Bu dünyada kendinden başka kimseye güvenme derlerdi sürekli. Kendimden başka sadece bir kişiye güveniyordum ve şimdi o sayı iki olmuştu. Aladdin'in sihirli lambasını bulmuştu. Verdiği sözü tutmuştu, ona güveniyordum. Ve bu güvenimin yersiz olmadığını biliyordum.
"Bulmuşsunuz," dedim fısıltıyla, yakın bir şekilde dans edişimizden dolayı kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi hissediyordum.
"Buldum." her bir harfi ayrı ayrı vurgulamıştı.
Dans etmeyi kestiğimizde, hızlanan yağmur yüzünden ıpıslak olsak bile öylece durmuş ve birbirimize bakmıştık. Boşta olan elini yanağıma koyup titrek nefesini dudaklarıma doğru verdi.
"Ben İstanbul'a gelmeden önce yaşamayı nefes almak sanardım," dedi gözlerini kapayarak. "İyi ki gelmişim buraya, yoksa o ülkede seni asla bulamazdım ve hâlâ, yaşamı sadece nefes almak zannederdim."
"İyi bir şey söylüyorsunuz değil mi?" dedim yanağımı avucunda oynatarak.
"Evet," dedi gülerek. "Dileklerini dile hadi."
Aramızdaki Aladdin'in sihirli lambasına elimi koyup okşadım, sanki cidden içinden biri çıkacakmış gibi birkaç saniye bekledim. Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım.
Bu işgaller ve savaşlar bitsin istiyordum, bu ilk dileğimdi. Albay bana hiç küsmesin istiyordum, bu ikinci dileğimdi. Ama üçüncüyü bulamıyordum, hiçbir zaman üçüncüyü düşünmemiştim.
"Üçüncüyü daha sonra dileyebilir miyim?" dedim gözlerimi açıp ela gözlerine bakarak. Başını sakince yavaş yavaş salladı. "Nerden buldunuz?"
"Sır." dedi gülümseyerek. "Bilmesen daha iyi olur."
"Peki," sanırım bundan şüphelenmem gerekiyordu. "Siz dileklerinizi dilediniz mi?"
"Elbette," dedi Aladdin'in sihirli lambasını eşyalarımın yanına bırakıp, ceketimi alarak. "Giy hadi, bana gidelim."
"Aslında bana daha yakınız," dedim yola bakarak. "Kedi'de yağmurdan korkuyor, onu tek bırakmak istemiyorum."
"Sürprizim var," dedi ceketimi bana uzatarak. "İstersen Kedi'yi de alabiliriz."
"Aladdin'in sihirli lambasını buldunuz, başka ne gibi bir sürprizin olabilir ki?" şaşkınca uzattığı ceketimi alıp giydim. Ayakkabılarımıda giyip önüme gelen saçlarımı topladım. "Cevap verecek misiniz Albay?"
"Sürpriz Cadı," dedi burnumu sıkarak. "Sürprizler söylenmez."
♟
"Hoş geldiniz General." dedi bir asker. "Cephede olacağınızı düşünüyorduk."
Albay, kendisinin sorguya çekilmesinden hoşlanmamış bir şekilde sert bir soluk aldı ve askerine kaba bir şekilde bağırdı. Albay'ı ilk defa bu denli sinirli görmüştüm, son olması ise tek temennimdi.
Kapıyı açıp beni içeriye buyur ettiğinde hâlâ askere onu öldürecekmiş gibi bakıyordu. Kedi, aşinası olduğu evi gördüğü gibi kucağımdan atladığında arkasından mutsuz mutsuz bakıyordum. Bu eve alışmaması gerekiyordu ama iki sene burda kalmış, her sokağa çıktıktan sonra buraya dönmüştü.
"Neden bu kadar sinirlendiniz? Asker normal bir şey söyledi." dedim üzerimdeki ceketi çıkarıp askıya asarak. Kedi'yi almaya gittiğimizde üstümü değiştirmiştim ve saçım kuruyana kadar beni evden çıkartmamıştı bunun için saat gece yarısını geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1920| kalplere sızmış işgal.
RomanceAlbay, işgali yanlış anlamış olmalıydı. Yoksa kalbime bu denli sesli bir biçimde girmiş olması akla kâr değildi. İşgal sokaklarda ve kalplerimizdeydi.