walking

142 24 39
                                    


Cas haftasonu boyunca sık sık Tony'nin takılmalarına maruz kalmış, sık sıkta kendi zihninde olanları sorgulamıştı. Dean'le öpüşmüşlerdi ve buna sevinemiyordu bile.

Sonunda pazartesi günü geldiğinde, yani ortak ders günü, sabah Cas halsizdi ve evde kalıp pineklemeyi ölesiye istiyordu. Fakat popo koruyucusu Tony asla rahat bırakmıyordu. "Sen nerdeyse hiç gitmiyorsun okula," diye sızlandı. "Bana bunu yapmaya hakkın yok."

"Çünkü ben sosyalleşme kısmını partide hallediyorum. Okula git ve Dean'le yüzleş, eninde sonunda karşılaşacaksınız zaten."

"Ne kadar geç o kadar iyi."

Tony su dolu bardakla yatağının başında dikilirken "Ciddiyim," dedi. "Eğer kalkmazsan dökeceğim."

Cas çaresizce kalkıp hazırlanmak için banyoya gitti. Dean meselesi başlayalı arkadaşının hep erken uyanası tutuyordu, tam bir zulümdü.

Üzerini giyindiğinde Tony yolunu kesip uzun uzun inceledi Cas'i. "Tamam, yeterince iyi. Gidebilirsin."

Arkadaşına hareket çektikten sonra okula doğru yola koyuldu. Dean'i görünce nasıl davranacağını bilmiyordu, tuhaftı çünkü. Daha birbirlerini tanımadan ya da dost olmadan öpüşmüşlerdi ve onun sevgilisi vardı. Aynı şekilde Castiel'inde Tony'yle sevgili olduğunu sanıyordu. Baştan sona saçmalıktı.
Sınıfa girince her zamanki gibi arka sıralara doğru ilerledi. Geçen hafta oturduğu yerde Dean'i gördü. O daha Cas'i farketmemişti, dalgınca geniş pencereden dışarıya bakıyordu. Yüzünde keyifden ya da iyi olmaktan eser yoktu, daha çok uyuyamamış, yorgun ve üzgün gibiydi.

"Günaydın," dedi kısık sesle, sıçramasından korkarak. "Erkencisin?"

"Evet." Dean yeşil gözlerini mavilere çevirdi. "Günaydın Cas. Haftasonun nasıldı?"

"Aynı, her zamanki gibi. Senin?"

"Pek iyi değil."

Cas nedenini sormalı mıydı? Eğer seni öptüğüme pişman oldum derse napardı? Şu anki durumdan bile beterdi bu. Cesaret edemedi o yüzden. Anlatırsan dinlerim, diyemedi. Yalnızca "Üzüldüm." dedi. "Umarım sebep her neyse yakında çözülür."

"Sanmıyorum."

Lana konusuna hiç değinmedi Cas. Buna özen gösterecekti artık. Bazı şeyleri bilmemek daha iyiydi ve bazı şeyleri de hatırlamamak. Dean'de aynı fikirde olacakki ders başlayıp bitene kadar ikiside ağzını açmadı. Belki de böylesi en iyisiydi.

Çantasını alıp diğer derse gidecekken Dean'in seslendiğini duyarak arkasına döndü. "Efendim?"

"Hadi gidelim,"

"Nereye?"

"Bilmiyorum, okuldan ve kampüsten uzak olan herhangi bir yere." Dean cümlesi biter bitmez ayağa kalktı ve gözlerindeki yalvaran bakışla Cas'i bekledi. "Lütfen?"

Nasıl reddedebilirdi ki? Başıyla onayladı ve küçük adımlarla birlikte yürüdüler. Kampüsten çıkana kadar Dean iki sigarayı bitirmişti. "İçtiğini bilmiyordum," dedi. Partide ilk defa görmüştü ama onun dışında yanında sigara paketi bile dikkatini çekmemişti hiç.

"Normalde içmem," sesi niye öyle umutsuzdu ki? "Sadece çok üzgünken ya da kafam karışıkken."

"Şimdi hangisi?"

"İkisi de."

Cas yine sustu. Lana'yla tartışmış olmalılardı. "Ne yapacağımı bilmiyorum," diyerek düşüncelerini böldü Dean. "Şaşırıp kaldım sanki, gideceğim yönü bulamıyorum."

"Bu konularda yardımcı olabileceğimi sanmam." Olamazdı da zaten, kendisine hayrı yoktu ki. "Yinede her şeyi net ve açık konuşman taraftarıyım, en başta dediğim gibi."

"O halde, açık olayım." dedi Dean. Hemen ardından Cas'i kolundan tutarak ara sokağa girdi. "Aklımdan çıkmıyorsun Cas, yemin ederim. İlk günden beri sürekli buna karşı koymaya çalışıyorum fakat elimde olmadan daha da çekiliyorum."

"Senin bir sevgilin var." sesi keskindi, tavrını koyması gerekiyordu. "Bu ahlaksızca olduğu kadar ona haksızlık yapmak aynı zamanda. Eğer istersen arkadaşlığımızı bitirebiliriz böylece sorun çözülür."

"Hayır, hayır." Dean Cas'e doğru geldi ve sırtı duvara yaslanana dek devam etti. Ellerini başının iki yanına koydu. Şimdi yüzleri arasında bir karış bile yoktu, nefesleri birbirine karışıyordu. "Benden uzaklaşma lütfen, yanımda kal. Her zaman."

"Yapamam."

"Ama istiyorsun değil mi? İstediğini biliyorum. Sende o çekimin farkındasın."

"Bu bir şeyi değiştirmez," ama keşke değiştirseydi, diye içinden ekledi. Öylesine isterdi ki. Fakat bir ilişkinin onun yüzünden parçalanmasına izin veremezdi.

"Dudaklarımız birleştiğinde her şey değişti zaten." Dean fısıldadı. Nasıl bu kadar etkileyici olabiliyordu, her konuda hemde? Cas gözlerinin istemsizce aşağı kaymasına engel olamadı ve sertçe yutkundu. Tanrı biliyor ya, bunu istiyordu. Çok çok fazla istiyordu. Fakat dilinden dökülen kelime "Yapma" oldu. "Bu gerçekten yanlış."

"Ama çok doğru hissettiriyor," Dean devam ettirdi. "Hayatımda yaptığım en doğru şeymiş gibi."

Castiel daha fazla dayanamadı ve dudaklarını birleştirdi. Bir eli anında o güzel kumral saçlara gitmişti, diğeriyse Dean'i belinden tutarak kendine çekiyordu. Çarşıya yakın bir yerde ara sokakta olmalarını umursamadı, herhangi birinin onları görmesi durumunda ne olur diye düşünmedi. Korkmadı da, yalnızca tutkuyu hissetti. Diğer her şey için daha sonra endişelenebilirdi. Dean'i öpmek güzeldi, sanki güneşli bir yaz gününde suyun içinde olmak gibi. Rahatlatıcı, kolay, huzurlu.

Yinede uzun süre devam edemezlerdi bu yüzden Dean boynuna yönelip küçük öpücükler bırakmaya başladığında eliyle onu iteledi. "Bunun için uygun yerde olduğumuzdan emin değilim," dedi sokağı işaret ederek. "Doğru zaman olduğunu da sanmıyorum."

Dean gün boyunca ilk kez gülümsedi, gözlerine dek ulaşan gerçek bir gülücük. "Haklısın," dedi. Buna rağmen uzanıp son bir öpücük daha kondurdu dudaklarına. "Kendimi tutamadım."

"Sorun değil, şimdilik."

"Bununla idare edeceğim, şimdilik." Göz kırptı Dean. "Hadi şimdi gidip kahvaltı edelim, seni öpmek beni daha da acıktırdı."

Cas buna alışabilirdi belkide, böyle olmaya. Gizli saklı öpücükler ve dışarda iki arkadaş rolü yapmaya. Fakat en büyük sorun öylece duruyordu. Yinede bunu dile getirmemeye karar verdi, günlerinin güzel ve özgür geçmesini istiyordu.




Bu da Dean'den Cas'e gelsin

Ayrıca oylar birazcık artsa hani? Azcık?

platonic //destiel (ASKIDA ❌) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin