-30-

2.4K 118 8
                                    

ASYA

Kollarım Atlas'ın boynuna sıkıca sarılmıştı ve beni hiç ağır değilmişim gibi sızlanmadan odaya taşıyordu. Ben yarı uykuluydum, bir düş gibiydi o anlar benim için. Elbisemle yatağa yatırdı, ondan bir iki dakikalığına da olsa kopmak beni üzüyordu. Her an yanımda olsun istiyordum. Hafif adımlarla yürüyüp ışığı kapattı.

Gözlerimi hafifçe araladım ve çıplak sırtını gördüm. Tişörtünü çıkarmıştı ve kendine pijama çıkarmıştı. Onu izlediğimi anlamasın diye hızla gözlerimi kapattım ve yatağa girmesini bekledim. Yatağa girdiğinde hızla ona sarıldım ama üstü hâlâ çıplaktı. Utanarak kollarımı çektim, gülerek beni kendine çekti.

"Çok sıcak," dedi fısıldayarak. "Altıma bir şey giydim ama."

"Çok sağol." dedim üstünün çıplak olduğunu düşünmemeye çalışarak. Çok güzel bir vücudu vardı ve ona dokunmak havadan daha sıcak hissettiriyordu.

Başımı göğsüne koydum, saçlarımı öpüp,

"İyi geceler." diye fısıldadı.

"Sana da." dedim yorgun bir sesle. Onunla birlikte olduğum bir gecenin kötü olma ihtimali yoktu zaten.

"Hazır uyanmışken rahat bir şeyler giymek ister misin?"

"Böyle iyiyim," dedim kedi gibi ona daha çok sokulurken. O saçlarımı okşarken ben mayışıp uyuyakalmıştım.

Sabah huzurla uyandığımda hala yanımdaydı ama çok terlemiştim. O uyanmadan kalkıp duş alıp kahvaltı hazırlamayı düşünüyordum. Ses etmeden yavaşça yanağını öpüp kalktım, yüzünde durgun bir ifade vardı. Klimaya rağmen nasıl bu kadar terlediğimi anlamıyordum, yazın biriyle sarılıp uyumak böyle bir şeydi herhalde.

Nerden havlu bulacağımı bilmiyordum, o yüzden banyo çekmecelerine kısaca bir göz attım. Elime geçen bir havluyu alıp hemen duş aldım, kendimi kurulayıp aynı elbiseleri giydim. Dün gece keşke kalkıp başka bir şeyler giyseydim, şu an biraz iğrenç buluyordum kendimi. Atlas'ın şampuanıyla yıkanmıştım, onun saçlarının kokusu saçımdaydı. Benim hoşuma gitmişti o koku.

Parmak uçlarında yürüyüp huzurla uyuyan tatlı ifadesini biraz izleyip mutfağa indim. Dolabı açtığımda en azından yumurta bulmayı bekliyordum ama içkiden başka bir şey yoktu. Cidden mi Atlas? Ana yemek olarak içki mi içiyorsun?

Mutfağın altını üstüne getirdiğimde yiyecek bir şey bulamamıştım. Çay kahve falan olsa yine tamamdım ama gerçek anlamda hiçbir şey yoktu. Evde pizza kutusu falan da yoktu ya da dışardan yediğine dair başka bir kanıt. Ev temizdi, Atlas'ın temiz biri olduğunu biliyordum zaten.

Umutsuz bir şekilde odaya dönüp yavaş adımlarla Atlas'ın yanına uzandım. Onu izlerken hayatlarımızın bu kadar küçük bir ayrıntıda bile ne kadar farklı olduğunu düşünüyordum. Ev yemeği dışında bir şey yemezdim, fast food ise ayda yılda bir. O gece gündüz hazır yiyor olmalıydı, keşke yapmayı bildiğim bir yemek olsaydı. İlk defa kahvaltı hazırlayabileceğimi düşünmüştüm ama malzeme yoktu.

Elimi yanağına koyup parmaklarımla hafifçe okşamaya başladım. Kendimi tutamayıp uzanıp yüzünü öpmeye başladım. Bir süre sonra hissedip gözlerini yavaşça araladı ve beni görünce gülümsedi.

"Günaydın." dedim gözlerimden kalpler çıkarken.

"Günaydın."

Dudağıma küçük bir öpücük kondurup kalktı. Yataktan çıkıp banyoya ilerlerken ben de çantama uzanıp naneli sakız çıkardım. Diş fırçam yoktu, ağzım kokmuyordu ama hazırlıklı olmak lazımdı. Bu sevgililik işlerinde deneyimli sayılmadığım için bu tarz şeyleri çok takıyordum. Sakızımı yutup onun çıkmasını bekledim sırt üstü yatarken.

YATAĞIMDAKİ KIZIL #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin