Davanın resmi olarak açılmasıyla Harry'nin hayatı eskisinden bin kat daha kolay hale geldi. İlk işleri Louis ile birlikte Doncaster'a gitmek, birbirlerinin aileleriyle tanışıp başlarından geçen her şeyi tek tek anlatmak ve olayları açığa kavuşturmak oldu. Bundan sonra Harry'nin de ailesini alarak Doncaster'dan ayrıldılar ve eski düzenlerine döndüler.
Neredeyse her şey eskisi gibiydi. Harry evine dönmüştü ve okuluna gitmeye devam ediyordu. Tek fark eskinin aksine artık Louis'yi tanıyordu, dünya tatlısı bir erkek arkadaşı vardı. Louis dava için çalıştığından çok sık görüşemiyorlardı, Harry'nin de kaçırdığı sınavları telafi etmeye çalışıyor oluşu birbirlerine ayıracakları vaktin iyice azalmasına sebep olmuştu.
Son final sınavını da atlattıktan sonra Harry mutfağa girdi, ufak bir pasta ve biraz kurabiye yapıp onları torbaya koydu ve Louis'nin evine gitmek üzere taksiye bindi. Bir haftadır hiç yüzünü görememişti ve telefonda da çok sık konuşamamışlardı, araya soğukluk girmeden erkek arkadaşının yanında olmak istiyordu!
Yolda bir yerde durup bir şişe de şarap aldı ve çok iyi bildiği evin önünde taksiden indi. Üst kattaki oturma odasının ışıkları yanıyordu, en azından Louis evdeydi. Bahçe kapısından içeriye girdi, sararmış otlarla dolan düzensiz bahçeye yargılayıcı bir bakış attı ve evin zilini çaldı. Beklerken neden bu kadar heyecanlandığını da anlamıyordu, sanki en sevdiği ünlünün evine giriyormuş gibi gergindi.
Kısa süre içinde kapı açıldı. Louis ekoseli pijama takımı ve üstüne geçirdiği renkli battaniyesiyle yorgun bir şekilde ona baktı. Gelenin kim olduğunu o anda anlamış gibi birden bire canlandı, "Harry!" deyip yana çekildi. "Hoş geldin, içeri geçsene!"
Harry içeriye girerken gülümsedi, "Son sınavımı verdim bugün. Eğer herhangi birinden kalmamışsam yakında mezun olacağım." dedi ve elindeki torbayı kaldırdı. "Ben de bunu kutlamak için tatlı ve şarap getirdim."
Louis iç çekti, onun elindekileri alıp yanındaki sehpaya koyarken "Çok özür dilerim!" deyip Harry'ye sıkıca sarıldı. "Bugün son sınavın olduğunu biliyordum, benim seni kutlamam gerekirdi ama çok yoğundum aklımdan çıkmış, çok üzgünüm."
"Önemli değil Lou, birlikte kutladığımız sürece kimin pastayı aldığı bence pek fark etmez." diye karşılık verdi Harry muzip bir şekilde. Sarılmayı bölmeden önce yanağını öpmeyi de ihmal etmedi. "Pijamana ve battaniyene bak, ne kadar seksi!"
"Misafir beklemiyordum." diyerek kendini savundu Louis gülerek. Kapıyı kapattı, torbaları bir eline alıp diğer eliyle Harry'nin elini tutarak merdivenlere yöneldi. "İyi ki geldin, çok özledim seni, görüşemedik doğru düzgün."
"Ben de seni özledim, telefonda bile denk gelemiyorduk o yüzden artık duruma el koymam gerekti."
Birlikte salona girdiklerinde Harry'nin gözüne çarpan ilk şey orta sehpadaki kağıt yığınıydı. Yerde pizza kutusu ve boş birkaç bira şişesi duruyordu. Oda çok dağınık değildi ama korkunç seviyede sağlıksız bir hayatı simgeliyordu.
Louis onun yığına baktığını görünce mahcup bir tebessümle "Davan yaklaşıyor." dedi. "Karşı tarafın avukatına fazla söz düşmesin diye her türlü delili tekrar tekrar inceleyerek dosyalıyorum. Milletvekili Jenkins'in sen görmeden önce işlemiş olabileceği suçları da derlerdik istihbarat merkezinde."
"Okulda Jeremy'yi hiç görmüyorum. Sanırım babasının davası yüzünden insan içine çıkamıyor şu anda."
"Eski sevgilinle karşılaşmıyor olmana pek üzüldüğümü söyleyemem ama babası yüzünden utanç duyması üzücü." dedi Louis. Koltukta Harry'ye yer açtı. "Sen otur ben bunları servis edip getireyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET WITNESS
FanfictionHarry büyük bir suça şahitlik ettiği için kendini bir belanın tam ortasında buluyor. Güvenecek kimsesi, gidecek hiçbir yeri yok.