-2-

7.4K 217 34
                                    

benim için çok önemli yorum yapmanız. lütfen düşüncelerinizi esirgemeyin, yorum görünce yazmaya değer bir şeyler buluyorum. bana yazmak için güç verin. iyi okumalar :)))))

ATLAS(önceki gece)

"Paraya ihtiyacın yok değil mi? Varsa göndereyim."

"Yok oğlum, canının sağlığından başka bir şey istemiyorum."

"Tamam anneciğim, ben seni arayacağım yine. Kendine iyi bak." Telefonu kapatıp herhangi bir gece kulübünün içine daldım.

Bar kısmına yanaşıp bir tabureye oturdum ve barmenden sek viski istedim. Gece boyunca orda oturup viski içecektim. Planım buydu.

Nasıldı o şarkı?

Bir barta kulesi üstünde babamın öldüğü yaştaydım.

Bugünün benim için anlamı büyüktü. Gerçi doğum günlerimi kalabalık bir arkadaş grubuyla kutlamazdım ama bugün yalnız olmamın sebebi başkaydı. Babamın öldüğü yaşa gelmiştim bugün. Hiç tanıyamadığım babam.

21. yaş günümdü bugün ve bir bar taburesi üstünde içtikçe içecek, talihime sövecektim. Bu öksüzlüğüme sövecektim. Bu babasızlığıma lanet edecektim.

Geçrekten de içtikçe içtim, bir süre sonra zaman kavramımı kaybetmeye başlamıştım. Öyle kolay sarhoş olmazdım, hafiften gidiyordum ama.

"Ben çok sarhoşum!"

Biri kulağımın içine doğru bağırınca  anlamazca bir şekilde yanıma döndüm ve ateş gibi saçları olan bir kızın bana bakıp güldüğünü gördüm. Evet, sarhoşsun her halinden belli oluyor.... Açık yeşil gözleri kısılmış ve nemlenmiş, dolgun dudakları ağzını kocaman açmasına rağmen hala büyük görünüyordu. Kızı iyice süzdükten sonra,

"Saçların doğal mı?" diye sordum bağırarak. Bir süre gülüşü kesildi, avel avel saçlarına bakmaya başladı.

"Evet! Çok doğal!"

Dikkatimi en çok çeken şey saçları olmuştu zaten, hafif turuncuya kaçıyor, bembeyaz tenine çok yakışıyordu. Ama flört, seks havamda değildim. O yüzden kızdan kurtulmaya baktım sadece.

"Güzelmiş," diyip önüme döndüm tekrar rahatsız edilmeme umuduyla. Viskimden tam bir yudum almıştım ki omzumda parmaklar hissettim. Bıkmış bir şekilde arkama döndüm.

"Ne yapıyorsun?"

"Asya." Baş belası.

"Atlas," diyip tekrar önüme döndüm. Hayır, yine olmasın! Omzuma bu sefer tırnaklarını da batırıyordu.

"Ne var?" dedim bu sefer sert bir şekilde. Sıkılmıştım çünkü.

"Bu kadar somurtmaa!" o kadar çok gülüyordu ki bu kadar gülmek bana imkansız geliyordu. Kolumu tutup çekiştirmeye başlayınca başta biraz direndim ama başka birini bulmadığı sürece bu sarhoş kızılın yakamı bırakmayacağını anlamıştım. O yüzden beni sürüklemesine izin verdim.

Karşıma geçip o kadar kendinden geçmiş bir şekilde dans etmeye başlamıştı ki başka bir zaman olsa çok eğlenirdim, gözlerimden yaşlar akana kadar gülerdim herhalde. Ona biraz yaklaşıp,

"Sen delisin!" diye bağırdım. Daha da çok gülmeye başladı.

Sonra birden irkildi, ne olduğunu anlayamamıştım başta. Sonra dönüp sır veriyormuş gibi,

"Basıldık." dedi gülerek. Karşımızda sinirden gözü dönen bir esmer ve neredeyse baygın bir sarışın vardı. Nasıl bir üçlüydü bu? Bir sarışın bir esmer bir kızıl ekip kuralım diyip mi birbirlerini bulmuşlardı? Renkler dışında üçüz gibilerdi. Boyları birbirine yakın, minik burunları dolgun dudakları vardı üçünün de. Göz renkleri de garipti, üçünün de gözleri büyük, sarışının mavi kızılın yeşil esmerin siyah kadar koyu bir kahveydi. O an kafam iyi olduğu için mi bilmiyorum ama bu detaylara çok düşmüştüm.

YATAĞIMDAKİ KIZIL #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin