İyi okumalar🧚🏻
Lola runs🏃🏼♀️"Jimin biraz sakin olsana, benden daha heyecanlısın."
Jimin ellerini belki de yüzüncü kez kıyafetinin eteklerine sürttü ve avcundaki terden kurtuldu. İki dakika sonra yine aynısını yapacağını biliyordum.
"Ben sakinim Taehyung ama sen hiç heyecanlı değilsin," dedi birden sonuna doğru sesini yükselterek. Gözlerimi kapatıp açtım. Ben de heyecanlıydım elbette ama bunu belli edip ikimizi de bir panik havasına sokmak istemiyordum. Yoksa sonunda onu sakinleştiren ya ben olacaktım ya da baş edemeyip Yoongiyi çağıracaktım.
"Ben heyecanlıyım ama şimdi çok heyecanlı gözükürsem olmaz. Yani sonuçta koskoca prensim değil mi? Bir ağırlığım olmalı."
Jimin bu dediğime saniyesinde burun kıvırdı. "Ne yani, prenssin diye insani duygularını görmezden mi geleceksin? Aksine senin de heyecanlı olduğunu göstermen gerekiyor ki, çocuk anlasın senin bir şeyler hissettiğini."
Haklıydı, hatta o kadar olgunca konuşmuştu ki kendi heyecanını unutmuş gibiydi. Böyleydi işte Jimin, ne zaman birinin başı sıkışsa tüm olgunluğu ile orada olurdu. Ama diğer zamanlarda ilgi açlığı çeken biri gibi davranmayı seviyordu. Kimsenin de şikayeti yoktu bu durumdan.
"Tamam git artık, giyiniksin, koku sürdün, gülümse bakayım dişlerini kontrol edeyim."
"Dişlerimi fırçaladım tabiki de Jimin," diye homurdandım.
Kaşları çatık çocuk dişlerini öne doğru uzatarak bana sahte bir gülücük vermişti. Ben de onun gibi yaptım ve kontrolünün bitmesini bekledim.
"Harika, ah neredeyse unutuyordum." İç cebinden bir buruşmuş bir peçete çıktı. Yavaşca açtı ve içinden kokusundan tanıdığım bir nane yaprağını bana uzattı.
"Bu neden?" dedim elinden alırken.
"Çiğneme sakin, dilinin üstünde dursun" diye beni uyardı önce. "Bilmem belki lazım olur."
Bahsettiği şeyi anladığımda ağzım hayretle açıldı. Tanrım aklıma bile gelmemişti çünkü tahmin ettiğim kadarı ile Jungkook bu konularda biraz çekingendi.
"Sen çok fenasın."
"Biliyorum," dedi saçındaki tokayı düzelterek. Yüzümdeki munzur sırıtışla beni kapıya götürdü.
"Bak şimdi, sakin ol tamam mı? O belki belli etmese de heyecanlı olacak bu yüzden onun ilk rahatlat.Çok fazla feremon kullanma yoksa onun üstünde güç sergilemek istediğini düşünüp senden uzaklaşabilir."
"Asla öyle bir şey yapmam," dedim kendimi savunmaya geçerek.
"Amacın o olmayabilir ama heyecanından dolayı tutmak zor olabilir. O feremonlarını tutmayı öğrendi, ama sen buna alışkın değilsin."
Kafamı sallayarak onayladım. "Tamam git hadi çatlayacaksın şimdi."
O halime kahkahalarla gülerken ses çıkaramamıştım çünkü zamanında Yoongi ile görüşürken ben de ona gülüyordum.
Onu geride bırakıp odadan çıktım. Bogumu bulmak amacıyla ayaklarım beni ortak salona yönlendirirken onu Yoongi ile konuşurken görmüştüm. Bir köşede kısık sesle konuşuyorlardı.
"Prensim?" dedi Bogum beni görür görmez.
"İşimiz var azcık Bogum."
"Onu da mı buluşmaya götürüyorsun?" dedi Yoongi dalga geçer bir halde.
Gözlerimi devirdim. "Hayır tabiki de, etrafı kolaçan etmesi gerek."
Bogum hemen peşime takılırken Yoongi de selam verip, başka tarafa gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
At First Sight | Taekook (ASKIDA)
FanfictionSilla veliahtı Kim Taehyung ilk görüşte baş edemeyeceği hislerle karşılaşmıştı.