2

364 26 13
                                    

Yapmamız gereken şeyler vardı. Soğukkanlı olmak, kışkırtmalara cevap vermemek ve vatan için bilgiler toplamak. Herkesin görevleri ağırdı. Hayatlarımızı tehlike altına almıştık, hepimiz.

Omzumda vatanın yükü varken sokakta bu kadar rahat dolaşmak beni huzursuz ediyordu. İçten içe kendimden nefret ediyor, içten içe kendimle hesaplaşıp duruyordum.

O kayalıkta birkaç saat oturmuştum. Ve şimdi daha yeni oradan kalkmış evime doğru yürüyordum. İngiliz erleri dışında sokakta başka hiçkimse yoktu.

"İyi geceler." kapımın kilidini açıp evlerin etrafında olan askerlere bakmıştım. Göz teması kurduğum bir askerin gözleri ardıma kaydığı an bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım.

"Sizede iyi geceler Bayan Maria." demişti oldukça zoraki bir şekilde.

"Her zamanki gibi yapabilir misin Thomas?" demiştim omzumun üstünden bakmayı kesip, bedenimi ona çevirerek. "İyi geceler."

"İyi geceler Maria." demişti Thomas.

"İyi geceler Frank." demiştim yanındaki arkadaşına bakarak.

"İyi geceler." demişti başıyla selamlayarak.

"İyi geceler Harry," demiştim karşıdaki binada duran Harry'e bakarak.

"İyi geceler." diye karşılık vermişti.

"İyi gece..."

"Anladık, iyi geceler." demişti ardımdan sert bir ses. Ellerim anında buz kesmiş, gözlerim onun yüzünü bulmuştu. Köstekli saatinin kapağını kapayıp cebine koydu.

"İyi geceler Albay." demiştim şaşkın bir şekilde. "Sizin bu civarlarda olduğunuzu bilmiyordum." Albay buradayken Mustafa Kemal Paşa'nın yanına gitmem olanaksızlaşmıştı.

"Evinize pis bir kedi giriyor."

"Kedi'm pis değil," demiştim kedimi kucağıma alıp, dudaklarımı burnuna bastırarak. "Sizin gözleriniz pis görüyor Albay." küskün bir ifadeyle yüzüne bakmıştım. "Size iyi geceler değil, kötüsünüz siz."

Tepki vermemiş, arkasına dönüp arabasının yanına gitmişti.

Evime girip, Kedi'yle beraber banyoya gitmiştim. Casusluk için eğitildiğimden beri aileme dair hiçbir şeyi etrafta bulundurmamış, hepsini arka bahçeye gömmüştüm.

Sinirlerim bozulmuştu. Kedi'm pis değildi.

Küvete koyduğumda, bir gündür dışarda gezinmenin vermiş olduğu yorgunlukla, oturmuş ve beni hiç zorlamayarak onu yıkamama izin vermişti.

"Bir daha bu kadar gezinme Kedi," dedim onu havluya sarıp, bembeyaz tüylerindeki ıslaklığı alarak. "Sonra sana pis diyorlar, elleri kanlı adamlar."

Kedi için yine erkenden uyanmıştım. Sabahları evin kapısında oturup dışarıyı izlemeyi çok seviyordu, birkaç saat sonra ise sıkılıyor ve kucağımdan kalkıp gezinmeye gidiyordu.

Avucumdaki mamasını etrafı izleyerek yemeye devam etmişti. Eskiden burası benim dostlarımla dolup taşıyorken şu an İngilizler kendilerine bu evleri almıştı. Zorla.

Denize yakındı evler, evimin ikinci katından görüyordum gemilerle dolu olan denizi. Bunun içindi, odamın denize bakan penceresinin perdesi daima kapalıydı. Sadece bakmaktan kaçıyordum. Oysa ateş hattında, en ön saflardaydım.

1920| kalplere sızmış işgal.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin