꧁ Suspicious Smell - Choi Soobin꧂
𓆸 07092020𓆸
❝BÖLÜM 4❞
Hayatımızda işler sarpa sardığında, normal kararlar almakta, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamakta zorluk çekeriz. Çünkü sonunun hâlâ nasıl biteceğini bilmediğimiz bir yolda, tek bir amaç uğruna yürümeye hatta koşmaya devam ediyorduk.
İşleri çözdüğümüzü sandığımız anda tüm olayların tersine dönmesi, bizi yaralarcasına şekillenmesi ve elimiz kolumuz bağlı bir hâlde ne yapacağımızı bilememek, işlerin sarpa sardığının en büyük göstergesiydi.
İşte biz de o konumdaydık. Ne yapacağımız hakkında en ufak fikrimiz yoktu. Günler öncesinde üreticiyi bulduğumuz için sevinirken, şu an elimiz kolumuz bağlıydı. Kabusun bitmesini isterken daha büyük bir karadeliğe girdiğimizin farkına geç varmıştık.
Biz insanları kurtarmayı hedeflemiştik. Onların zehirlenmemesini, normal hayatlarını sürdürmesini istemiştik. Ama yaptığımız fedakarlıkların karşılığını asla alamayacak gibi hissediyordum.
Aylar öncesinde çok saçma bir şekilde başlayan Şeftali maceram, gittikçe garip ve tehlikeli bir hâl alıyordu.
Sejin'in beni aldattığını sanmam ve Soobin'in o gece yanımda olmasıyla başlamıştı her şey. Aslında olay anladığımdan daha farklıydı. O gece Sejin ve Soomin uyuşturucu kullanmak için bir araya gelmişlerdi. Ve büyük ihtimalle Soobin de onları takip ederken bana rastlamıştı.
Bu saçma tesadüfün başıma bunları doğurabileceği kimin aklına gelebilirdi ki? Hatta o gece bana destek olmak için yanımda olan kişinin, çocukluğumda sevdiğim kişi olması nasıl bir tesadüftü? Sanki her şey belli bir plana göre ilerliyordu. Tık, tık, tık... İşlenircesine.
"Yurin."
Arkama döndüğümde Minhee beti benzi atmış bir şekilde bana bakıyordu. Evet, yangın gecesinden sonra büyük bir risk atlatmıştım. Hatta istemsizce yurttaki yangının bile bilerek çıkarıldığını düşünüyordum. Ama yine burada, yurttaydım.
Gülümsemeye çalışarak bacaklarımı gövdeme doğru çekip kollarımla birleştirdim. Şu an odada sadece ikimiz vardık ve geceydi. Eunji, ailesinin yanına kalmaya gitmişti birkaç haftalığına.
O da benim pozisyonuma gelip yanıma oturdu. Pencereden kampüsün o taraftaki ışıkları izlemek mümkündü. Odanın ışığını yakmamıştık, sadece dışardan gelen ışık bizi aydınlatıyordu. Ve bir de hafifçe içeri süzülen ay ışığı...
Bir şey söylemek istercesine ağzına araladı ama sonra vazgeçip tekrar dudaklarını birbirine bastırdı. Merakla onu izlerken, "İyi misin?" dedim.
Başını olumsuz anlamda sallayıp dudaklarından bir hıçkırık koptu. Ardından da ağlamaya başladı. Başını dizlerinin arasına gömüp sessizce ağlarken ben ise şaşkındım.
Tek elimle sırtını okşuyordum ve neden ağladığını anlamaya çalışıyordum.
"Aptalın tekiyim." diye mırıldandı gözyaşlarının arasından.
Kaşlarımı çatıp, "Hayır değilsin Minhee..." dedim. "Sen tanıdığım en anlayışlı ve en iyi arkadaşlardan bir tanesisin."
Başın yavaşça kaldırıp gözlerini gözlerime dikti. Zor durumda gözüküyordu. Bakışları ile adeta yardım istiyor gibi bir hâli vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSPICIOUS SMELL² ▪︎ Choi Soobin ✔
Fanfiction-tamamlandı- Tüm renkleri karıştırırsan ortaya siyah çıkar ama tüm renkler için de beyaz gereklidir. Beyaz bağımsızdır, siyah gibi diğer renklere ihtiyacı yoktur. Ancak siyahın beyaza ihtiyacı vardır. Sence hangi şah daha üstün? Siyah mı? Beyaz mı? ...