Ertesi gün sabah gözlerini açan ilk kişi Louis oldu. Kendini Harry'ye sarılmış halde buldu, uzun zamandır böyle uyudukları belliydi, her yeri uyuşmuştu. O biraz kıpırdanınca Harry de uyandı, tüm kaslarının ağrıdığını hissederek kollarını Louis'den ayırdı ve esnedi. "Günaydın."
"Günaydın."
"Çok fena yatmışım, tutulmuşum resmen..."
Louis esneyerek başını salladı ve ona katıldığını belirtti, o da aynı durumdaydı. İyice gerinip kaslarını rahatlattıktan sonra ise doğruldu, "Hadi bakalım, bizim göçebelik bugün de devam ediyor. Hazırlan da çıkalım." dedi.
Bütün eşyaları bungalovda kaldığı için pek hazırlanacak bir şey de yoktu aslında, önceki günün pantolon ve tişörtlerini giymek zorundaydılar, diş fırçaları yanlarında değildi. Sadece yüzlerini yıkayıp birkaç parça eşyalarını alarak odadan ayrıldılar.
Motelde restoran gibi bir şey yoktu ama yakında ufak bir kafe vardı. Orada hızlıca kahvaltı yaptıktan sonra da yine yürüyerek anayola çıktılar.
"Bu sıcakta böyle yürüyecek miyiz?" diye sordu Harry. Sonsuzluğa gidiyor gibiydiler, yol hiç biteceğe benzemiyordu. "Bir planın var mı?"
"Önce para çekmemiz lazım."
"Para çekemeyiz dedin, kartını takip ettiriyorlardı?"
"Başka çaremiz kalmadı. İlk önce bir ATM bulalım sonra şehir merkezine döneceğiz."
Bunun daha tehlikeli olup olmadığını sorgulamadı Harry, Louis ne yaparsa onaylıyordu artık. Bir süre yürümeye devam ettiler ve sonunda önceki gün de uğradıkları benzinliğe yeniden ulaştılar. Bıraktıkları polis arabası hâlâ oradaydı. Louis sonunda iyi bir şey görmenin sevinciyle gülümsedi. "Arabayı almaya gelmemişler. Arabada takip cihazı yokmuş. Bu işimizi çok kolaylaştırır."
"Şehre bununla mı döneceğiz?"
"O kadar gitmeyi göze alamayız ama en azından ATM'den hızla uzaklaşırız. Kart hareketlerimi benim hakkımda tutuklama kararı ya da arama emri olmadan resmi yollarla kontrol edemezler. Yasadışı yollarla takip edecekler, bu da bize en az bir saat kazandırır."
Bankamatiğin önüne geldiklerinde Louis kartını taktı ve yanında taşıyabileceği miktarda para çekti. Neredeyse son maaşının tamamı kadardı. Parayı saymadan ortadan böldü, yarısını Harry'ye uzattı. "Ceplerine falan doldur, farklı ceplere parça parça koy."
Aynı anda paraları ceplerine koydular. Harry "Bir saatimiz var," dedi. "İçeriden bir şeyler alalım. Kılık değiştirmemiz gerekebilir."
"Peruk ve kıyafet, kesinlikle."
Mini markete girdiklerinde içeride birkaç kişi alışveriş yapıyordu. Hiç dikkat çekmeden raflar arasında gezinmeye başladılar. Tokaların bulunduğu yerde epey sahte görünümlü peruklar vardı, Harry en gerçekçi olan birkaç tanesini aldı. Bu sırada Louis de birkaç parça kıyafet seçti, uyduruk da olsalar bir süre iş görürlerdi. Şapka ve güneş gözlüğü de almayı ihmal etmediler; kılık değiştirmeye hazırlardı.
Louis kasada ödemeyi yaparken adama "Buralarda hemen bilet bulabileceğim bir otobüs var mı?" diye sordu. "Mesela yarım saat içinde hemen binip gidecek şekilde."
"Yok, buradan giden otobüsler sabah ve akşam gider sadece zaten. Günde iki kere."
"Başka yolu yok mu yani gitmemin?"
Adam etrafına bakındı, kimsenin görmediğinden emin olunca bir kart çıkarıp Louis'ye uzattı. "Yolun ilerisinde Stu'nun hurdalığı var. Oraya gidersen çok ucuza araba alabilirsin."
![](https://img.wattpad.com/cover/240405129-288-k37596.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET WITNESS
FanfictionHarry büyük bir suça şahitlik ettiği için kendini bir belanın tam ortasında buluyor. Güvenecek kimsesi, gidecek hiçbir yeri yok.