when you say "as long as i'm here, no one can hurt you"

787 124 93
                                    

(03.46)

akaashi:
bokuto
uywnık mısıb

bokuto:
tabii ki!
bir sorun mu var, akaashi?
genelde bu saatlerde uyuyor oluyorsun.

akaashi:
uyyuyamıueıum

bokuto:
sen iyi misin?

akaashi:
bilmiyprum

bokuto:
akaashi, neler oluyor?
boşversene.
yanına geliyorum.

yatağımın ortasına oturmuş, sırtımı duvara yaslamıştım. dizlerimi kendime doğru çekmiştim, kollarımı etrafına dolamıştım. kendi ellerimi tutuyordum, titremelerinden nefret ettiğim için.

"akaashi, çok endişelendirdin beni!" diyerek girdin odamdan içeri. eve girebilmene şaşırmadım, istediğinde gel diye anahtarım vardı sende.

"iyi misin?" diye sordun yatakta hemen karşıma oturup. gerçekten endişeli duruyordun. gri saçların alnına dökülmüştü, bir kısmı ıslaktı.

"yağmur mu yağıyor?" diye sordum kısık bir sesle, soruna cevap vermekten kaçarak. odanın perdesi kapalıydı ve dışarısı gözükmüyordu.

başını salladın. "deli gibi hem de. ama sorunumuz bu değil." kaşlarını kaldırdın. konuşmamı istiyordun, ben de konuşmak istiyordum. ama konuşursam sesim titreyecekti, bu yüzden sustum.

"düşündüğüm şey mi?" dedin korkuyla. bir elini bacağımdaki ellerimin üstüne koydun. "kabusların mı başladı?"

tek yapabildiğim şey başımı sallamak oldu. aklıma gelen görüntüleri görmemek için gözlerimi kapatacaktım ki, kollarınla sardın beni. sırtım soğuk duvarda değil, senin sıcak kollarının arasındaydı. vücudun benimkinden oldukça büyük olduğu için dizlerim ikimizin arasında bir duvar gibi dursa da bütün vücudumu kollarının arasına sığdırabiliyordun.

ben hiçbir şey yapmadan öylece dururken, "geçecek, tamam mı?" dedin ensemdeki saçlarla oynayarak. "geçecek, akaashi."

yanaklarıma doğru süzülen gözyaşlarıma engel olamazken ellerimi dizlerimden çekip omzundan aşağı doladım. başım omzundaydı şimdi.

"bu seferki çok kötüydü, bokuto," kekelememek için çok uğraşmıştım. "eskilerinden daha kötüydü."

hiçbir şey demedin, çünkü ne kadar çok konuşursak o kadar kötü olacağımı biliyordun. kabuslarım ilk başladığı zaman da yanımda olan kişi sendin, bokuto. o yüzden biliyorsun, kabuslarımın ne kadar kötü ve acı verici olduğunu.

ağlamamı durdurmaya çalıştım, kucağında ağlayan bir çocuk gibi olmamak için."tekrar yaşadım sanki o anları," dedim sırtım tekrar duvarla buluşunca. oda lambamın ışığından bile daha parlak olan gözlerin ilgiyle bakıyordu bana. dinlemeye hazırdın.

"defalarca bıçakladı onu, bokuto, hiçbir şey yapamadım." derken saçlarımı çekiştiriyordum, canım yanıyordu. "aptalım, aptal."

saçımdaki ellerimi tutup bağdaş yaptığın bacaklarının üstüne koydun. "şşş," dedin kafamı göğsüne bastırıp. "aptal falan değilsin."

dayanamayıp ağlamaya başladım tekrar. "ya geri dönerse? ya beni de.."

kimden ve neyden bahsettiğimi iyi biliyordun. ensemdeki saçları okşadın yavaşça. "ben burada olduğum sürece," dedin. daha sonra yüzümü ellerinin arasına alıp yüzlerimizi aynı konuma getirdin. "kimse senin canını yakamaz. tamam mı?"

eğer gülümseyebilseydim, gülümserdim.

başımı salladım yavaşça. beni yatak başlığımın dibindeki yastığıma doğru yönelttin nazikçe. direnmedim, kendimi yatağa bıraktım. yatağın yanına düşmüş yorganı aldın, aramızda biraz boşluk bırakıp yanıma yerleştin. yorganı üstümüze örttün.

"güzelce uyu, akaashi." dedin. "ben buradayım."

vücudum senin sıcaklığınla gevşedi. göz kapaklarım kendiliğinden kapanmaya başladığında, onlara engel olmadım.

aklımdayken daha güzeldi :(

akaashi'nin yaşadığı şeyler gerçekten kolay değil bu arada, yazarken çok üzülüyorum :''

listen before i go ✫ bokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin