7.Bölüm

43 3 0
                                    


Oy ve yorum atmayı unutmayın^^
İyi okumalar dilerim...

7.Bölüm-Varım ama yokum...

"Bizimkisi bir aşk hikayesi değildi.
Aşktı bizimkisi, gerisi hikaye..."

(Can Yücel-Sevgi duvarı)

"Anlamadım?" anlamadım mı? Ben anladım mı,anlamadım mı acaba?
"O gün...hastanede bir şey dicektim hatırlıyor musun?" diye sordu. Hatırlıyordum. Başımı yukarı aşağı salladım ve konuşmaya devam etti. "Ben sana o gün aşık olmuştum Doğa. Biliyorum pek açıklayıcı olmadı ama sormam gerekiyor..."
"Neyi?"
"Biz olmaya var mısın?"
Şok olmuş bir ifadeyle Bartu'ya baktım.
Biz olmaya var mısın? diye tekrar etttim içimden.
Biz olmaya var mısın?
Biz olmaya...var mısın?
Var mısın?
Var mıydım peki? Hazır mıydım? Daha da önemlisi seviyor muydum? Evet...
Ama üzülmemesi gerekir. Cevap vermeyecektim.
"Çık..."
"Anlamadım?"
"Odamdan...çık..." yalvaran gözlerle ona baktım. Çıkması için yalvarıyordum adeta. Yavaş yavaş kalktı yataktan. Kapıyı açtı ve çıktı...
"Varım ama yokum..."
Dolu gözlerimle bavulumu açtım. Her şeyimi yerleştirdim. Bavulumu kapatıp çıktım. Çıktığım da salonda Ege,Efe ve Bartu vardı.
Bavulumla yanlarına geçip oturdum. Bartu'ya hiç bakmadım. Bakamadım daha doğrusu. Kendimden iğreniyordum açıkcası.
Ama eminim, o beni izliyordu. Dolu gözlerimi, titreyen ellerimi, hızlı nefes alıp vermemi hepsini görmüştü. Bu yüzden biraz daha rahattım. En azından böyle olması gerektiğini anlamıştır.

"Biz geldik!" diye bağırdı İrem buruk ama heyecanlı bir ses tonuyla.
"Siz bekleyin o zaman. Ben bavulumu hazırlayayım sonra da karavanı alır gelirim."
"Sonra Efe'ye ondan sonra da bana gidelim de bizde bavullarımızı hazırlayalım." dedi Ege. Bartu başını sallayıp çıktı.

(40 dakika sonra)

Bartu'nun karavanının içindeydik. Ege ve Efe'de valizlerini hazırlamışlardı.
"Şimdi ne yapacağız peki?"
"Okula gidiyoruz. Bir iz bulana kadar orada saklanacağız." dedi kararlı bir sesle.
"Şimdi gidelim o zaman. Belki erken gelirler..." diye mırıldandı Ege.
"Haklı." dedi Efe sanki aklımı okumuştu.
"Tamam. Ben sürüyorum..." dedi Bartu.
O şöför koltuğuna geçerken içimdeki üzüntü duygusu beni yakıp kavuruyordu. Karavanın arkasından çıkıp Bartu'nun yanına geçtim.
Arkadakilerin duymaması için aramızdaki perdeyi kapattım. Bartu'ya döndüğümde bana bakmadığını farkettim. Ben ona bakarken o anahtarı takıp karavanı sürmeye başladı.
"Bak... Ben gerçekten özür dilerim."
"Özür dilenecek bir şey yok Doğa."
"Hayır var! Ve ben özür diliyorum."
"Sen benden uzaklaşmak istedin,bende uzaklaşıyorum. Sen seni sevmiyorum dedin. Artık ben deniz olsam da,sen Ankara'sın..." dedi ve önüne döndü.
"Seni seviyorum..." diye mırıldandım. Sonra da önüme döndüm. Bana baktığına yemin edebilirim.
"Neden o zaman? Neden gitmemi istedin?" dedi sanki anlamamış gibi.
"Şu halimize bak. Acınacak haldeyiz. Yapamayız,ikimiz de istesek yapamayız."
Arabayı durdurdu.
"Yapardık! Bir şekilde yapardık! Sen istemedin!"
"Yarının hayali,bu güne yeter mi?" diye sordum çağresizce.

"Yeter..." diye mırıldandı. Ona döndüm ve konuşmaya başladım.
"Olur o zaman,varım..." diye mırıldandım gözlerinin içine bakarak. Bana yaklaşarak yanağımdan öptü.
Öptü...

"Arabayı siyaha boyamamız lazım" diyerek perdeyi açtı Ege.
Bizi gördüler. Hepsi çok şaşırmıştı.
"Devam edin siz biz birşey görmedik." diyerek perdeyi geri kapattı Ege.
"Ege açabilirsiniz gördünüz göreceğinizi!" dedim ve Bartu'nun kıkırdadığını duydum. Perdeyi açtılar.
"Arabayı siyaha boyamamız lazım dedim. Kamufle olmak için. Hani aksiyon,macera felan ya."
Dayanamayıp kahkaha attım. Sanki Eda ölmemiş gibiydi herkes. Ama biliyorum hepimizin içinde bir yangın var. Sönmeyen bir yangın...
"Olur. Yarın sabah gider alırız..." diye mırıldandı Bartu.
Sonra aradan içeriye girdik Bartu ile. Artık bu karavan evimizdi...
"Birşey diyeceğim. Biz buraya geldik. Burda yaşamaya başladık iyi güzel de. Biz hiç alışveriş yapmadık. Hiç erzak almadık mesela."
Haklıydım...
"O zaman bir market bulalım. Ege sizinle gelsin. Biz de Ege ile arabada duralım."

_

Marketten ellerimizde boşetlerle çıkmıştık.
Arabaya biner binmez Efe konuşmaya başladı.
"Abi nalburda boyalar indirimdeydi dört kutu siyah boya aldık." dedi sakin bir sesle.
Bartu 'tamam' anlamında başını sallayıp şöför koltuğuna geçti. Arabayı tekrar okulun önüne park etti.

_

Saatler sonra hepimiz karavanın ayrı köşelerinde uyumuştuk. Birden nefes nefese uyandım. Kabus görmemiştim ama sanki bir şey beni uyanmam için sallandırmıştı.

Yattığım yerden kalkıp parmak uçlarımla ocağa gidip kendime kahve hazırladım. Elimde kahvem üstümde ise ince bir pike ile karavanın ön koltuklarına oturdum. "Tabii ya! Okulu izleyecektik!" diye mırıldandım sessizce.

O sırada arkamdan bir ses geldi,
"Bir şey kaçırdım mı?" bu Bartu idi...

_


Bir bölümün daha sonuna geldik...
Sizleri seviyorum...
💕

KayıpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin