"ADRİAN HAYIIIR! KALK.. AÇ GÖZLERİNİ!.. ONA NE YAPTIN!"
"Beni affetmemenin cezası bu olmalı değil mi?"
"ONU HEMEN İYİLEŞTİR! ADRİAN UYAN LÜTFEN"
Adrian boylu boyunca hastanede yatıyordu. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Bütün sınıf korkulu gözlerle bize bakıyordu. Adrian'ı kucağıma alarak koşmaya başladım.
Bulduğum ilk hastanenin acilinden içeriye girdim.
"LÜTFEN YARDIM EDİN! LÜTFEN.."
Adrian'ı kollarımdan alarak sedyeye yatırdılar. Ben ise koşarak tenha bir yere geçtim.
"TİKKİ BENEKLER! HAH!"
Yo-yomu atarak okula uçtum. Chloe'nin dönüştüğü şey etrafa korku saçıyordu. Gözyaşlarımı sildim. Onu yenmezsem Adrian'ı bir daha göremezdim. Tek şansım onu yenmekti. Onun hayatı benim ellerimdeydi.
"Sen! Sen beni! Benim gibi bir kraliçeyi yenebileceğini mi sanıyorsun! Hele beni üz bakalım! Sonun aynı Adrian gibi olsun"
"Göreceğiz!"
Işınlarını atmaya başlamıştı bile. Ben ise onlardan kaçmaya çalışırken garip şekillere giriyordum. Aklıma takılan şu ki ; Kara Kedi neden hala gelmedi? O iyi mi? Yo-yomu kullanarsk Kara Kediyi aradım. Cevap vermedi.. Bir sorun olmalı.
O sırada beni kıl payı kaçıran bir ışından kaçmayı becermiştim. Vurulsaydım ne olurdu düşünmek bile istemiyorum.
Artık harakete geçmenin zamanı gelmişti. Kraliçeden olduğunca uzaklaştım.
"Şanslı Tılsım" Ne bir eldiven mi? Hmm.. Bakacağız.
Koşarak Kraliçenin karşısına çıktım. Boyuna düşünüyordum. O sırada bir detay fark ettim. Kraliçenin göğsünün orda bir cep vardı. Ordan bir fotoğraf göründü. Akuma orada olmalı..
Düşün Marınnette.. Düşün..
Tabi ya..
"Aa Adrian sen nasıl iyileştin" o şaşkınlığı ile arkasına dönerken hızla harakete geçtim eldiveni ışın atan eline geçirdim ve yo-yomu eline doladım. Bir hamleyle onu yere indirdim. İşte akumalı nesne elimdeydi.
"Artık kötülük yapmak yok küçük akuma. Kötülükten vazgeç! YAKALADIM! Görüşürüz küçük kelebek. MUCİZEVİ UĞUR BÖCEĞİ!"
Her şeyi düzelttikten sonra fotoğrafı vermek için elime aldım. O sırada hatırladım. Adrian!
Yo-yomu atarak hastanenin önüne geldim. Tenha bir yerde dönüşetek hastanenin içine koştum. O sırada Adrian hastanede ne yaptığını anlamaya çalışıyordu sanırım. Kafası karışık gözüküyordu. Koşarak boynuna sarıldım.
"Seni bir daha göremeyeceğim diye çok korktum." Bir dakika ne dedim ben ! "YANİ.. Şey.. Ben...umh"
"Bende seni Marınnette! Beni buraya kim getirdi?"
O sırada bir hastane çalışanı bize doğru yürüdü.
"Sizi bu güzel hanım efendi getirdi. Sizi çok seviyor sanırım. Çok korkmuş gözüküyordu."
Utançtan yerin dibine girebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKLERİN ARDINDA
FanficBir aşk öyküsü.. ~Zaman her şeyin ilacıdır. Zamanda bir uyuşturma yöntemi değil midir zaten?~