Louis ve Harry hava henüz tam olarak aydınlanmadan uyandılar. Önce Louis gizli odadan çıktı, evi kontrol etti. Ardından Harry'yi de aldı. Mutfakta aşırı hızlı bir kahvaltı ettikten sonra Harry'nin eşyalarını toparlamak için evi turladılar. Onu götürebileceği bir yer vardı aklında ama çok kısa süre saklanabileceği bir yerdi ve riskliydi.
"Hazırım." dedi Harry tüm eşyalarını koyduğu sırt çantasını ve mini bavulu alıp kapıya doğru yürürken. Louis de etrafı hızlıca kolaçan etmişti. "İstersen gidelim. Arabam kapının önünde."
"Nezarethanede mi kalacağım? En son iki seçeneğimiz vardı; biri evdi diğeri hapis."
"Evime gelip seni aradılar. Bence nezarethane pek güvenli sayılmaz. Bir şeyler düşündüm bakalım, biz bir gidelim de."
Hapishane de güvenli olmazdı çünkü resmen tanığı her yerde arıyorlardı, hapishaneye gizlice gitmesi mümkün değildi ve nezarette kaydı olduğu zaman da açık hedef olacaktı.
Birlikte arabaya bindiler ve Louis direksiyonun başına geçer geçmez etrafı kontrol ede ede ilerledi. Takip eden kimse olmadığından emin olana kadar karmaşık yollara girip çıktı. Harry büyük bir vazgeçmişlikle yolu izliyordu. Hayatının korkunç bir dönemindeydi ve bu dönem pek biteceğe de benzemiyordu.
Şehrin tam anlamıyla öğrenci mekanı olan bölgelerine geldiklerinde Louis yavaşladı. Katolik bir kiliseye ait olan öğrenci yurdunun önüne arabayı park etti. "Yurt müdürüyle konuşayım, seni kısa bir süre misafir etmelerini kabul ettirebilirsem gelip arabadan alırım."
"Ben de yukarıya gelsem? Yalnız kalmak pek cazip gelmiyor şu anda."
"Haklısın, boşuna yorulmaman için kalmanı söylemiştim."
"Yanımda beni koruyacak biri olduğunu bilmek yorulmamaktan çok daha önemli."
Louis gülümsedi, omuz silkti ve kapısını açtı. O inince Harry de arabadan çıktı ve eşyalarını aldı. "Kabul ederlerse yurtta kalacağım yani?"
"Kısa bir süre, evet. Burada uzun süre saklanman imkansız. Seni ne kadar büyük bültenle arıyorlar bilmiyorum ama... Neyse yani, ben yeni bir yer bulana kadar."
Eğer çok ciddi bir şekilde arıyorlarsa her yerdeki adamlarına Harry'nin fotoğrafları ulaştırılmış olurdu muhtemelen. Toplu yaşanan hiçbir yer güvenli olmuyordu.
Louis kapıdaki güvenliğe polis rozetini gösterdi ve Harry ile birlikte içeriye girdi. Daha önce tanık koruma programında kullanılan bir yurttu burası, o yüzden çok absürt bir teklifte bulunuyormuş gibi algılanmayacağından emindi.
Müdürün odasının önüne gelince Harry'ye "Bekle, olur mu?" diye sordu. "Önce izin alalım."
"Kapıda bekliyorum."
"Bir şey olursa seslen."
"Tamam." Harry eşyalarını yere bıraktı ve koridordaki oturaklardan birine oturdu. Çok uykusu vardı.
Louis ise bu sırada kapıyı çaldı, içeriden gel sesini duyunca da odaya girdi. "Merhaba Müdür O'Connel. Ben Dedektif Louis Tomlinson."
Adam onun rozetini görür görmez tebessüm etti, "Buyurun dedektif." diyerek ona sandalyelerden birini işaret etti. Güvenlik ona polisin geldiğini zaten haber vermişti. "Hoş geldiniz. Size nasıl yardımcı olabilirim?"
"Hiç uzatmadan konuya gireceğim. Birkaç günlüğüne saklanması gereken bir tanığım var. Çok kısa bir süre. Ona ayırabileceğiniz bir oda var mı?"
"Resmi izninizi gösterirseniz-"
"Resmi izin yok. Resmi bir tanık saklama değil."
"O zaman üzgünüm ama-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET WITNESS
FanfictionHarry büyük bir suça şahitlik ettiği için kendini bir belanın tam ortasında buluyor. Güvenecek kimsesi, gidecek hiçbir yeri yok.