Günün sonunda, ofis neredeyse tamamen boşalmışken Louis de son evrak işlerini halledip odasına dönmüştü. Harry koltukta oturmuş odadaki külüstür televizyondan futbol maçı özetini izliyordu. Sıkıntıdan patladığı belliydi.
"Gidebiliriz." dedi Louis masasından araba anahtarını ve telefonunu alırken. "Hazırsın, değil mi?"
Harry konuşmadı. Sadece başını sallayıp ayağa kalktı. Üzerine çöken yorgunluk ve bıkkınlığı yüz ifadesine yansıtmıştı. Ruhsuz bir beden gibi ağır hareketlerle dedektif Tomlinson'ı takip etti.
Otoparkta Louis'nin arabası en uzak köşelerden birindeydi. Birlikte arabaya gittiler; Louis görgü tanığını ön koltuğa oturttu ve kendisi de direksiyonun başına yerleşti. Kontağı çevirmeden önce "Konuşmamız gereken bazı noktalar var. Epey ciddi noktalar." dedi.
"Tamam."
"Önce telefonunu kapatmanı ve sim kartını çıkarmanı istiyorum."
Harry ona sorgulayıcı bir bakış attı. Louis bu yüzden "Bana güvenmene ihtiyacım var, aksi takdirde seni koruyamam." diye ekledi. "Benden şüphe etmeden beni dinle. Zor değil."
"Kusura bakma, hayatımın en iyi gününü geçirmiyorum! Eski sevgilimin milletvekili babası adam öldürdü, bunu görüp kaydettiğim için de tüm gün polis merkezine kapatıldım."
Louis ona aynı asabiyetle karşılık vermedi. Bunun yerine "Üzgünüm." dedi. "Sana dürüst olayım. Daha önce siyasi bir davada yer aldım. Milletvekilinden çok daha düşük mevkiide birisi tecavüzle suçlanıyordu. Şikayet eden görgü tanığı birkaç gün sonra ölü bulundu. Olay çok büyüdü, kamera kayıtları aniden yok oldu. Dava tesadüfen bulunan bir kanıtla çözüldü."
Harry onun anlattığı olayı televizyonda gördüğünü hatırlıyordu. Ama detaylar basınla paylaşılmamıştı.
"Yani," dedi Louis ona dönerek. "Ben bu filmi daha önce gördüm, anlıyor musun? Bir suçun örtbas edilmesini engellemeye, bir tanığı hayatta tutmaya, meclisi ve ülkeyi bir pislikten kurtarmaya çalışıyorum."
Söyledikleri tabii ki korkunç şeylerdi. Harry gerginlikten elleri titreyerek telefonunu cebinden aldı, sim kartını çıkararak ikisini de Louis'ye teslim etti. Louis de onları alıp arabanın torpidosuna attı ve arabayı çalıştırdı.
"Kesinlikle peşime düşecekler. Eski sevgilim o evde olduğumu biliyordu, uşak biliyordu, görevli biliyordu... Sence... Beni bulabilirler mi?"
Louis takip edilip edilmediklerini anlamak için sürekli aynalardan arkasını kontrol ederken ona cevap verdi. "Seni arayacaklar. Telefon sinyalinden bulma ihtimallerini yok ettik. Evine bakarlar ama evine gitmeyeceksin, güvenliğin için başka bir yere gideceksin."
"Nereye?"
"Bilmiyorum."
Harry ona dehşetle baktı. "Nasıl bilmiyorsun? Şimdi nereye gidiyoruz?"
"Resmi kayıtlarda bir kasaba evine gönderileceğin yazıyor ama bunun güvenli olacağından emin değilim. Daha önce öldürülen o tanık da koruma evindeydi. Merkezde rüşvetçi bir polis olduğu ve bilgi sızdırdığı ortaya çıkmıştı. Bu bilgi asla kamuoyuyla paylaşılmadı tabii ki."
"Yani bir adam gözümün önünde öldürüldü diye muhtemelen ben de hedefteyim ama polisin beni koruyup koruyamayacağından bile emin değiliz."
"Planım şöyle; seni resmiyette o eve gitmiş gibi göstereceğiz ama mahkemeye kadar farklı bir yerde saklanacaksın. Sen ve ben hariç kimse gerçek yerini bilmeyecek. Duruşmadan sonra zaten sana bir şey yapamazlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET WITNESS
FanfictionHarry büyük bir suça şahitlik ettiği için kendini bir belanın tam ortasında buluyor. Güvenecek kimsesi, gidecek hiçbir yeri yok.