İyi okumalar, Lola runs🏃🏼♀️
Etraftaki hummalı hazırlığın arasından sıyrıldım ve okumam gereken şeyler olduğu için odama geçtim. Birkaç güne gidecektim ve Jungkook ile görüşmem gerekiyordu. Hoş şimdiye kadar duymamış olması imkansızdı çünkü birkaç saat sonra saraydaki herkes benim sefere gideceğimi biliyordu. O duymadan onunla konuşmak istemiştim, bu haberi yüz yüze vermek istemek ama maalesef sarayın için dışı kadar büyük değdi.
Yine de onun bunu durumu anlayışla karşılayacağımı biliyordum. Omu az da olsa tanımak beni o kadar mutlu ediyordu ki: İleride birbirimize nasıl alışıp, karışacağımızı görmek için sabırsızlamıyordum.
Elime gideceğim yerle ilgili yazılan bir kitabı alıp okumaya başladım ve dikkatimi olabilidiğince Jungkooktan uzak tutmaya çalıştım.
~~~
İleriden gelen Bogum ve Jungkook'u görür görmez oturduğum mermerden kalktım. Jungkook yeni uyandığı belli olan uyku mahmuru yüzü ile bana doğru geliyordu. Geceliğinin üstüne geçirdiğini tahmin ettiğim kalın ve uzun bir ceketi vardı. Onu uyandırmış olmamın suçluluğu içindeyken Bogum onu bana ulaştırır ulaştırmaz, arkasını dönüp etrafı kolaçan etmeye gitmişti.
"Prensim?"
Kısık ve uykulu ses tonu dudaklarımı ısırmama sebep olurken elimi uzattım. Sorgulamadan beyaz sıcak elini avcuma bıraktı. Muhtemelen yeni uyandığı için bu kadar sıcaktı. Bedenine sarılmak istedim. Onu kendi yanıma çekip mermerin üstüne koyduğum postun üzerine oturtturdum.
Hala uykulu olduğu için şaşkın şaşkın etrafa bakıp, ayılmaya çalışıyordu.
"Bir krallık var," diye lafa girdim. "Yıkılmak üzere. Geçen aylarda yani senin buraya ilk defa geldiğin zamanlar orası bir savaşa girdi ve toparlanamadı. Bu yüzden o krallığın bize sınır olan topraklarından hak alabilmek için abim oraya sefere gidecekti. Daha sonra hastalık yüzünden biraz ertelendi ve Seokjin hyungum hamile olunca abim bu işten muaf tutuldu."
Kafasını salladı ve ellerini kucağında birleştirdi. Şimdi biraz daha ayılmış gözüküyordu. Üşümemesi için acele etmeye gayret gösterdim.
"Bu yüzden abimin yerine ben oraya gideceğim."
Bakışları kucağına düştü. Tahminimce bunu duymuştu ama yine de benden duymak isteyeceğini düşünmüştüm.
"Ne kadar sürecek peki?"
Sormasını en istemediğim soru geldiği için ben de bakışlarımı onun güzel yüzünden çektim ve kucağıma indirdim. Oraya gidince hiçbirimiz ne ile kim ile karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Büyük ihtimalle bizden başka krallıktan adamlar da olacaktı. Ve eğer bir anlaşmaya varamazsak ben destek istemek zorunda kalacaktım.
"Bu tür işler de kesin bir zaman yok, yani neler olup biteceğini ben de orada göreceğim."
Bakışları bana döndü. Ben de onu şimdiden özlediğim için ona döndüm.
Yüzündeki ifade kalbimi kırdığından "Jungkook," dedim iç çeker gibi. Gitmemi istemiyordu. Bakışları üzgün bir çocuğunki gibiydi.
İkimiz de bir süre sessizce durduk. Onu dinlemek istiyordum ama o o kadar düşüncelere dalmış gibiydi ki kafasına bana yer yoktu sanki.Bu yüzden sessizce yüzünün her kısmını aklıma kazımak için uzun uzun izledim.
"Ne zaman gideceksin?"
İç çektim. "Seokjin hyungumun hamileliğini kutlamak için yarın bir davet olacak. O günün akşamı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
At First Sight | Taekook (ASKIDA)
FanfictionSilla veliahtı Kim Taehyung ilk görüşte baş edemeyeceği hislerle karşılaşmıştı.