Neden sürekli trafik vardı ki? Sabah erken saatte kalkıp yola çıkmıştım. Trafik sağolsun saat dokuzda Minhyuk'un evine anca varmıştım. Arabadan inip basamakları çıktım. Zile bir kaç kere basmama rağmen kapıyı açan olmamıştı. Tıpkı dün olduğu gibi.
Pes etmeyip zile bir defa daha bastım. Bu defa ayak seslerini duymuştum. Kapı açıldığında beklediğim manzara bu değildi.
"Sabahın köründe burada ne işin var ya..?"
Gözlerini ovuşturarak konuştuğunda onu süzdüm. Hala eşofmanları ile duruyordu. Saçları dağınıktı ve belli ki uykusuzdu.
"Saat 09:12... Yani çokta erken sayılmaz işi olan kişiler için."
"... Arabada bekle."
Kapıyı kapattı. Öylece yüzüme kapattı. Gözlerimi devirip basamaklardan indim. Arabama binip beklemeye başladım. Sahi, saat 9 ise Kihyun bu saatte uyuyordur. Changkyun'un yanına gideceği için büroya gitmemiştir. Telefonumu alıp Kihyun'u aradığımda kısa sürede açmıştı.
"Efendim Jooheon?"
"Kalktın mı diye aramıştım."
"Evet. Hatta şuan fabrikanın önündeyim. Söylediğin kadar varmış.."
"Değil mi? Güvenliklerin korkutucu göründüğüne bakma. Im Changkyun'un konuğuyum dersen onu arayıp izin alırlar."
"Söylediğin iyi oldu.. Sen neredesin?"
"Minhyuk'un evinin önündeyim. Nüfus müdürlüğüne gideceğiz. Bir şeyler bulmuş olabiliriz."
"İyi. Sevindim."
"Ben seni oyalamayayım. Görüşürüz."
".. Görüşürüz."
Telefonu kapattığımda Minhyuk'un evden çıktığını gördüm. Önü V yaka olan bol bir kazak giyinmişti ve yine fularını takmıştı. Gayet sıradan bir ifade ile kapıyı açıp yanıma oturduğunda bana baktı.
"Bu kadar erken geleceğini bilseydim gece uyumak için kendimi zorlardım."
"Bir dahakine haber veririm."
Arabayı çalıştırdığımda kemerini taktı. Başını sağa çevirip camdan dışarı baktı.
"Yolumuz trafik yüzünden uzayabilir."
Neyi kastettiğimi o da anlamış olacak ki karşılık olarak gözlerini kapatmıştı.
Hava iyice soğumaya başladığında camları kapattım. Trafik yine zorlayacak gibiydi. Milim milim ilerlediğimiz için sinirlenenler olsada ışıkların değişmesi ile arabalar hızlıca hareket ediyordu.
Müdürlüğün önüne geldiğimizde zorda olsa park yeri bulmuştum. Anahtarı yerinden çıkardıktan sonra Minhyuk'a döndüm. Hala uyuyordu. Benden soruşturmaları toparlamak için süre istediğinde kabul etmiştim. Buna rağmen uyumayıp gece düşündüğüne inanamıyorum.
"Minhyuk. Hey, geldik."
"..."
Ah şaka gibi... Beni duymamazlıktan gelip yüzünü çevirdiğinde göz devirdim. Uzanıp kemerini çıkardığımda onun yumuşak olsada sert çıkan sesini duydum.
"Hey, uzak dur."
Geri çekilip arabadan indim. O da indiğinde önümüzde olan binaya baktık.
"Binanın kat sayısına bakılırsa anlaşılan hala dijitale geçilmemiş."
Merdivenlere yöneldiğinde onu takip ettim. Kapıdan içeri girdiğimizde etrafıma bakındım. Bir sürü görevli masa başında telefonda konuşuyorlardı. İnsanların bir kısmı kanepelerde otururken geri kalanları sıradaydı. Boşta olan bir görevliyi görünce yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET // { JooHyuk }
FanfictionAvukat Lee Jooheon Dedektif Lee Minhyuk "Seni kaybetmek istemiyorum." "Sen benim sırrımsın." (devam etmeyecek.)