-10-

4.2K 186 38
                                    

çok kısa bir zamanda 1k oldukkk onun şerefine atıyorum bu bölümü.

kapak nasıl olmuş:/// kendim yaptım

yorum yapmanız benim için çok önemli.... lütfen düşüncelerinizi çekinmeden dile getirin. ihtiyacım var.... votelemeyi unutmayınnn iyi okumalar

diğer bölüm biraz geç gelebilir, hem yazmaya başlamadım hem de biraz tıkanmış hissediyorum kendimi, bakalımm

ATLAS

O bir çiçekçideki en güzel çiçekti.

Narindi, yeryüzünün en güzel renklerine boyanmıştı. Diğer çiçekler koparılacağı ya da solacağı günü korkuyla beklerken o tüm ihtişamıyla daha güzel renklere boyanıyor, dallanıp budaklanıyordu sanki. Solacağı günü düşünmüyordu, sadece mutlu olmaya, dünyanın en güzel duygularını hissetmeye aramıştı kendini.

Kötü hissettirecek tek bir duygu, en ufak bir mutsuzluk onu tek nefeste söndürecek gibiydi.

Yere kapanmıştı. Saçları daha da dağılmış, tüm yüzünü kapatıyordu. Hızla arabadan çıkıp yanına koştum ve yere yığılan bedenini kucağıma aldım.

Vücudu cayır cayır yanıyordu ve konuşmaya mecali yoktu. Saçları yere dökülürken kollarımda sanki bir ceset taşıyor gibiydim.

Acele etmeden ileriye bakarak arabaya taşıdım onu, yan koltuğa bıraktığımda yarı baygın gibiydi. Gözyaşları yüzünde korumuş, geçtiği yolu yakmıştı sanki.

Sürücü koltuğuna geçtiğimde arabayı çalıştırmak ya da gözlerini açmasını beklemek arasında kalmıştım.

"Neden burdasın?" diye sordu gözlerini açmadan, yorgun bir sesle.

"Şey..." dedim bocalayarak. "Biraz içtiğim için çevirmeye yakalanmak istemedim. Hazır park etmişken biraz uyuyacaktım."

Dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı.

"En çaresiz anımı görmen için hayat sana bir oyun oynamış," dedi gözlerini aralayarak. "Bana da oyun oynuyor ama ben hayattan daha güçlüyüm."

Çiçeğimiz küçük bir darbe karşısında yıkılmayacak kadar kök salmıştı demek.

"Beni çok güzel bir yere götürür müsün," dedi yorgun bir sesle. "Her şeyi unutturacak kadar güzel bir yere."

"Denerim," dedim ana caddeye çıkarken.

"Bu şehrin denize çıkmasını ne çok isterdim," dedi uyuklayan bir sesle. Bu halde bile bu konuşkan olması, bir şeyler anlatması beni şaşırtıyordu. Yorulmaz mıydı hiç?

Sahi, bu hale nasıl gelmişti?

Sorma Atlas, umursama.

"Denizi çok severim... Ege, Akdeniz, Karadeniz, Marmara.... Bir o kadar da korkarım ama. O uçsuzluk, bucaksızlık, o dipsizlik... hem çok güzel hem de çok korkunç değil mi?"

Hangi ara bu kadar canlanmış, bu kadar yaşam dolmuştu yine?

"Boğulmak," gözlerini sımsıkı kapattı, "ne korkunç bir ölüm şeklidir boğulmak."

"Ben her kara parçasında boğuluyorum," dedim düşünmeden.

Dondu, elini uzatacak gibi oldu ama anında vazgeçti. Bir şey demeden arabayı rastgele sürmeye devam ettim.

"Nereye gidiyoruz," diye sordu öksürüp konuyu değiştirerek.

"Bilmiyorum," dedim omuz silkip.

YATAĞIMDAKİ KIZIL #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin