ben ısmarlıyorum." Kolalarla gelen kıza "Aynısından bir tane daha alabilir miyiz?" dedi. Cas'in zihninde, bu kesinlikle bir randevuydu.
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
platonic //destiel (ASKIDA ❌)
FanfictionDean Winchester ve Castiel üniversitede tanışırlar. Oldukça klasik bir başlangıç, değil mi? Kapak için teşekkürler @goddessofmarvel