'cause you can get used to actions, not pain

770 124 69
                                    


eğer gerçekten uykuya ihtiyacım olmasaydı dün gece uyumaz, senin yüzünü izlerdim sabaha kadar, bokuto. asla sıkılmazdım. çünkü senin yüzüne bakmak, ruhumdaki solmamış çiçeklere bakmak gibi. canlı, masum, güzel.

dün gece kendimi ne kadar kötü hissettiğimi anlatamam. bir çocuk gibi yatakta oturmuş, düşüncelerimden, karanlık anılarımdan kaçmaya çalışıyordum. ne yaptıysam olmadı, bokuto. her şeyi denedim, her şeyi. ama ruhumun çığlıkları bir kenara atamıyorum işte birden bire. olmuyor.

eğer biraz daha tek başıma kalsaydım, düşüncelerimi susturmak için saçma sapan bir şey yapabilirdim.

ama sen geldin. kollarının arasına sığındığımda beni daha iyi hissettirmek için 'geçecek' dedin ya. geçmeyecek, biliyorum, o zaman da biliyordum. ama sen yanımdayken bir önemi kalmıyor bunların. en büyük acım sen olduğun için başka acılar etkilemiyor beni, senin yanındayken.

sabah, yanıma bıraktığın notu gördüm hemen uyandığımda. "yoshiko'yu evinden alacağım, okula birlikte gideceğiz. kantinde görüşürüz, kendine dikkat et."

bu adil mi? dün gece bana sarılıp yanımda olacağını söylerken diğer gün onun yanında olman adil mi? değil ki.

buna alışkınım aslında. ama alışkın olmam, canımın acımadığı anlamına gelmiyor. kolunu ikinci kez kırarsan, birincisi gibi acıtmadığını söyleyemezsin. çünkü olaylara alışabilirsin, acıya değil.

ne yapmaya çalışıyorsun, bokuto? kapanmayacak yaralarımı sarmaya çalışırken yeni yaralar açıyorsun bedenimde, farkında değil misin? kalbimdeki yaraların üstüne yara bandı yapıştırdığında kesiklerin yok olacağını mı sanıyorsun? çok büyük yanılıyorsun.

acılarımla,
a.

listen before i go ✫ bokuakaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin