Arkadaşlar, herkese merhaba. Bir buçuk aydan sonra sonunda tam olarak buradayım. Bir önceki bölümü unuttuğunuza çok eminim, bu yüzden hadi iki saniyenizi ayırıp bakın. Yani tabii hâlâ bu fici bekleyenler varsa...
Her neyse bir işe başladım ve bölümlerin sınırı geçilse bile sadece pazar günleri boş vaktim oluyor yani bir tek o gün yazabilirim. Bu yüzden yazar notlarımı lütfen okuyun çünkü benden her yeni bölüm istediğinizde hem sinirleniyorum hem de durumumu anlamadığınız için üzülüyorum.
Şimdi bu bölüm biraz kısa oldu. Ama geçen bölüm çok ama çok uzundu. Sadece onları barıştırmak istediğim için o kadar uzun yazmıştım ve bundan sonraki bölümler 17. Bölüm gibi uzun olmayacak diğer bölümlerin kelime sayısında olacak.
Çok uzun bir duyuruydu, özür dilerim. Size iyi okumalar.
+150 oy ve +350 yorum sınırı.
❄️Duyduklarıma inanamayan her bir hücrem Jungkook'un güzel sözleri ve elindeki çift kolyesiyle masum bakışlarla bana bakarken buruk bir gülümsemeyi yüzümde oluşturdum. Kalbim hızlı atarken yüzümün kırmızılaşmaya başladığını hissettim.
Normalde soğuk olan vücudum şu an Jungkook'un sözleri ve bedenime yakın olan varlığı yüzünden sımsıcacıktı.
Çift kolyelerinden ay desenli, gümüş rengindeki kolyeyi boşta kalan eline alarak bana gözleri dolu olmasına rağmen yüzünde mutluluktan oluşan bir gülümsemeyle baktığında kalbindeki heyecanı, yüzündeki tarif edilemez mutluluğu hissedebiliyordum.
Kolyenin zincirini açarak boynuma doğru uzandığında hala kucağında olduğumu hatırladım ama bu güzel anı bozmak ve geri çekilmek istemedim. Aksine ona daha çok yaklaşarak kolyeyi boynuma takmasına kalbimin hızlı atışları kulağımda uğuldamaya devam ederken izin verdim.
Ay desenli gümüş kolye boynumdaki yerini alırken yüzümde mutlu bir gülümseme yer edindi. Jungkook kolyeyi boynuma taktıktan sonra yüzünü yüzümden birkaç santim uzaklaştırmıştı.
Bu sefer ben heyecandan ellerimin titremesini umursamamaya çalışarak yere koyduğu kutunun kapağını açtım ve güneş desenli, altın renginde parlayan kolyeyi elime alarak kucağında oturan bedenimi kıpırdatarak yavaşça ona yaklaştım. Elleri anında belime ulaşırken yüzündeki kasılmaya şahit oldum.
"Fazla kıpırdama, seni düşündüğüm için böyle söylüyorum Jimin." dediğinde sesindeki ton ya ağladığından dolayı ya da tahrik olduğundan dolayı boğuk çıkmıştı.
Yalancı bir öksürükle ortamdaki gergin ve tutku dolu olmaya başlayan havayı dağıtmak istedim. Eğer söylediklerini uzunca düşünürsem ve bir anlam yüklemek istersem çok yanlış şeyler olacaktı, bu yüzden düşüncelerimi bir kenara itip bakışlarımı ondan kaçırarak kolyenin zinciri açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Idyllic «KookMin» [✓]
أدب الهواة→Park Jimin sevdiği kişiler tarafından hep reddedilen biri olmuştu. Bunun nedeni ise eşcinsel olmasıydı. Eşcinsel olduğunu açıksözlülükle dile getirdiği için fazla arkadaşı olmamış, hoşlandığı kişiler tarafından hep reddedilmiş, eşcinsel olduğunu an...