after breakfast

135 22 31
                                    


Dean tarafından epeyce uzatılan kahvaltı faslından sonra masayı ve mutfağı toplayıp tekrar odaya geçtiler. "Artık başlayabiliriz," dedi Cas. "Dün içme sebebin neydi, niye Lana'yla o şekilde konuştun?"

"Söyledim, cesaret almam gerekiyordu. Senden hoşlanıyorum Cas ama Lana'yla ayrılma nedenim sadece sen değilsin, onunla aramızdaki şey biteli çok oldu. Yinede istemsizce devam ettiriyordum ama artık yapamıyorum, yapmak istemiyorum."

"Bizi ona anlatamazsın," Cas bu konuda emindi. "Dean gaylerin hoş karşılanmadığı, eşcinselliğin yasak görüldüğü zamanlardayız. İkimizde zor durumda kalırız."

"Umrumda değil." Omuz silkti. "Ne dersem diyeyim karşıt bir şey buluyor veya bahane olduğunu varsayıyor. Ondan ayrılacağım. Eğer bunun için kendimi riske etmem gerekiyorsa yaparım, senin adından bahsetmeden."

"Aptal olma. Tek düşündüğüm kendim değilim, sana da bir şey olmasını istemiyorum. Lana iyi ve hoş bir kız olsa dahi ayrılık acısıyla gidip bunu herkesle paylaşacaktır. Yapma."

"Onunla aynı odada olmaya bile katlanamıyorum Cas. İnan bana bu uzaklığı aylardır hissediyordum ama asla ciddi bir ayrılık adımı atmamıştım. Şimdi sen varsın ve Lana'yla olmak yerine burda olabilecekken aynı şekilde devam edemem."

"Ayrılmana sebep ben oluyorum o halde," Cas oflayarak yatağına oturdu. Çok fazla karmaşıktı, kaybolmuş gibiydi ve ne yapacağını ne diyeceğini bilmiyordu. "Dean bizim için mutlu bir son yok. Şu an tüm bunlara yeni olduğun için sana engeller aşılabilir gibi gelecektir ama öyle değil."

"Son olmasını isteyen kim? Belki de hep birlikte kalacağız, nerden biliyorsun? Hem zaten hiçbir son mutlu değildir. Ben senin gibi detaylı düşünemiyorum, aklım ve kalbim şu anda, gelecekte değil."

Cas başını kaldırıp Dean'e baktı. Kendinden öyle emin duruyordu ki. Acaba gay olduğunu farkettiğinde Cas'de böyle miydi? Diğer her şeyi yok mu saymıştı?
"Eğer fikrimi soracak olursan acele etme. Elbette bende seninle olmayı istiyorum ama ilerde pişman olup aramızdaki şeyi suçlaman daha kötü olur. Henüz erken, bırak biraz daha zaman geçsin."

"Pekala, öyle diyorsan."

Dean'in tek dediği cümle bu olmuştu. Odadan çıktı ve Cas'de arkasından seslenmedi. Doğru muydu yaptığı yoksa yanlış mı hiçbir fikri yoktu fakat tanışalı bir hafta olmuşken hayatında yer edinmiş birini çıkarmasına sebep olamazdı. Olsa bile ilerde bu konuda pişman olursa Dean'in ufacık bir imasını bile kaldıramazdı. Tavrını koymak daha iyiydi, zaten hayat Dean'indi ve gerçekten ayrılmak isterse bunu kendi yapmalıydı. Cas'i ya da eşcinselliği mevzubahis yapmadan.

Ertesi 3 gün boyunca ortak dersleri olmadığı için Dean'i görmedi. Partilere de gitmemişti Tony sürekli ısrar etse bile. Okul yeni açıldığı için sık sık yapılan partiler Cas'e hala sinir bozucu geliyordu.

Perşembe gecesi olduğunda Cas sıkılmışça roman okurken, daha doğrusu elinde romanla düşüncelere dalmışken Tony geldi.

"Selam! Hala ölü gibi dolanıp aşk acısı mı çekiyorsun?"

"Hayır." bunu söylerken sesinin gerçekten ölü gibi çıkmasından nefret etti. Tony'nin ardından içeri giren sarışını görünce "Selam Steve," dedi. Genellikle arkadaşıyla beraber takıldıkları için onu her gün görüyordu.

platonic //destiel (ASKIDA ❌) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin