don't do this

116 22 25
                                    


Pazartesi günü olduğunda, haftasonu boyunca Tony'yle Steve'i rahat bırakması üzerine konuşmuştu, Cas hala okula gitme konusunda emin değildi. Yinede kaçmak bir yere kadardı, derslerini aksatamazdı.

Sınıfa girdiğinde Dean'in yine aynı yerde oturduğunu gördüğünde kalbi sızladı. Cuma günü de aynı yere oturup beklemiş miydi acaba? Gerçekten bombok bir durumun içindelerdi.

Sessizce "Günaydın," dediğinde başını kaldırdı hemen. "Cas? Nerelerdeydin?"

"Biraz halsizdim?" Bunu söylerken sesi öyle tereddütlü çıkmıştı ki karşıda kim olursa olsun inanmazdı. "Üzgünüm. Birkaç gün uzak kalmak iyi gelir diye düşündüm."  Harika, şimdi de kulağa aptalca geliyordu.

"Düşündün ve yaptın, güzel." Dean sıradaki defterini alarak ayağa kalktı. "Merak etme, seçmeli derslerimi değiştirebilirim. Kibarca söyleyebilirdin."

Hiç beklemediği bu tepkiyi görmesiyle Cas ağzı açık kalakalırken Dean kapıya doğru yürüyüşe geçmişti bile. Peşinden gitmesi gerektiğini beyni tekrar tekrar hatırlattığında koşarak çıktı sınıftan. Neyseki çok uzaklaşmamıştı. Kolundan tutarak kendine çevirdi. "Yavaş olur musun biraz? Dinlemeden etmeden gidemezsin."

"İstediğin bu değil mi? Lana'dan ayrılma, bizden bahsetme, şimdi de okula gelmeme sebebin. Belli ki ben baştan beri yanlış sinyaller almışım, yanlış yorumlamışım."

"Yanlış olan bir şey yok." Gergince etrafa baktı Cas. "Bunu bizde konuşabilir miyiz? Lütfen?"

"Anlamıyorum --"

"Konuşalım," diyerek sözünü kesti. "Hadi."

Yurt odasına gidene dek sessizdi. Neyseki Tony bugün babasıyla görüşeceği için erken uyanıp çıkmıştı, yalnız olacaklardı.

"Bak, olayların karmaşık olduğunun ve davranışlarımın saçma olduğunun farkındayım ama üzülmeni ya da pişman olmanı istemiyorum Dean. Benim kaybedecek bir şeyim yok ama senin fazlaca var."

"Ne bu, sen benden iyilerini hakediyorsun tarzında bir teselli mi?"

"Hayır." Cas Dean'in gözlerine bakarken elini tuttu. "Bu bana yanlış gelmiyor, hemde hiç. Aksine çok iyi hissettiriyor. Seninle olmakta öyle, seni düşünmekte. Fakat senin bir sevgilin var Dean, yıllarca sürdüğüne göre sağlam bir sevgi var üstelik. Tamam zor zamanlardan geçiyor olabilirsiniz ve sık tartışmalar olabilir, sana her şey bitmiş gibi gelebilir ama bilemezsin. Belkide hayatındaki bazı detaylar yüzünden dönemsel olarak bu haldedir ilişkiniz ve eğer ondan ayrılırsan ve aramızda düşündüğün gibi bir bağ yoksa, nedensizce sevgilini kaybetmiş olacaksın. Ayrıca en yakın arkadaşınla aran açılacak, ailen niye yaptığını sorgulayacak. "

"Kendi hayatımı ben düşünebilirim, neler olabileceğini de. Eğer ilerde bu sebeple senden nefret edip yüzüne vuracağımı sanıyorsan asla yapmam. Bu benim seçimim Cas. Ben seni seçiyorum." Dean eğilerek dudaklarını birleştirdi ve iki elini de yanaklarına götürdü. Öyle sevgi dolu bir öpücüktü ki gözlerinin dolmasına engel olamadı Cas. Belki de konuşmanın etkisiydi, bilmiyordu. Dean geri çekilip, oldukça kısa süren bir öpüşme olmuştu, göz göze öylece durdu birkaç saniye. "Ama beni anlaman gerek," dedi daha umutsuz bir sesle. "Senden hoşlandığımı biliyorum, aramızdaki çekimi de hissedebiliyorum ama son aylar benim için kolay değildi. Güzel bir ilişkinin ne hale geldiğini gördüm, yıprandım, kendimi açıklayamadım. Her an seni mutlu edemeyebilirim, bazen sebepsiz korkular yaşayabilirim, fazla üstüne düşebilirim. Çünkü aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum, seninle hep iyi olalım ve sevgimiz sürsün istiyorum. "

"Elimden gelenin en iyisini yapacağım," hem kendine hem Dean'e söz verdi. "Yinede acele ettiğimizi söylemeden geçemem. Kaybetmeni istemiyorum, ben hep burdayım zaten. Lana ile son kez konuşup kesin karar vermeni bekleyeceğim. Bunu ikimiz için istiyorum, eğer olacaksa sağlam temeller üzerinde olması için."

"Aslında," Dean ürkek yeşillerle bakarken daha da sevimli görünüyordu. "Ben zaten Lana'dan ayrıldım, Cuma günü. Hoşlandığım bir kız olduğundan falan bahsettim, sinirlendi ama sakinleşene kadar bekleyip ona çok değer verdiğimden böyle bittiği için benimde üzgün olduğumdan falan konuştum. Epey kötüydü."

Cas ne dese bilemedi. Olan olmuştu demek, Dean sevgilisinden ayrılmıştı. Yinede hala bir nebze suçluluk hissi vardı içinde. Sonuçta ikisi yakınlaştıklarında Lana hala vardı, geride durmalıydı. Fakat şu saatten sonra geçmişe dönemezdi ve o zamanlarda da kendini ana kaptırmıştı, sevginin büyüsüne.
"Pekala," dedi gülümseyerek. "Umarım bundan pişman olmazsın. Çünkü bunu sende bende kaldıramayız."

"Olmayacağımı biliyorum." Dean kollarını sıkıca Castiel'in etrafına sardı, başını boynuna gömdü. "Senin ve benim için durum aynı değil, daha önce hiç eşcinsel tecrübem dahi olmamıştı ama ilk günden öylesine etkilendim ki. Diğer tüm kızlardan etkilenişimden farklı ve güçlüydü, sanki yapboz parçalarını denerken zorlamadan anında uyan eşini bulmuşum gibi. Suyun akıp gitmesi gibi benimde kalbim sana doğru aktı, gözlerim her yerdr seni aradı. Gerçek aşk bu. Lana ya da önceki sevgililerim değil, hayatımın aşkı sensin. Her şeye pişman olabilirim ama buna asla. "

"Öyle konuşuyorsun ki, " titrek sesiyle fısıldadı Cas. "Çok sevildiğimi hissediyorum, önemsendiğimi. Sonsuza dek mutlu olacakmışız, her şey mümkünmüş gibi."

"Mümkün. Biz mümkün kılacağız, beraber."




Öncelikle yorumların azalması beni ziyadesiyle üzüyor. İkinci olarak bölüm boyu birçok kişinin neyi aradığını çok iyi biliyorum djsjksldlx
Tuhaf şekilde destiel'den daha baskın hale geldi Tony ve Steve/Tony. Bakalım nasıl olcek, belki onlara daha çok yer veririm.
Üçüncü olarak bu bölümler hep hazırdı geçen haftalarda yazmıştım ama şimdi okuyunca pek içime sinmedi, niye bilmiyorum ://


-Aşağıdaki şarkı notunu da okuyun 💃

Şarkı Dean'in durumunu psikolojik olarak çok iyi açıklıyor lakin bölümde tam yansıtamadım, konuşma daha romantik bir yere çekildi. Yinede sözleri okuyun ve sindirin, ilerki bölümlerde etkisini göreceksiniz.

platonic //destiel (ASKIDA ❌) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin