ŞANS-3.Bölüm"

98 21 117
                                        

Yatağıma boylu boyuna uzanmış "Beyaz Zambaklar Ülkesi'ni" okuyordum. Sabah bebek konusunda annemden duyduklarımdan sonra bütün hücrelerimi tarif edilemez bir mutluluk sardı ve evet aptal aptal gülümsüyorum. Bunu hissetmeyeli uzun zaman olmuş...

  "Ben geldiim!"
"CANSIN!"
Kapıdan içeriye giren arkadaşım doğruca bana koştu ve hemen boynuma atladı.
"Neden haber vermedin?"
"Sürpriz yapmak istedim."
Cansın benden sonra anneme de sarılıp yatağımın sonuna, ayak ucuma oturdu.

"Nasıl geldin?"
"Uçakla."
"Ne kadar kalacaksın?"
"Hafta sonuna denk getirdim işte. İki gün..."
"Siz konuşadurun, ben Lale'nin kahvaltısını getireyim." deyip odadan çıktı annem.
Gözüm Cansın'ın yatağımın kenarına bıraktığı poşetlere takıldı.
"Bunlar ne?"
Cansın üç poşetten kırmızı olanı kucağıma koydu. İçinde bi dolu kitap vardı ve hepsi bana ait.

"Çalışman gerektiğini söylememiş miydin? Al işte getirdim hepsini. Gerisi sana kalmış. Nerede ve nasıl olduğun fark etmez başarmak istersen sen zaten yaparsın."

Elimdeki kitapları ve poşetleri yere bırakıp Cansın'a bir kez daha sarıldım. Sınava altı ay gibi bir süre var ve ben kaldığım yerden devam etmeliyim. Sözel dersleri halledebilirim ama matematik, geometri gibi derslerden bu süreçte geri kalacaktım. Çünkü okulda dinleyemiyorum. Buna bir çözüm bulmam gerek.

"Ya kızım sırf sana zorla sayısal seçtirdiler diye sen de bana seçtirdin. Şimdi cerezesini ben çekiyorum."
"Bakacaksın bir şekilde başının çaresine artık." dedim ve güldüm.
Sonra içeriye elinde kahvaltı tabağımla annem, onun yanında ise Emir ve hastanenin ilk günü benimle ilgilenen hemşire kızla geldi
"Ah kızım muayenen için geldi çocuklar." annem genç oldukları için çok sahiplenici davranıyor onlara.

"Merhaba" dedim onlara doğru. Bu sırada gece olanları hatırladım ve bir an önce Cansın'a anlatmam gerektiğini düşündüm. Onlar da "Merhaba" dedikten sonra annemin telefonu çaldı ve "pardon" deyip balkona çıktı. Ardından Emir konuşmaya başladı.
"İyi gördüm bugün sizi."
"Evet, sanırım öyle!"
"Güzel! Dün yapamadığım kontrollünü şimdi yapacağım. Hemşire hanımda her gün olacağı gibi tahlillerin için kan alacak."
Başımı salladım. Emir kontrollerimi yaptı, hemşire kız kanımı alıp gitti ve Emir tekrar konuşmaya başladı.
"Bu gün boş günün. İki gün kemoterapin yok. Sadece saat beşte tomografin çekilecek tümörü tekrar gözlemlememiz gerek."
"Tamam" Emir çalan telefonunu açtı.

"Efendim?"
"...."
"Hayır daha araştırıyorum."
"...."
"Hem daha sekizinci sınıfta tarihten özel ders almasına ne gerek var?"
"...."
"Off tamam abi! Ben biraz daha araştırıp seni ararım. İşim var şimdi."
Telefonu kapatıp bana döndü.
"Dün ki tahlil sonuçların için asıl doktorun Halit Hoca daha sonra annenle görüşecek."
Sonrada gülümseyerek "İyi günler" dedi ve odadan çıkacaktı ki konuşmaya başladım.
"Ben verebilirim! Yani hoca arıyormuşsunuz ya bak buldun.  Arama artık."
Cansın şaşırarak bana baktı.
"Yani şey, bilemedim şimdi . Öğretmen arıyorlardı aslında yeğenim için."
"Sekizinci sınıf demedin mi? Emin ol çoğu hocadan daha iyi anlatırım."
Hala bana tereddütle baktı ve devam ettim.
"Bak iki ders tamam mı? Sadece iki ders vereyim ve yeğenin memnun kalmazsa başka birini bulursunuz. Para konusunda da şüphen olmazsın ücrette almam."
"Saçmalama öyle olmaz. Eğer dün akşamı telafi etmek için diyorsan dert etme. Tamam! Dediğin gibi olsun. İki ders deneyin eğer uyuşmazsanız senin mezun olmanı bekleriz." deyip güldü. Mezun olabilecek miyim cidden? Bunu inanarak mı söyledin yoksa lafın gelişi mi? Bence ikincisi be doktor parçası...

ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin