İyi okumalar bebişler🧚🏻
Lola runs🏃🏼♀️Jungkook beni sersem bir halde öylece ortada bırakıp gittikten yaklaşık 10 dakika sonra kapı açılmış ve Jimin hışımla dışarı fırlamıştı. Beni bir elim öptüğü yanağındayken bulunca "Seni öptü mü!" diye bağırarak karanlıkta saçma sapan dans etmiş ve ikimizin de üşüdüğünü fark ederek, bizi içeri sürüklemişti.
Beni kendi odasına çektiğinde Yoongi masada kağıtların başındaydı ve bıkkın bir yüz ifadesi ile önündekilere bakıyordu. Onu oradan kışkışlayıp, beni oturttu ve Yoongi'nin kaçmasına fırsat vermeden hemen yanıma çökmüşlerdi.
"Her şeyi anlat hemen," diye çığırdı. Yoongi cırtlak çıkan sesine hafifçe yüzünü buruştursa da dikkati bendeydi.
"Biz istersen başka yere gidelim Jimin, Yoongi de çalışsın burada."
Ben ayaklanamadan Yoongi beni oturtmuş ve "Bende okumamak için bahane arıyordum," demişti.
Jimin göz devirirken "Meraktan kuduruyor da işte böyle bahanelerle geliyor," dedi. Yoongi de aynı eşi gibi göz devirdikten sonra bana dönmüştü. Şimdi ikisi de meraklı gözlerle bana bakıyordu.
"Ben artık onunla evlenmek istiyorum."
Jimin kocamam bir kahkaha koparırken, Yoongi de ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu.
"Tae sana büyü mü yaptı bu çocuk, daha ilk görüşmeniz, az yavaş mı olsan kardeşim?"
Jimin hala gülerken eşinin dediği şeyle onu kolu ile dürtmüştü. "Sus bakayım sen, bu işler böyle, çok sevince hemen evlenmek istiyorsun, eğitiminin bitmesini değil."
Jimin açık açık ona laf sokarken Yoongi bıkkınlıkla bana dönmüştü. "Konu her şekilde nasıl bana geliyor ben artık yetişemiyorum. Siz konuşun bari en son yorum yapayım."
Jimin kafa sallarken tekrar bana dönmüştü.
"Bana Taehyung-ah dedi,"dedim tekrar lafa girerken. Bölük parça anlatıyordum ama hala etkisindeydim.
Jimin kıkırdadığında ben de güldüm. Gecenin geri kalanını onlarla geçirecektim belliydi.
~~~
"Bogum bu mektuplar nasıl bu kadar birikti?"
Elimdeki yığınla kağıda bakarken bir yandan da önümdeki büyük masaya çöktüm. Bogum da hemen yanıma çökerken, "Prens Namjoon biraz meşgüldü, sanırım eşi biraz rahatsızlanmış."
Gözlerimi kağıttan çektim ve Boguma baktım. "Ne zaman öğrendin sen bunu?"
"Sizin yanınıza gelmeden hemen önce, bunları da Prens Namjoon'un masasından aldım. "
"Tamam ben bir bakayım, daha sonra devam ederiz okumaya."
Kağıtları öylece bıraktım ve toplantı odasından çıktım. Adımlarım çabucak üst kata çıktı. Benim odamın az ilerisindeki hyunglarımın odasına girmek için kapıyı çaldığımda, içeriden zaten sesler geliyordu.
Kapıyı yavaşca açtığımda içeride abimlerden başka bir de şifacı vardı ve bakışlarımı şifacının yüzünden çekip Seokjin hyungumu bulduğunda gördüğüm yüz ifadesi ile ona yaklaştım.
"Hyung? İyi misin? Neler oluyor?"
Seokjin hyung elleri ile gözyaşlarını sildi ve daha sonra hemen yanını patpatlayarak beni yanına çağırdı. Abim ise bir noktaya dalmış ve öylece hareketsiz duruyordu. Yatağın ucuna usulca oturdum ve artık tebessüm eden fakat hala ağlayan hyunguma baktım.
"Taehyung-ah, amca oluyorsun."
Ağzım şokla açılırken, ellerim istemsizce hyungumu bulmuştu. Amca mı oluyordum ben? Yani benim bir yiğenim olacaktı öyle mi?
Ben kıkırdamaya başlarken, Seokjin hyung da yüzündeki yaşlarla bana bakıp gülmeye başladı.
"Hyung bu çok güzel bir şey, ben tebrik ederim sizi."
Hızlıca hyunguma sarıldım. Birbirimizi sıkıca sardıktan sonra ayağa kalktım ve hızlıca abime atıldım. Bedenlerimiz birbirine şiddetle çarptığında hızlı hızlı atan kalp atışlarını bile duymuştum. Feremonları çok güçlüydü şuan. En son ondan böyle bir güçlü koku aldığımda Seokjin hyung ile evleniyorlardı.
Yine de biraz endişeliydi. Çünkü gitmesi gerekiyordu ve Seokjin hyungu bırakmak istemiyordu.
Onlarla sevincimi paylaşıp odadan çıktığımda hala küçük küçük kıkırdıyordum. Sarayda bir çocuk olmayalı baya bir süre geçmişti. Sanırım insanların gördüğü sarayda dolaşan en son çocuk bendim.
İçim kıpır kıpır aşağıya indim. Ne yapacağımı şaşırmıştım ve şuan Jungkook ile konuşmak istiyordum.
Bakışlarım iki tane yardımcı kıza çarptı. Acaba onlara sorsam olur muydu ki? Emin olamıyordum çünkü birden Jungkook'u sormak garip olabilirdi. Ama o benim yardımcım sayılırdı, aksine onu sormam çok normaldi.
Bu sırada kızlar beni fark etmiş ve eğilerek selam verdikten sonra bana baka baka, aralarında konuşarak uzaklaşmışlardı.
Durumun garipliği ile bakışlarımı etrafta gezdirmiş ve bana bakan başkalarını da görmüştüm. Bu her zaman ki normal bakışlar değildi, şüpheci hatta biraz hayal kırıklığı olan bakışlardı. Bir şeyler dönüyordu ve sanırım bunu bilmeyen sadece bendim.
Babaanne oluyoruuuuuuzzzz jdjdjdjsjf hiç de sevmem çocukları ama yaptık bir şeyler işte, konu yine taekook ağırlıklı olacak don't worry bebişler>
Biraz slow update geliyor çünkü bir takım teknik sıkıntılar var ve yakın bir zaman da çözmeye çalışacağım. Bu yüzden hikayeyi unutmayın lütfen, sonra görüşürüzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
At First Sight | Taekook (ASKIDA)
FanfictionSilla veliahtı Kim Taehyung ilk görüşte baş edemeyeceği hislerle karşılaşmıştı.